Boşanma ve Ebeveyn

Boşanma sadece çocukları mı etkiler, yoksa ebeveynler de onlar kadar etkilerini görürler mi?

Boşanma sonrasında yaşanılan durumlar düşünüldüğünde boşanmanın etkilerinin de o yönde ilerlediğini düşünmek mümkündür. Hem erkeklerde hem de kadınlarda yaşanacak zorlukların bireylerin hayatına olumsuz yansımaları görülebilmektedir. Boşanmanın etkileri hakkında birçok çalışma yapılıp farklı bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmalarda sadece boşanan çiftlerde değil çocuklarında da etkileri inceleyen çalışmalar bulunmaktadır.

Boşanmış ebeveynlere sahip çocukların geliştirdiği tepkiler ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Boşanmadan en çok etkilenen yaş gurunun 5-6 yaş arası olduğu gösterilmekte ve cinsiyet, yaş faktörlerinin boşanma olayında etkilenme oranlarında farklılaşma yarattıkları sonucu da görülmüştür. Ebeveynler üzerinde etkilerinde de birçok faktör etkili olduğu gibi çocukların da bu durumla karşı karşıya kaldıklarındaki etkilenme veya tepki düzeylerinde farklı faktörler rol oynamaktadır. Çünkü zaten halihazırda duygusal olarak zor bir süreç yaşanmaktadır ve bu sürecin zorluğunu azaltan veya arttıran faktörler bulunur. Çocukların baskın olarak hissettiği ve sık görülecek şekilde yaşadıkları, ifade ettikleri duygu üzüntü olarak bulunmuştur. Ebeveynler üzerindeki çalışmalar incelendiğinde ve değerlendirildiğinde ebeveynlerin bu süreçte yoğun olarak hissettiği duyguların yalnızlık, çaresizlik gibi olumsuz duygular olduğu görülmektedir. Her iki tarafın da bu zorlu süreçte hissettikleri, yaşadıkları olumsuz duygu ve durumlar çocuklarıyla olan iletişim, etkileşimi ve bağı etkilemektedir. Ebeveynlik, ebeveyn olmaya karar verme aşamasından itibaren başka bir bireye yönelik sorumluluğun da kişiye yüklenmesi gibi bir sorumluluk duygusu getirir. Bu süreçte de bu sorumluluklar biraz daha artar ve bu sorumlulukları yerine getirmek ebeveyn için daha zorlayıcı bir hale gelir. Çünkü zaten bireyin yaşamakta olduğu zorlu bir süreç varken bu olumsuz duygudurumla birlikte bunu çocuklarına yansıtmamaya çalışma veya çocuklarına da bu süreçte sosyal bir destek sağlama gereksinimlerini de kendilerine bir sorumluluk olarak yüklemektedirler. Hem bir eş rolü hem de bir ebeveyn rolü ile boşanma gerçekleştirildiği için iki durumu da aynı anda yönetebilmek kişilerde biraz daha fazla duygusal yük olarak nitelendirilebilir.

Evlenmede olduğu gibi boşanmada da birden çok boyut görülmektedir. Bu boyutların boşanma üzerinde etkilerde de görülmesi mümkündür. Boşanmanın etkilerinin incelendiği bir çalışmada üç kategoride yer aldığı görülmektedir. Bunlardan birincisi boşanmanın hukuki etkileridir. Evlilikte olduğu gibi boşanmada da hukuki süreçleri bulunan bir süreçtir. Nasıl evliliğin gerçekleşmesinde bir yasal yol izlenmesi gerekiyorsa boşanmada da bu yasal süreci görmekteyiz. Ülkemizde bu hukuki süreçte yasal olarak bir boşanmanın gerçekleştirilebilmesi için yasalara dayanan boşanma nedenlerinden genel ve özel olarak sınıflandırılmış iki gruptan en az bir tane nedene sahip olunması gerekmektedir. Bu nedenlerin bulunması yasal süreci başlatmada yeterli görülmektedir, bu süreçte anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere iki yol görülebilir. Bu süreçlerden birinin seçilmesi yapılan evlilikte geçen süre, tarafların fikirleri ve duyguları gibi birçok etken çerçevesinde olmaktadır. Boşanan çiftler arasında nafaka, eğer ebeveynlik rolleri bulunuyorsa ve çocuk on sekiz yaşından küçükse velayet süreci de devreye girer. Nafaka ve velayet konusu çiftlerin arasında anlaşmazlık yaratabilir ve bireyleri zorlayabilir. Boşanma sebebi ile taraflardan birinin yoksulluk yaşayacağı durumlarda verilen nafaka tarafların ekonomik olarak halen birbirlerine bağlı kalmalarına yol açmaktadır. Aynı zamanda velayetin tek ebeveyne verilmesi tamamen diğer ebeveynle bağlarını koparmak gibi bir duruma yol açmaz. Velayet sahibi olmayan ebeveyn de istekleri ve belirli koşullar dâhilinde çocuğu ile görüşme, vakit geçirme veya çocuğuyla bir süre birlikte yaşama hakkına sahiptir. Bu süreçler o anki şartlar ve yaşam koşullarına bağlı ilerler ve ebeveynlerin birbirleri ile iletişimde olmaya devam etmesine yol açar.

