Çiçeklerle Örülmüş Zihin: Ophelia'nın Hüzünlü Yolculuğu

Dünya, hassas kalpler için bir cehennemdir. Keyifli okumalar :)

“Melankoli ve histeri, tutkulu insanları bulur.” Michel Foucault 

Ophelia, William Shakespeare'in ünlü oyunu "Hamlet"te yer alan bir karakterdir. Ophelia, Polonius'un kızı ve Laertes'in kız kardeşidir. Hikâye boyunca, Hamlet'in aşkı ve trajik bir kaderle karşı karşıya kalan hassas bir genç kadın olarak tasvir edilir. 

Ophelia, başlangıçta masum, naif ve duygusal bir karakter olarak tanıtılır. Hamlet'in ilgisi ve romantik yaklaşımı, onu sevdiği kişinin etkisi altında bırakır. Ophelia'nın çok az sahnede yer alması ve olduğu sahnelerin çoğunda sessiz kalması karakterin derinliğinin sorgulanmasına sebep olmuştur. Shakespeare'in çoğu derinlik taşıyan karakteri gibi Ophelia hakkında da bilinmezlikler vardır. 

Alexandre Cabanel, Ophelia (1865)


"Güzel öğütlerin kulağımda küpe kalacak, 

Ama kardeşim, sen de pek benzeme sakın 

Şu iki yüzlü papazlara 

Bizi dikenli, sarp cennet yollarında sürerler 

Kendileriyse, aldırmayıp verdikleri talkına 

Göbekli, gamsız, kaygısız çapkınlar gibi zevkin gül bahçelerinde gezerler." 


Ophelia abisi Laertes ve babası Polonius ile I. Perde 3. Sahnede geçen bu ilk konuşmada aslında çevresindekilerin ikiyüzlülüklerinin farkındadır. 

Ophelia, Hamlet'in sevgilisi olarak ön plana çıkar. Ancak Hamlet'in tuhaf davranışları ve annesinin ölümüyle ilgili sorunlar, ilişkilerini karmaşıklaştırır. Hamlet'in Ophelia'ya karşı tutarsız davranışları, onun zihinsel sağlığını etkiler.  

"İnanma istersen yıldızların yandığına, Güneşin döndüğüne inanma, Doğrunun ta kendisini yalan bil. Ama seni sevdiğime inan Ophelia." 

Alexandre Cabanel, Hamlet and Ophelia (1873)


İkinci görünümünde Hamlet’e tertemiz aşkını sunan, tutkulu bir kadınla karşılaşırız fakat ne yazık ki bu aşk karşılıksızdır. Ona mektuplar yazıp, görüşmek için yanıp tutuşan Hamlet, birden Ophelia’yı geri çevirir, aslında onu hiç sevmediğini söyler, onunla dalga geçer, hakaret eder ve sonunda da “Kendini bir manastıra kapat!” diyerek onu aşağılar, dışlar ve yok eder. Bir ara tüm erkekleri kastederek, “Aşağılık herifleriz hepimiz; inanma hiçbirimize, manastıra gir.” der ve onu korumak istediği için bunları söylediğini ima etse de daha sonra “erkekleri canavara çevirdiğini” dile getirerek kadınsılığını suçlar, onu bayağı bir kadın gibi gösterir ve sonunda Ophelia’nın yıkımına sebep olur. 

Ophelia'nın babası Polonius ve erkek kardeşi Laertes, onun duygusal yaşantısını kontrol etmeye çalışır. Polonius, Ophelia'yı Hamlet'ten uzaklaştırmaya ve onu kullanmaya çalışır. Ailenin baskısı ve manipülasyonu, Ophelia'nın içsel çöküşüne katkıda bulunur.  

"Ophelia, sen şuralarda dolaş... Kralım buyurun, biz de saklanalım şöyle... Şu kitabı oku Ophelia; Oku ki dindarca bir manası olsun. Buralarda tek başına dolaşmanın. Sık sık işlediğimiz bir günah bu, örnekleri tümen tümen, melek yüzlü, din iman kisvesi takınıp şeytanı bile kafese koyabilir insan." 

Alexandre Cabanel, Alexandre Cabanel (1883)

 

Bu sahnede Ophelia'nın babası Polonius, çıkarları için Hamlet'in Ophelia aşkı yüzünden delirdiğini krala kanıtlamaya çalışmıştır. Ophelia'ya ne yapması gerektiğini söylemiştir. Eline verdiği kitap onun dindar bir kadın olduğu izlenimini yansıtacaktır. Bu sahnede Hamlet, Ophelia'ya öfkeli bir biçimde manastıra gitmesini söyler. Elizabeth Dönemi'nde kullanılan bu sözde, aslında onun geneleve gitmesi gerektiğinden bahsediyordu. Ophelia etrafındaki erkekler tarafından kullanılmıştır. Bu durum onu duygusal bir çıkmaza sokar. Sessizliği ile etrafındakileri anlamaya çabalar. 

