Aşka Aşık Olmak: Ay Işığı - Guy de Maupassant

"Biz kadınlar çoğu zaman karşımızdaki adamı değil aşkın kendisine aşık oluruz."

Bu hafta edebiyat derslerimden birinde Guy de Maupassant'ın Ay Işığı isimli eserini okuduk. Eser, bir kadının kız kardeşini ziyaret etmesi ve içinde tuttuğu sırları anlatmasıyla başlıyor. Kardeşi Madame Julie Roubere'ri ziyaret eden Madame Henriette Letore, yüzünden anlaşılacak kadar düşünceli ve üzgündür. Madame Julie Roubere, bir şeyin ters gidip gitmediğini sorsa da Madame Henriette Letore her şeyin iyi olduğu söyler. Kardeşinin ısrarları sonunda Madame Henriette Letore'nin ağzından şu sözler çıkar: "Bir sevgilim var".

Kardeşi ne yapması, nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemez. Madame Henriette Letore, sözlerine devam eder:

"Bunun bir mazareti olmadığı biliyorum. Kendime anlam veremiyorum. Olayın yaşandığı ilk günkü gibi kendime sinirliyim.

...

Kocamı tanıyorsun, ne onu ne kadar sevdiğimi... Fakat kendisi bir kadının kalp ritmini idrak edemeyecek kadar olgun ve mantıklı biri. Her zaman aynı, her zaman iyi, her zaman gülümsüyor, her zaman nazik, her zaman mükemmel..."

Madame Henriette Letore, kardeşine bir gün kocasından onu öpmesini istediğinde kocasının şu an bunun yeri olmadığını söyleyerek onu öpmemesi üzer,ne ne kadar üzülüp kalbinin kırıldığını anlatır. Bu kalp kırıklığıyla geçirdiği günlerin birinde kocası hasta olur ve dinleneceğini söyler. O da hava almak için ayışığında yürüyüşe çıkar. Dinlenmek için yere oturduğu sırada çalıların arasından arada sırada görüştükleri avukatı görür. Avukat ve kadın uzun süre konuşurlar. Hayatının monotonluğundan ve kocasının rasyonelliğinden sıkılan Madame Henritte Letore için bu konuşma ilaç gibi gelmiştir. O akşam kocasını o avukatla aldatır. Avukat ve kadın bir daha görüşmezler.

Bu itiraf üzerine ne yapması gerektiğini bilemeyen Madame Julie Roubere'nin, kardeşine sarılmaktan başka bir şey gelmez aklına. Sarılmalarının ardından Madame Julie Roubere, kardeşine döner: "Kardeşim... biz kadınlar çoğu zaman karşımızdaki adamı değil aşkın kendisine aşık oluruz. Sen de o akşam avukata değil ayışığına aşık olmuşsun."

***

Guy de Maupassant'ın bu hikayeyi yazdığı tarihin 1882 yılında yayımlandığı göz önüne alındığında, o zaman için bir kadının kocasını aldatması okuyucuların alışık olduğu bir hikaye değildi. Guy de Maupassant, bunu bir ileriye götürerek "mükemmel" bir kocaya sahip olan bir kadının aldatmasını işlemesi okuyucular için yeni bir deneyimdi. Bunun yanı sıra, hikayenin sunduğu argümanlar, okuyucunun durup ilşkiler, evlilik ve aşk hakkında tekrar düşünmesine, kendini sorgulamasına teşvik ediyor. Yazarın da belirttiği gibi, çoğu zaman karşımızdakine değil, romantikleştirdiğimiz, kafamızda şekillendirdiğimiz aşka duygu besliyoruz. İlişkinin içindeyken bu aşka aşık oluyoruz; ilişkiden sonraysa kişiyi değil, bu aşkı özlüyoruz.