Ebeveynlerin Gölgesinde: Ebeveyn Tutumları
Hepimiz ebeveynlerimizin gölgesinde yeşeren birer tomurcuklardık.
Farklı ekollerde çalışmalarına rağmen her terapist, danışanının aile öyküsüne özel bir önem verir. Alınan aile öyküsünde ebeveynlerin tıbbi ve psikolojik öyküsü, ölü/sağ durumu, boşanmalar, aile içi şiddet, kardeş sayısı, sosyoekonomik düzey benzeri bilgiler alınır. Fakat ebeveyn tutumlarının bu öyküde özel bir yeri vardır.
Ancak göz ardı edilemeyecek bir başka nokta da danışanın mizacı ve yaşamının ilerleyen dönemlerinde de edindiği başa çıkma mekanizmalarıdır. Freud bunların çocuklukta tamamlandığını söylese de Sosyal Öğrenme Kuramcıları yaşam boyu devam eden bir gelişimden bahseder. Bu da bize ebeveyn tutumunun her çocuğu eşit şiddette ve aynı biçimde etkilemediğini gösterir. Şimdi 4 temel ebeveyn tutumunu ve ilerleyen yaşlarda oluşturması olası olan davranış biçimlerini inceleyelim.
1. Otoriter Ebeveyn
Çocuğunu kendisinin bir uzantısı olarak gören bu ebeveyn tipi, çocuğun özerklik, daha sonra da bağımsızlık haklarını tamamen görmezden gelir. Kendisinden bir parça olan çocuk hür irade kavramından uzaktır. Bu yüzden konulan kurallar çoğunlukla mantıktan uzak, yalnızca ebeveynin diktatörlük arzularını besleyen kurallardır. Hatta bazen bu kural ve yasaklar günden güne değişen, kimi zaman esneyebilen kimi zaman da asla aşılamayacak sınırlara sahiptir. Bu yüzden çocuk yasağı mantıklı bir çerçeveye oturtamaz ve sadece yasak olduğu için ona uyar.
İlerleyen yaşlarda otoriter tutuma maruz kalmış kişiler otoriteye karşı konulamaz bir boyun eğme eğiliminde olabilir. İş yerinde bir otorite simgesi olan patrona, devlet yetkililerine, baskıcı partnerlere ve hatta sosyal çevresindeki ''baskın'' karakterli kişilerin keyfi isteklerine uyum sağlama ihtimali yüksektir. Ancak bu kişilerin bir otorite bulunmadığı zaman gerekli olan yasakları dahi çiğneme istekleri olabilir. Çünkü çocukluk döneminde sadece otorite baskısıyla uymak zorunda olduğu mantıksız yasaklar onu kuralların gerekliliğini içselleştirmekten uzaklaştırmıştır.
2. İhmalkar Ebeveyn
İhmalkar ebeveyn, reddedici de denilebilecek bir tutumdadır. Çoğunlukla tutarsız davranılan bu aile tutumunda bazen çocuğun bir bazen de hiçbir ihtiyacı giderilmez. Ailenin boşanmış olma durumu, alkol/madde kullanım bozukluğu, depresyon gibi ruhsal bozukluklar, sağlık sorunları da reddedici bir tutum göstermesinin nedeni olabilir. Bazen ihmal öyle ileri bir boyuttadır ki çocuk durmaksızın sağlık sorunları yaşar ve hastaneye götürülmez. Bazen de en temel ihtiaçları giderilen çoccuğun sevgi ve şefkat ihtiyacı görmezden gelinir, oyun hakkı elinden alınır böylelikle motor becerileri gelişmez.
Bu çocuklar bir ebeveyn kontrolünde olmadıklarından dolayı kronikleşebilecek hastalıklara yatkın olurlar. Yalnız ve güvende olmayan çocuklar bir yetişkin istismarına maruz kalabilir. İhmalkar anne baba çocuğa yalnızca belli koşullarda ilgi gösteriyorsa (örneğin çocuğun hasta olması veya sinir krizi geçirmesi) çocuk ilgi ihtiyacını hep bu durumları tekrarlayarak gidermeye çalışacaktır. Hiçbir tıbbi açıklaması olmayan karın veya baş ağrılarında bir travma semptomu olarak ilgi eksikliği de sebep olur.
