"Beni Gözünüzde Büyütmeyin!"

Gülse Birsel’in yeni kitabına dair fiskos

Mavi gözlü devimiz, sarışın bir kurt sevgili Gülse Birsel’in yeni kitabı geçtiğimiz Mayıs ayında çıktı ve bu cümledeki benzetme esprilerini sadece kitabı okuyanlar anlayabilir.

“Beni Gözünüzde Büyütmeyin!” Gülse Birsel'in kendine has tarzıyla anılarını ve güncel konuları ele alıp bunlara dair eleştirilerini mizahi bir dil ile anlatıyor. Taşıdığı Olimpiyat meşalesinden evdeki tüylü dostlarımız erkeklere, nerden baksan yarısı Allah vergisi kızlarımıza ve politikadaki yerel lezzetlerimize kadar pek çok konu hakkında yazı mevcut fakat daha önceki kitaplarından farklı olarak köşe yazısı derlemesi değil, kendisinin ilk kez okuyacağınız satıları. 

Akıcı ve odaklanması kolay, özellikle keyifsiz toplu taşıma yolculuklarınızda çantanızdan sohbetini sevdiğiniz bir arkadaşınızı çıkarmak gibi. Ayrıca kitap, Oksijen TV röportajında kendisinin de ifade ettiği şekilde bir stand-up gösterisinin metnini de andırıyor. İster istemez Gülse Birsel sesiyle okuduğum sayfalar da olduğu için bu hissi bana fazlasıyla verdi diyebilirim.

Fakat kitabı ilk edindiğim andan beri doğruyu söylemek gerekirse çekincelerim vardı çünkü kendisinin pek çok işini izleyip sıkı takip ettiğimi söylemem gerek. 9 yaşından beri bir şekilde izlediğim “Avrupa Yakası”, kaç kere bitirdiğimi bilmediğim “Yalan Dünya” ve ilkin “benlik değil ya” desem bile sonrasında dibini sıyırdığım “Jet Sosyete”. Arkadaşımla sinemada izleyip güldüğüm “Aile Arasında” ve en son dijital platformda izlediğim “Yılbaşı Gecesi”. “Komedi Türkiye” ve “7 Kocalı Hürmüz” gibi yaratıcısı olmadığı işlerini de sayarsak 24 yaşında biri olarak yaşımın yettiği tüm işlerini takip ettim diyebilirim sanırım...çekirdek çitlemek gibi bir bağımlılık benim için ve işte tam olarak yine bu nedenler yüzünden "Yine beni güldürebilecek mi?" diye kendime sormadan edemedim.

Sizin de malumunuz özellikle son iki yıldır, yıllardır güldüğümüz veya etkilendiğimiz kimler varsa artık onlara “eskisi gibi değil” demek hızını aldığı için beni bu şekilde sorgulamaya sevk etti. Ama nitekim endişelerim pek çok kez boşa çıktı, çokça kıkırdayıp satırların sonlarına gülücüklerimi iliştirdim.

Birkaç yıl önce "İbrahim Selim ile Bu Gece" programında Cem Yılmaz, "eğer doğru bir yer seçtiysen o zaten ölümsüz bir yerdir...stil ölmez" demişti. "Yıllardır güldüğümüz" insanların hala işlerini merakla takip etmemize sebep olan yegane nedenin bu olduğunu düşünüyorum.

Her ne kadar zamanın ruhu ve izleyicinin demografik değişimleri kaçınılmazsa da avuçlarının içinde her an uçabilecek gibi dursak da onlara dair merakımız bir şekilde durmamızı sağlıyor. Bunlarla birlikte düşünüldüğünde kitabı okurken bağlantı kuramayıp zihnen kitaptan koptuğum sayfalar oldu çünkü bazı şeylere bildiğiniz yaşım yetmedi örneğin: Milli Vanilli... Bu ismi ilk okuduğumda önce külahta vanilyalı sütlü dondurma canlandı gözümde ama neyse ki arama motoruyla ufak bir maceradan sonra olayı çözdüm veya "köftehor" gibi bayağıdır duymadığım kelimeler de oldu; yani kitap adeta bazı sayfaları çevirmek için yanlış eller olduğumu hissettirse de bana hitap eden noktalar da yakalanmıştı. Zaten Gülse Birsel'in genel olarak işlerinde en önemli noktalardan biri ortaklık kuracağınız bir karakteri yakalayabilmek, bu kitapta da o satırları yakalamıştı. Kendisi istikrarla beni neşelendirmeye devam ediyor.

Yeni film ve dizisinin haberini aldığımdan beridir de tam manasıyla pusudayım. Onu "gözümüzde büyütmemizin" en büyük nedeni de işlerinin kalitesi ve hak edilmiş başarısıdır elbette. Umarım ileride kendisinin yazmayı dilediği tiyatro oyununu da seyredebilme şansını yakalarım. 

Sizler de biten sınavlarınızdan sonra kafa dağıtmak, yaz aylarına biraz daha keyif katmak istiyorsanız rahatlıkla önerebilirim, herkese iyi okumalar!

(Yani gözümüzde büyütmeye aynen devam.)

Kitabın görselleri "Doğan Kitap" sitesinden alınmıştır. Yazı içerisindeki fotoğrafta kullanılan kitap görseli de yine aynı siteden alınarak blog yazarı tarafından oluşturulmuştur.