Bilginin Sınırlarını Kaldırmak
Neyi bildiğimizi biliyor muyuz?
Aslında ilk mesele haberleşmekti. İnsanlık bilginin arasındaki mesafeleri kaldırmak için büyük çabalar verdi. İlk ilkel yöntemlerden - ateş, güvercin, elçi gibi- günümüz teknolojisine - telefon, tablet, bilgisayar- uzun bir yol geçirdi bilgi ve sonunda dünyanın bir ucundan ve hatta uzaydan haberler almaya başladık. Dünyanın sınırlarını aşan bu uzun yol, beraberinde birçok kapıyı açtı bize.
Günümüzde bilgi evrenseldir. Dünyanın bir ucunda olan olaydan dakikalar içinde haberimiz olabilir. Hem de görsel ve işitsel kanıtlarıyla beraber. Fakat bilgi bu hıza erişmeden önce modern iletişimin ilk adımı olan telgrafla yola başlar. Daha sonrasında radyo ve televizyon. Bu da yanında birçok imkanı getirir. Sadece anı ve olanları değil; eğitim, eğlence, kültür gibi birçok alanda gelişimi sağlar. Fakat bir yandan da bu kadar hızlı bilgi kontrolsüz ve önlenemez bir şekilde yayıldığından ''bilgi kirliliği'' de kaçınılmaz olur. ''Kaynak'' ile alıcı arasına saysız giren iletkenler, ortalığı karıştırmaya oldukça müsaittir. Bu hem bir güvensizlik hem de zorluk getirir peşine.
Her ne kadar olumsuzlukları peşine de düşürse bugünkü teknoloji ''bilgi''den daha fazlasını sunmuştur aslına bakılırsa. Birçok imkanı beraberinde getirir. Belgeseller, Eğitimler, gezi programları ve daha niceleri ücretsiz bir şekilde ulaşılabilir hale gelir. Aynı zamanda birçok iş imkanını da beraberinde getirir. Acemi bir yazar kendini ifade eder, amatör bir şarkıcı sesini duyurur milyonlara. Yani bilginin sınırlarını kaldırırken aynı zamanda sadece yaşanan olaylardan öte var olan güzelliği de bilmeni sağlar. İstediğin her şeye ve her yere ulaşmak bir dokunuşa indirgenir.
Sınırları kalkan bilgi, sadece mesafe olarak değil bütün boyutlarda sınırlarını kaybetmiştir gelişen teknolojiyle. Kaynakların, boyutun, doğruluğun da sınırları kalkmıştır. Artık bilmekten daha öte bir sorun vardır, doğruyu bilmek. Bir hududu olmayan bu bilgi denizinde doğruyu bulmak, kaynağı görmek, sorgulamak ve kontrol etmek gerektirir. Fakat ne yazık ki bilgiye bu kadar hızlı ve çabasız erişen insan, artık sabırsız ve sorgulamayan biridir artık. Var olanı kabullenir, araştırmak, okumak, kaynak bulmak gibi huyları yoktur. İşte tam da bu yüzden eskiden ''bilgiye'' ulaşmak zorken artık ''doğruya'' ulaşmak zordur. Yani sürekli gelişen teknoloji bizlere sayısız kapıyı açar, ve biz de o kapıların arasından doğru kapıyı bulmamız gerekir.