İlerleyen yaşlarda ise duygularını tanımaz ve duygu düzenleme bozukluğu yaşar. Şefkatli ebeveyn açlığı çekmiş olan kişi bu eksikliği tamamlamak adına ona zarar verme ihtimali bulunsa dahi ilgi gösteren bir partnere aşırı derecede bağlanma eğilimi gösterir. Bir başka ihtimal de ebeveynden görmediği sevgi yüzünden kendini suçlar ve öz sevgisi gelişmez. Kimsenin onu sevemeyeceğine, ona yalnız zarar vereceğine dair inanç geliştiren birey hiçbir zaman yakın ilişkiler kuramaz.
3. Aşırı Hoşgörülü Ebeveyn
Aşırı hoşgörülü ebeveynler çocuklarını denetimsiz ve kuralsız büyütme çabası içindedir. İhmalkar ebeveynin tersine çocuğa ilgi ve şefkat gösterilse de fark tüm kararları çocuğun almasına izin vermeleridir. Bu ebeveynlerin çocukken aşırı otoriter ebeveyn tutumuna maruz kalmış olması, bu yüzden kendi ihtiyaçları olan tutumu çocuklarına gösteriyor olması da göz ardı edilemeyecek bir ihtimaldir. Çocuğun her istediği yapılır, uyku saatleri veya beslenme alışkanlıkları düzenlenmez, sosyal ortamlarda çocuğunun yaptığı yanlışlar aklanır, temel toplumda yaşama kuralları öğretilmez. Zaman zaman bu aileler çocuklarından tek bir olumlu sonuç görme arzusundadır. Örneğin her dileğini yerine getirdikleri çocuktan yalnızca derslerinde iyi olması beklenir ancak ders, uyku, disiplin becerileri gelişememiş çocuk bunu başaramaz ve sürekli çatışma yaşanır.
Artık ailesinden ayrılma çağına gelen birey yaşadığı fanusun aksine belli kurallara uyması gereken kocaman bir okyanusla tanıştığında ona uyum sağlayamaz. Üniversite yurtlarında diğerlerinin yaşam hakkını görmezden gelen ve hijyen sorunları yaşayan kişilerin bir sebebi belki de buydu. Bir arada yaşamayı, disiplini, diğerlerinin duygularını öğrenmemiş çocuk bulunduğu ortamlarda bencil ve narsist olmakla suçlanacak ve ona ebeveynlik yapacak -belki de yaşça ondan büyük- bir partner arayışına girecektir.
4. Demokratik Ebeveyn
Tüm tutumlar arasında en sağlıklı sayılan bu ebeveyn tutumu ihmalkar ve hoşgörülü tutumun aksine belli kurallar getirir ve aile içi düzeni korur. Ancak otoriter tutumun aksine bu kurallar ebeveynin arzularını besleyen mantıksız yasaklar değildir. Bu yüzden çocuk bunları içselleştirerek kolayca yerine getirir. Kardeşler arasında da demokratik tutum sergileyen ebeveynler kardeş kıskançlığını önemli ölçüde engeller.
Görüşlerine saygı duyulan, kendini ifade etmesine izin verilen çocuk yetişkinlikte de duygu ve düşüncelerini özgüvenle açığa vurur. Diğerleriyle yaşamanın gerekliliklerini bilir ve adil davranır. Oyun oynamaya cesatlendirilen çocuk motor gelişimini tamamlar.
Ancak demoktratik ebeveynlik tutumunda ''kalıplara'' takılıp samimiyetten, şefkatten uzaklaşılmaması; hoşgörülü ebeveyn gibi sevginin yeterince açığa vurulması, cezalandırmak için çocuğun değil hatalı davranışının ön plana alınması bu tutumun en ince ve önemli noktasıdır.