Boşanmanın etkilerinde ikinci kategori boşanmanın ekonomik, sosyal ve toplumsal etkileri başlığıyla karşımıza çıkmaktadır. Uyum bozucu olarak nitelendirilen boşanma eyleminin ekonomik etkileri genel olarak göz önünde bulundurulsa da sosyal ve toplumsal açıdan da insanların hayatını değişime uğratır, zorluklara sebebiyet verir. Boşanmadan sonra ayrı konutlara yerleşme, ekonomik kaynaklarda azalma gibi ekonomik etkiler karşımıza çıkar. Bunların yanında hukuki süreçte belirlenen nafakanın yeterliliği, nafakaya eşler arasında karar verme süreci gibi durumlarda da zorluklar yaşanmaktadır. Bunlar bireyleri ekonomik yönden etkilerken aynı zamanda boşanma ile eşler arasında sosyal toplumsal etkileşimler ve bağlar da azalır ya da tamamen kopar. Bireylerin evli iken ortak arkadaşları ve sosyal olarak etkileşimde bulundukları insan sayısı daha fazlayken boşanmanın gerçekleşmesi ile ortak arkadaşlıklarda bozulma veya görüşmeme durumları oluşabilir. Aynı şekilde karşı tarafın ailesiyle de olan iletişim de azalır veya kopar. Onun dışında her ne kadar toplumlarda genel olarak boşanma ve eğiliminde bir artış görülse de hala bazı kültürlerde kabullenilmiş normal bir süreç olarak görülmemektedir. Özelikle gelenekselliğin hala sürdürüldüğü toplulukçu toplumlarda boşanmalar sonrası bireylere karşı olan bakış açısı değişmektedir. Yani boşanmış kişilere karşı oluşturulan önyargılar da kişilere bu süreci zorlaştırır.

Üçüncü ve son kategori olan boşanmanın fizyolojik ve psikolojik etkileri incelenmiştir. Aslında diğer kategorilerde fizyolojik ve psikolojik etkileri de süreç dâhilinde görmenin mümkün olduğu kısımlar bulunmaktadır. Genel anlamda olumsuz duyguların ve zorlanmaların yaşandığı her kısımda karşımıza çıkabilmektedir. Bunu fizyolojik ve psikolojik boyutta inceleyen birçok çalışma bulunmaktadır. Genel olarak kişilerin hayatında stres kaynağı oluşturduğu düşünülmektedir. Bazı çalışmalarda boşanma kavramını “travma”, “yaşam krizi”, “yas” gibi kavramlarla tanımlayarak psikolojik olarak etkililiğine değinilmiştir. Bazı çalışmalarda da boşanmanın kişinin eşini kaybetmesiyle eşdeğer bir psikolojik etki yarattığı belirtilmiştir. Kişilerin eşlerinin ölümüne verecekleri tepkiler, yaşayacakları duygular, yas süreci gibi birçok anlamda aynı düzeyde yaşadıkları psikolojik süreçler olduğu düşünülmektedir. Boşanmanın gerçekleşmesiyle kişilerde benlik saygısının düşmesi, başarısızlık, üzüntü, kaygı, suçluluk gibi birden çok ve karmaşık duygular yaşanmaktadır. Bu yaşanan duygularla bireylerdeki psikolojik iyi oluşun da olumsuz yönde etkilendiği görülmüştür. Yapılan çalışmalarda boşanmış bireylerde anksiyete, depresyon evli veya bekar diğer bireylere göre daha fazla görülmüştür. Bunun yanı sıra sigara alkol kullanımın fazla olduğu, intihar riskinin de diğer bireylere göre yüksek oluğu görülmüştür. Bunlar daha çok psikolojik olarak etkilerini yansıtırken fizyolojik olarak da etkilerini de inceleyen çalışmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmalarda da bekar veya evli bireylerle karşılaştırılan boşanmış bireylerde kan basıncının daha yüksek olduğu, uyku problemlerinin ve ölüm riskinin fazla olduğu görülmüştür. Bu bulgular doğrultusunda boşanmanın bir stres kaynağı oluşturmasıyla hem fizyolojik hem psikolojik olarak farklı olumsuz etkileri bulunduğu görülebilir