Before Your Eyes: Zamanın İllüzyonu
Gözünü kırpma, en azından bu an bitmeden.
Before Your Eyes, etkileyici ve ilgi çekici hikayesi ile bir ruhun öbür dünyaya yolculuğunun öyküsünü anlatan bir macera oyunu. Oyun, ölümden sonraki anılarınızda geri gitmek için web kameranızı kullanıyor. Gözünüzü her kırptığınızda, ölü ruhların sonraki hayata ulaşmasında aracı olan Ferryman ile birlikte ana karakterimiz Benjamin Brynn’ın farklı bir anısına şahit olacaksınız. Oyunun hikayesinde güçlü bir sembol olarak yer alan göz kırpma eylemi, Benjamin’in farklı anılarında gezinen oyunculara, anıların geçici doğasını ve zamanın ilüzyonunu anlatıyor.
Bu illüzyonu, Ferryman teknesine bindiğimizde şu şekilde açıklıyor: "Her göz kırpışında zamanda ileri atlayacaksın. Bir saniye de olabilir, beş yıl da. Bu iş böyle yürüyor. Şimdi, bir dahaki göz kırpışında seni geri göndereceğim. Ve bu sefer tadını çıkarmaya çalış".
Oyun ilerledikçe Benjamin’in ilk aşkına, aile ilişkilerine ve karşılaştığı farklı zorluklara şahit oluyoruz. Benjamin'in hikayesini Ferryman’e ilk anlattığında bazı kötü kısımları atladığını fark ediyoruz. Ferryman bunu fark ettiğinde Benjamin’e sinirlenip bağırmaya başlıyor: "Ama yalancıyı gördüğümde tanırım. Peki gerçek nedir? Hiç piyano var mıydı? Hiç, gerçekten, sevgi dolu bir aile var mıydı? Yoksa sadece... Olamayacağın bir şey mi olmak istedin? Peki, Benny, ne olacak? Bana gerçeği söyleyecek misin, yoksa sonsuza kadar bu belirsizlikte mi kalacağız?"
Bu sahne, oyunun değindiği başka bir konuyu yansıtıyor: özdüşünüm. Özdüşünüm, bir bireyin kendi düşünce, duygu, inanç ve davranışlarını analiz ederek kendisini anlamaya ve oluşturmaya çalışmasıdır. Benjamin’in anlatmayı reddettiği anılar, kötü dahi olsa, hikayenin mühim parçalarını oluşturuyor. Onun hayatını dinleyip izleyen oyunculara, Benjamin’in yaşayan her insan gibi kusurlu ve kompleks bir birey olduğunu hatırlatıyor. Ferryman’in, Benjamin’in doğruları anlatmaması durumunda sonsuza kadar burada kalacaklarını söylemesi, Benjamin’in sona ulaşmasının tek yolunun geçmişiyle yüzleşip, hatalarını kabul etmesi gerektiğini gösteriyor.
Oyun, Benjamin’in anılarını öğrenen oyunculara bir görev daha veriyor: onun otobiyografisini yazmak. Bu görev, oyunculara Benjamin’in hayatını kendi bakış açılarından anlamlandırma ve yaşadığı şeyleri başarı mı yoksa başarısızlık mı olarak gördüklerini ifade etme şansı veriyor. Örneğin, oyun, oyunculara Benjamin’in yalnız mı yoksa mutlu mu bir çocukluk geçirdiğini, Chloe’nin ilk aşkı mı yoksa arkadaşı mı olduğu gibi sorular sorarak oyuncuların kendi bakış açılarını oyuna katarak oyunu yönlendirmelerini sağlıyor.