Döneminin En ünlü Korku Tiyatrosu: Grand Guignol

Tarihe damgasını vuran, halk deyişlerine konu olan, korku sinemasının ilham kaynağı

Yıl 1897, paris pigalle'de minik bir tiyatro açılır: Le Théâtre du Grand-Guignol. İsmini kabaca 'Büyük Guignol Tiyatrosu' olarak çevirebiliriz. Guignol ise, meşhur bir kukla gösterisinin ismidir. Bu tiyatro ilk başta kukla oyunları sergilemek amacıyla kurulsa da gotik mimarisi sebebiyle binanın çocuklar için çekici bir mekan olmadığı düşünülerek bu fikirden vazgeçilmiştir.

Peki, çocuk oyunları sahnelemek amacıyla açılan bu tiyatro nasıl oldu da namlı bir dehşet sahnesine dönüştü? Elbette tiyatronun dönüşümünü anlamak için en başa, yani ilk kurucusu ve yöneticisi olan Oscar Metenier dönemine gitmemiz gerekiyor.


Kendisinin tiyatroyu kullanım amacı, emsallerinden daha gerçekçi natüralist oyunları sergilemekti. Paris'in alt tabakadan insanlarına, sokak çocuklarına, yoksulluğa ve benzeri temalara değinerek yazdığı oyunlarında gerçeği daha çok yansıtması adına şiddeti sansürlemedi. Söz gelimi kavga, cinayet, tecavüz gibi olaylar tüm vahşetiyle olduğu gibi sahnede gösterildi. Bu oyunlar her ne kadar korkutmak amacıyla yazılmasa da, olayların yansıtılma yöntemi seyircileri doğal olarak dehşete düşürüyordu. Böylece Grand Guignol 'korku tiyatrosu' olarak anılmaya başladı.

1898 yılında ise, tiyatronun idaresinin max maurey'e geçmesiyle beraber korku temasına temelli geçiş yapılmıştır. Her gece seyircilerin korkudan fenalık geçirmelerine; kiminin bayılmasına kimininse kusmana sebep olan oyunların arkasındaki bir diğer önemli isim de Andre de Lorde'dir (ilerleyen zamanlarda 'korkunun prensi' lakabıyla anılacaktır). 1901-1926 yılları arasında Grand Guignol'ün başyazarı olan Andre, korku dramaları yazmıştır. Oyunlarında en sık işlediği tema olan 'akıl hastalıkları' için dönemin ünlü psikoloğu Alfred Binet'ten yardım almıştır.


1914 yılında, Camille Choisy döneminde tiyatroyu asıl namına kavuşturan korku efektleri kullanılmaya başlanmıştır -ki daha sonrasında onun yöntemlerinin sinemaya da ilham olduğu düşünülmektedir. Camille, oyunlardaki vahşet sahneleri için gerçekçi düzenekler hazırlamaktaydı. Hatta kesik baş gibi sahnelerin de başarıyla sergilendiği bilinmektedir.

Değinilmesi gereken bir diğer önemli nokta, tiyatro binasının mimarisidir. Zaten ürpertici olan yapı, daha sonraları eklenen dekorlar ile seyirciyi iyice korku havasına sokacak şekilde düzenlenmiştir.

1930 yılında, Jack Jouvin'in idaresinde tiyatro oyunlarının teması değişti. 'Psikolojik korku' ana tür haline gelmişti, bu da tiytronun popülaritesinin azalmasına sebep olmuştu. İkinci Dünya Savaşı'ndan itibaren de seyirciler iyice azalmıştı. Grand Guignol'ün son idarecisi olan Charles Nonon, tiyatroyu tekrar canlandırmak ve eski kitleyi geri kazanabilmek adına, oyuncularıyla birlikte son bir turne düzenlemiş fakat bu da yeteri kadar rağbet görmemiş. Bu sebeple Grand Guignol'ün kapıları bir daha açılmamak üzere kapandı.



Kaynak:

https://eksiseyler.com/korku-tiyatrosunun-hukum-surdugu-yillarin-paristeki-bir-numarali-mekani-grand-guginol

https://www.youtube.com/watch?v=6XXhAhGuz4U&t=1390s