Bir İşçi Sınıfı Hikayesi: Bisiklet Hırsızları

Oldukça etkileyici olan Bisiklet Hırsızları filmini izlediniz mi?


Herkese merhaba, uzun zamandır bu platformda yazamasam da yüksek lisans için sayfalarca yazıp kontrollere gönderiyorum ve inanın burada yazacak tek bir saniye bile bulamıyordum ki bugün biraz boş vaktim oldu :) (SONUNDA!) Ben de fırsattan istifade çok etkilendiğim ve bölüm dersim için de makale yazdığım bir filmden bahsetmek istedim.

Bugünki yazımda sizlere Bisiklet Hırsızları isimli filmden bahsedeceğim. İtalyan yapımı olan bu film 1948'de çekilmiş ve oyuncuları gerçek hayattan alınmış insanlar. Bu filmde oynayanlar profesyonel oyuncular değiller, gerçekten o dönemde işçi sınıfı olan insanlar ve bence bu yüzden film daha da etkileyici oluyor.

İtalyan neorealizmi veya İtalyan gerçekçiliği olarak da adlandırabileceğimiz bir akımın sonucunda dönem şartlarını daha iyi görebilmek ve verilmek istenen mesajı bir bıçak gibi göstermek için bu tarzda filmler çekilmiş, yazılar yazılmış, belki de kitaplar yayımlanmış.

Bisiklet Hırsızları, Antonio Ricci isimli işçi bir babanın uzunca bir süre işsiz kalmasının ardından şansının dönüp maaşı iyi olan bir iş bulması ile başlıyor. Yalnız tek sorun bir bisiklete sahip olması gerekmesi çünkü gün boyunca belli bölgelere reklamlar yapıştıracak ve yürüyerek bunlara yetişemeyecektir. Aile o kadar fakir ki bu işe sahip olması için gereken bisikleti almak için çarşaflarını tefeciye bırakıp bir bisiklet alabiliyorlar ancak ne yazık ki mutlulukları o kadar da uzun sürmüyor.

Bir gün Antonio oğluyla birlikte işteyken bir adam bisikletini çalıyor ve bir daha da izine rastlanmıyor. Antonio polise gitse bile kimse onunla ilgilenmiyor ve ne yazık ki kendi işini kendisi çözmesi gerekiyor. Birkaç arkadaşıyla bisiklet pazarına gidip eşyalara bakıyorlar ancak orada da kimse ona yardımcı olmuyor. En sonunda bisikletini çalan adamı buluyor ancak adamın mahallesindeki insanlar onun böyle bir şey yapmayacağını savununca, üstelik bir de hırsız kriz geçirme numarası yapınca Antonio oradan uzaklaşmak zorunda kalıyor.

Oğluyla yollarda bisikleti olmadan ne yapacağını düşünen Antonio, en sonunda kendisinin de bir bisiklet çalarsa bu işten kurtulabileceğini düşünüyor ve kapının önünde duran bir bisikleti alıp uzaklaşmaya çalışsa da yakalanıyor. Bisikleti çalmadan önce ortamdan uzaklaştırdığı oğlu onu görünce bisikletini çaldığı adam ona acıyor ve yeterince problemi olduğu için daha fazla üzerine gitmemeye karar veriyor.

Film işçi sınıfı problemlerini gözler önüne sererken adaletsizliği de oldukça iyi yansıtıyor. Fakir bir aile üyesi olarak bisikletini bulup işine geri dönmek isterken sorunlarını bir hırsızlık ile çözmeye çalışması sonucunda ne yazık ki haklıyken haksız konuma düşüyor.

Aile ilişkileri, baba-oğul ilişkisi ve işçi sınıfının yaşam standartları, sanki gündelik hayatta sokakta izleyebileceğimiz bir olay gibi yansıtılmış. Film içerisinde bir zaman kavramı yok, olay örgüsü yok ve daha önceden de söylediğim gibi profesyonel oyuncular yok. Tamamen olayın gerçekliğini ve problemlerin yansıtılması amaçlanmış diyebiliriz.