Grup Çalışmalarının Gizli Düşmanı: Sosyal Kaytarma Nedir?
Grup dinamikleri içinde bazılarının daha az çaba sarf ettiğine hiç tanık oldunuz mu? Sosyal kaytarmayı önlemenin önemi üzerine.
Hiç bir grup çalışmasında bazı kişilerin daha az çaba sarf ettiğine tanık oldunuz mu? Ya da toplumsal bir alanda gayriresmi bir eylem yaşandığında insanların ilk etapta geri durmayı tercih ettiğine? Yani, sadece " bulunmak " ile yetindiğine.
Günlük yaşam içinde toplum veya gruplarla etkileşimde bulunduğumuz anlarda karşı karşıya kaldığımız bu durum "Sosyal Kaytarma " olarak adlandırılmaktadır. İlk olarak Ringelmann tarafından tanımlanan bu kavram, grup dinamikleri ve bireysel sorumluluk algısı ile ilgilidir.
Sosyal kaytarma, " Nasıl olsa başkası yapar " düşüncesiyle ortaya çıkar ve var olan grup büyüdükçe, bireylerin katkılarının daha az fark edilmesiyle pekişir. Bireyler ortak bir amaç doğrultusunda bir araya geldiklerinde bireysel çabalarının değer görmeyeceğini düşünürlerse eğer, performansları bilinçli ya da bilinçsiz olarak düşme eğilimi gösterir. Bu davranış biçimi özellikle kişisel sorumlulukların net çizgilerle çizilmediği durumlarda görülür.
Sorumluluğun dağıldığının farkına varmak da sosyal kaytarmaya yol açar. Topluluk halinde bir grup insanın önünde yaşanan hırsızlık, gasp veya taciz gibi bir durumda yapılan araştırmalar kişilerin ilk olarak duruma müdahale etmekten kaçındığını göstermektedir. Çünkü, sorumluluk orada bulunan yüzlerce insana pay edilmiştir.
Grup dinamiği içerisinde bireylerin özel olarak ortaya koyduğu emek ve çaba herkesin nezlinde eşit kabul edilirse, sosyal kaytarmadan bahsetmek yine mümkün olacaktır. Eğer bir şirkette emeğin düzeyi fark etmeksizin herkes aynı ödülü alacaksa, neden fazla çaba göstereseniz?
Sosyal kaytarma eğitim hayatında, iş dünyasında ve günlük yaşam pratikleri içinde bulunduğumuz kamusal alanlarda genel performansı ve iç bağlılığı düşürür, çatışmalara yol açar, grup ve toplum içindeki güveni azaltır.
Peki Sosyal Kaytarmayı Aşmak Mümkün mü?
Bireylerin performansı görünür kılınırsa (ödüllendirme sisteminde ki değişiklikler), sorumluluklar net bir zemine oturtulur ve en önemlisi adalet sağlanırsa sürdürülebilir bir yol izlenmesi pek tabii ki mümkün olacaktır. İnsan, emeğinin değer görmediği bir grup dinamiği içerisinde varlığını sürdürmek istemez. Bu nedenle bulunulan yer ile birey arasındaki bağlılığı arttırmak önemli bir kilometre taşıdır.
Sosyal Kaytarma yalnızca bir grup içi sorunu değil, aynı zamanda insan davranışlarının karmaşıklığını anlamamıza yardımcı olan bir olgu olarak işlev görür.