Barbie Film İncelemesi
Barbie Fimli ve Bakış Açısı
Barbie filminin çıkacağını ilk duyduğumuz zaman çok heyecanlanmıştık. Çünkü çocukluğumuzun, özellikle biz kız çocuklarının bayıldığı, her eşyamızda baskısı olan, oyuncağı olan bir karakterdi bizim için. Çok merak ettik o yüzden film nasıl olacak diye. Çok gündem olmuştu.
Filmde herkesin aşırı mutlu ve sosyal olduğu, eğlenceli, her yer pembe bir Barbie Diyarı görüyoruz. Bu diyarda kilo, koku, güzellik, ilişki problemleri gibi sorunlar yok. Eğlence, dans, mutluluk var hep. Sonsuza kadar bu şekilde yaşayacaklarını düşünüyorlar. Yani gerçek dünyadan çok uzak.
Filmde öncelikle bu zamana kadar üretilmiş araba, ev ve eşyaların harika bir uyum içinde olduğu Barbie dünyasının gösterilişine denk geliyor. Bu dünyada su, ateş, toprak, egzoz gibi şeyler yok, yani plastikten başka bir şey yok. Barbie yemek yerken gerçek yemek yok, duş alırken su yok. Aslında şunu anlatmak istiyor, biz de çocukken oynarken yemek yedirirdik ama gerçek yemek değil, duş aldırırdık ama gerçek su olmazdı. Filmde Barbie'ler ana karakter, ancak Ken'leri de yan karakter olarak görüyoruz. Ken'lerin yaptığı şey birbirleriyle yarışmak, Barbie'nin dikkatini çekmek, güçlü ve havalı olmak. Barbie sektöründe onların yan ürün olduğuna dair işareti ve göndermeyi burada anlıyoruz.
Bir gün Barbie o harika dünyasında aniden ölümü düşünüyor. Ağzının kokması, ayağının düz taban hale gelmesi, bacaklarında selülit çıkması ile asıl hikaye başlıyor. Bir Barbie için bunlar korkunç. Her şeyin düzelmesi ve mükemmele dönmesi için gerçek dünyaya gitmeye karar veriyor. Ken de Barbie'ye yol arkadaşı oluyor. Barbie'nin gerçek dünyada başına gelen ilk şey sözlü ve fiziksel taciz oluyor. Kadınların başına çoğunlukla gelen bu şeylere Barbie şok oluyor. Hiç bilmediği şeyler. Bu yaşananlar Ken'in aydınlanmasına yol açıyor. Ken ise erkek egemenliği ve ataerkillik kavramını öğreniyor. Bu öğrendiği şeyle Barbie dünyasını Ken dünyasına çevirmek için geri dönüyor. Barbie gerçek dünyada bir sürü zorluk yaşayıp döndüğünde bambaşka bir yer olmuştur artık orası. Bütün Barbie'ler obje olmuş, Ken'lere hizmet ediyor.
Film sonunda ise, Barbie güzellik dayatmalarından kurtuluyor ve Ken de kendini keşfediyor. Barbie olmadan nasıl biri ve kim olduğuyla tanışıyor. Hem erkek, hem kadın olarak kendimizi unuttuğumuz, bu ataerkil düzenin bize neler yaptığı vurgulanıyor. Başta kadınların güzellik kalıplarına sokulması ve mükemmel olmasını görüyoruz ancak sonlara doğru anlıyoruz ki kadınların bir obje olmadığını ve mükemmel olmak zorunda olmadıklarını bize gösteriyor.