Ana Dile Verilen Önem

Ana dilimize her daim değer vermeliyiz.

Konuştuğumuz dile gereken özeni gösteriyor muyuz?

Dil; insanların yaşamları boyunca kullandıkları en temel iletişim aracıdır. Bireyler, kendi değerlerini ve özelliklerini kazanmak için doğumlarından başlayarak dile gereksinim duyarlar.

Peki biz dilimizi doğru ve güzel kullanıyor muyuz? Hayır. Dilimizin bugünkü durumuna baktığımızda hak ettiği değeri vermediğimiz oldukça açık.  Türkçeyi kirlettiğimiz gibi yanlışlarımızı da sürekli yineliyoruz. 

En temel iletişim aracımız olan ana dilimiz Türkçeyi özenle kullanmıyoruz.

Basın-yayın araçlarından elde edilen veriler bu durumu kanıtlar niteliktedir. Yabancı unsur kullanımı maalesef oldukça fazladır. Kelimelerin kullanımında hatalar artmıştır.  Türkiye’de okuma oranı düşüktür. Dolayısıyla bu durum karşısında basın-yayın organlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Ancak teknolojik gelişmelerle birlikte gelişme gösteren basın-yayın araçları, Türkçenin yayılmasını sağlarken bir yandan da yapı ve işleyişini bozmaktadır.

Televizyonlarda yayınlanan dizilerde, reklamlarda, yarışmalarda, haber programlarında hatalı altyazılara rastlanır. Sadece izlenme oranını arttırmak amacıyla ve seyircinin başka bir kanala geçiş yapmasına engel olmak adına “flash, flash, flash” gibi Türkçe olmayan yabancı ifadelere yer verilerek Türkçemiz ihlal edilmektedir. Basın-yayın organlarında hiçbir şekilde bu tarz yanlışlıklara yer verilmemelidir.

Toplumumuzda ne yazık ki ana dil bilinci gelişmemiştir.  Dilimize ait kuralların yeterince bilinmiyor olması, yabancı sözcük kullanma arzusu, özentilik, bilgi eksikliği Türkçenin kirlenmesine neden olur. Milli kültürün tüm bileşenleri ile oluşarak gelişmesi ve gelecek kuşaklara aktarılmasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sorumluluğu vardır. Fakat en büyük sorumluluk; bilim insanları, sanatçılar gibi kanaat önderlerindedir. 

Toplumda dil bilincinin oluşturulması için çalışmalar yapılmalıdır. Bu çalışmalarda etki sağlanması amacıyla kanaat önderliğinin seferberliği gerekir.

Bilim sürekli gelişmekte, teknoloji ve sanat alanlarında yeni kavramlar ortaya çıkarmaktadır. Bu kelimelerin Türkçe karşılıklarını konusunda yetkili kişiler bir kurul oluşturarak çalışma yapmalı ve bunu halkla kısa sürede paylaşılmalıdır. Bu sayede yabancı sözcük kullanımının yayılması engellenebilir. 

Örneğin; “Selfie” kelimesi son model telefonlar çıktıkça dilimize pelesenk oldu. Türkçe hâli “özçekim” çok sonradan kararlaştırılarak Türk Dil Kurumu’nda yer buldu. Ancak çoğumuz hâlâ “Hadi bir selfie yapalım!” diyoruz. Yeni kavramlar çıktığında tez vakitte Türkçede karşılık bulmalı. Aksi takdirde hâlâ yabancı hâlini kullanmayı bırakamıyoruz.