Analog Fotoğrafçılığa Kısa Bir Bakış: Geçmişe Duyulan Özlem
Fotoğrafçılık dünyasında yıllardır süregelen teknolojik gelişmelere rağmen neden analog fotoğrafçılığın popülaritesi gün geçtikçe artıyor?
Son yıllarda pek çok insanın, çevresinde, arkadaş grubunda, belki de sokakta bile gördüğü, kafelerde ve bilumum yerlerde dekor olarak kullanılan bir alet, analog fotoğraf makinesi.
Peki fotoğrafçılık sektöründe önemli teknolojik gelişmelerin olduğu, envai çeşit dijital makinelerin çıktığı bu dönemde neden insanlar analog veyahut kompakt fotoğraf makinelerine yönelmeye başladı? Cevap çok basit. Nostalji duygusunun ağırlığı ve farklı olma arzusu.
Bazı noktalardan baktığımızda nostalji duygusu ya da geçmişe olan özlem diye nitelendirdiğimiz şey, gittikçe mekanikleşen ve globalleşen modern dünyaya karşı bir isyandır. İnsanlar tarih boyunca neredeyse her zaman geçmişin şimdiden hep daha iyi, daha otantik ve daha gerçek olduğunu savunmuştur. Buna edebiyat alanından Neo-Klasikleri örnek verebiliriz. Neo-Klasikler, Romalılar’ın ve Antik Yunanların, “gerçek” edebiyatın kurucuları olduğunu ve doğru olanın onların izinden gitmek olduğunu savunmuştur. Aslında baktığımızda bu durum geçmişe duyulan özlemin ve özenmenin her alanda, her dönemde ne kadar yaygın olduğunun göstergelerinden biridir.
Günümüz modern dünyasının en önemli özelliklerinden biri yaşamın kendisi dahil her şeyin hızlanmasıdır. Yaşadığımız anları, gittiğimiz konserleri, buluştuğumuz arkadaşları, önemli ailevi anları fotoğraflamak ise fotoğraf makinelerinin günlük hayatta yaygınlaşmasından beri herkes için bir norm haline gelmiştir. Teknolojik gelişmelerle hayatımıza dijital fotoğraf makineleri girmeden önce kompakt makineler, ondan da öncesinde analog makineler vardı. Şu an elimizin altında kolayca erişilebilir cep telefonlarımız ve dijital kameralar varken analog fotoğrafçılığın popülaritesinin artmasının sebebi, herkesin sahip olduğu aile büyüklerinin gençlik fotoğrafları veya bizlerin küçüklük fotoğraflarının sahip olduğu o samimiyet duygusuna erişmeye çalışmak. Bir noktada analog makinelerin ayarlarıyla oynamak, yakalanmaya çalışan her an için farklı bir ayar ve açı yakalamak insanlara iyi de hissettiriyor ancak asıl yakalamaya çalıştığımız şey aslında çoktan ellerimizden kayıp gitmiş ve gidecek olan geçmiş.
Farklı olma arzusuna gelecek olursak, bu her insanın içinde yatan en temel arzulardan biridir. Herkes biriciktir ve bunu göstermek için ne derece çabalayıp çabalamadığımız insanın karakter özelliklerinden biridir. Aslında bakınca, her şeyin tekdüze olmaya başladığı bu çağda insanların gün geçtikçe artan farklı olma çabası da bir noktada tekdüzeleşmeye doğru gitmektedir.
Ellerinde cep telefonları veya son model dijital fotoğraf makineleri ile gezen ve her anı hızlıca yakalayabilen insanların aksine analog bir makineyle anları yakalamaya çalışmak her ne kadar fotoğraflama sürecini yavaşlatsa da aslında çekilen fotoğrafa farklı bir duygu katar. Bu duygular bize aile albümünde veya bir sahafta gördüğümüz herhangi bir fotoğrafın hissettirdiği duyguları hissettirebilir. Bu sebepten dolayı da insanların, film fiyatlarının pahalılığına rağmen analog makine edinme ve bu sürece dahil olma sebebi de geçmişe duyulan özleme dayalıdır. Bu özlem yadırganamaz bir duygudur. Herkesin kişisel hayatında bile geçmişe duyduğu özlem, veya başka bir deyişle, nostalji duygusunun bize ne derece doğruyu yansıttığı ise tamamen muallaktadır.
Dipnot: Başlıkta ve yazıda kullanılan tüm fotoğraflar benim çekimimdir.