Ophelia, annesinin ölümü ve Hamlet'in tuhaf davranışları gibi olaylarla başa çıkarken, duygusal açıdan zayıflar. Oyunun ilerleyen kısımlarında, Ophelia'nın zihnindeki çöküş belirginleşir ve trajik bir sona doğru ilerler. 

"Nasıl ayırt ederim bir bakışta  

Seveni sevmeyenden ? 

Külahından, tozlu çarıklarından,  

Elindeki değnekten. 

Öldü, güzel sultanım, çoktan öldü, 

Öldü gömüldü bile. 

Başında yemyeşil otlar büyüdü, 

Taşı dikildi bile. 

Ak kefenler giydi kardan beyaz.  

Sarıldı çiçeklere 

Arar arar sevdiğini bulamaz 

Ağlayanlar içinde. 

Fırıncının kızı baykuş olmuş diyorlar. İnsan ne olduğunu bilir, ama ne olacağını bilemez. Tanrı bereketini eksik etmesin sofranızdan. 

Kendiniz hiçbir söz söylemeyin sakın bunun üstüne,  

Ama ne demek olduğunu soran olursa şöyle dersiniz: 

Yarın bayram, Saint Valentine bayramı, 

Erken uyanır herkes  

Ben bir kızım, gelirim pencerene 

Eşim ol derim sana. 

Delikanlı kalktı hemen giyindi 

Açtı kıza kapısını 

Kız girdi içeri, kız girdi ama  

Kız çıkmadı dışarı. 

Ayıp, ne ayıp şey bu 

Fırsat bulan her genç yapıyor bunu 

Yüzü kızarmaksızın. 

Kız dedi bu işi yapmazdan önce evleniriz demiştin. 

Delikanlı şöyle karşılık verdi: 

Evlenirdim sabah sabah gelip de 

Koynuma girmeseydin. 

Elbet bir gün düzelir her şey. İnsan sabırlı olmalı; evet ama ağlamamak elimde değil düşündükçe soğuk topraklara gömüldüğünü. Geceniz hayırolsun, bayanlar, iyi geceler, güzel bayanlar, iyi geceler, iyi geceler!" 

  

Ophelia bu sözleri aklını yitirdikten sonra söyler. Aslında başta anlamsız gibi görünen bu cümlelerin ardında tüm karakterlerin ikiyüzlülüğü ve tüm gerçekleri sert, isyankâr, alaycı ama aynı zamanda delirmiş bir şekilde bazen şarkı söylermiş gibi konuşur. Yani Ophelia aslında her şeyin farkındaydı, sessizce izledi, bütün bu anlam karmaşası içinde yaşadığı olaylar ve bunun üzerine babası Polodius'un ölümü onu yıktı. Eğer derin araştırmalar yaparsanız Shakespear'in kullandığı simgeler ve küçük bir kelimenin ya da hareketin altında yatan çok başka şeyleri bilebilirsiniz. Mesela Ophelia'nın bu sahnede dağıttığı çiçeklere kadar olan anlamları.

Ophelia, bir dereye düşerek sular altında ölür. Ölümü, genellikle intihar olarak yorumlanır, ancak kesin neden belirsizdir. Ophelia'nın trajik ölümü, onun çektiği acıları ve çöküşünü vurgular. 

Ophelia, Hamlet'in karmaşık ilişkiler ve trajik olaylarla dolu dünyasında, duygusal bir çöküş yaşayan etkileyici bir karakterdir. Onun trajik öyküsü, oyunun genel melankolik tonunu pekiştirir.  

"Ve Ophelia düşmüş bütün çiçekleriyle 

Gözyaşları içine ırmağın. 

Etekleri açılıp yayılmış da sulara 

Bir süre kalmış ırmağın üzerinde deniz kızı gibi. " 

Friedrich Wilhelm Theodor Heyser, Ophelia (1900)


Ophelia'nın ölümü hakkında çok şey bilinmese de o dönemlerde boğulma kadınların kullandığı bir intihar biçimidir. Aynı zamanda Gerturde, Ophelia'nin ölümünü uzun bir şekilde betimleyerek anlatmasına rağmen mezarcıların tekrar sorması intihar olasılığını güçlendirir. Hamlet'in meşhur "Var olmak mı, yok olmak mı?" sözünde Ophelia'nın onu dinlediği ve daha sonra bütün bu anlam karmaşası üzerine intihar düşüncesi geldiği de düşünülen bir durumdur fakat bu gerçeği hiçbir zaman bilemeyeceğiz. 

Ophelia, babasının sözünü dinleyen küçük ve masum kızdan, tutkulu bir âşığa, oradan da delirmiş bir kadına dönüşür. Bu dönüşümü onun patriarkal düzene başkaldırısı ve bir türlü anlaşılamamasına verdiği bir tepkidir. 

Çiçekler içinde uyu Ophelia! 


Kaynakça:

Shakespear, W., Hamlet, İstanbul, İş Bankası Kültür Yayınları, 2008