Düşüncelerimizi Değiştirebilmek Mümkün Mü?: Nöroplastisite

Zihnin eğitilebilir olduğunu ortaya koyan "nöroplastisite" kavramını yakından ele alalım.

Sinir bilimi alanında yapılan son araştırma ve keşifler sonucunda adını sıklıkla duymaya başladığımız "nöroplastisite" kavramı ile; eskiden kabul edilenin aksine, insan beyni artık ömür boyunca yeniden şekillendirilebilen, kendini sürekli yenileyen ve düzenleyen, dinamik bir sistem olarak kabul ediliyor.

Nöroplastisite, öğrenme ve deneyim sonucunda beynin yaşam boyu yapısal ve fizyolojik olarak değişme ve kendini yeniden düzenleme kapasitesini ifade eder. Buna göre; beyin hücreleri çoğalamamalarına rağmen, her geçen gün yaşadığı deneyimler ışığında değişim gösterebilir ve bulunduğu duruma adapte olabilir. Söz konusu yeti, henüz anne karnındayken başlar ve ölene kadar devam eder.

Dr. Campbell'in tanımına göre;

"Çevremizle etkileşimimiz sonucunda beyinde olan fizyolojik değişimlerdir. Beynimizin ana rahminde gelişmeye başlamasından, öldüğümüz güne kadar beyin hücrelerimiz arasındaki bağlantılar değişen ihtiyaçlarımıza göre yeniden şekillenir. Bu dinamik işlem deneyimlerimizden bir şeyler öğrenmemize ve farklı durumlara adapte olmamıza izin verir. Deneyimlerimize göre bazı bağlantılar güçlenirken bazıları zayıflar, yenileri oluşturulurken yok edilenler de olur. Yeni bir şey öğrendiğimizde nöronlarımız arasında yeni bağlantılar oluşturulur. Yeni durumlara adapte olmak için beynimizdeki bağlantıları yeniden organize ederiz. Bu her gün gerçekleşir ve teşvik edilebilir."

Nöroplastisite kavramı 20. yüzyılın ikinci yarısında yapılan araştırmalar ile keşfedilene kadar bilim dünyası tarafından beynin kapasitesinin sabit olduğu düşünülmekteydi. Nöronların vücuttaki diğer hücreler gibi bölünerek çoğalmadığı düşünüldüğünde, söz konusu düşünce her ne kadar kısmen doğru kabul edilebilecekse de; nöronların ölçülerinin değişebildiğinin ve çeşitli uyaranlar sonucunda bağlantılarının artarak veya değişim göstererek fonksiyonlarının gelişebildiğinin keşfedilmesi, durumun sanıldığı şekilde olmadığını göstermiştir. Öyle ki; yaşam boyu deneyimlenen her an beynimizde birtakım değişikliklere yol açmakta ve beyin her yeni deneyimde fiziksel yapısını tekrar kurmaktadır. Böylece zihinde beliren düşüncelerin dönüştürülebilmesi mümkün olduğu gibi yeni motor becerileri de geliştirilebilmektedir.

Nöroplastisite, diğer bir deyişle; nöronların, tipik olarak sinaptik plastisite olarak adlandırılan, çeşitli sayıda aktiviteye bağlı mekanizmalar yoluyla kurdukları sinaptik iletimin gücünü ve etkinliğini değiştirme ve yeni bağlantılar oluşturma yetenekleridir. Nöroplastisite, özellikle iki yaşına kadar çok yüksek hızda gerçekleşir ve bu dönemde öğrenilen her yeni bilgi ve beceri bebeğin beynini muazzam bir hızla değiştirir. Yaşlandıkça, beyindeki değişim oranı veya nöroplastisite azalır, ancak durmaz. Bu doğrultuda, öldüğümüz güne kadar beynin belirli bölgelerinde yeni nöronların oluşabileceğini ve beyin yapısının değiştirilebileceğini artık biliyoruz.

Yeni öğrenilen bilgiyi ne kadar çok tekrarlarsak sinaps bağlantıları o kadar kuvvetlenir ve davranış alışkanlık haline dönüşür. Aynı şekilde; zihinde bir düşünce belirdiğinde de nöronlar arasında kurulan bağlantı, zihin bu düşünceyi pekiştirdikçe giderek kuvvetlenir ve bir sonraki uyarılmada beyin tekrar alışık olduğu aynı bağlantı yolunu izleyerek aynı hissi deneyimler. Bu hissin kişiye rahatsızlık verdiği durumlarda ise, nöroplastisite farkındalığı ile zihinde söz konusu düşünceye ikame olumlu bir düşünce yaratılarak beyinde yeni sinir bağlantıları kurulabilecek ve istenen nöron aktivitesi sürekli tekrar edilerek hareketsiz nöronlar aktive edilebilecek; bu kapsamda kişinin yalnızca düşüncelerini değiştirerek hayatını değiştirebilmesi ve yönlendirebilmesi mümkün hale gelecektir.

Davranışlar, çevresel uyaranlar, düşünceler, meditasyon ve her yeni öğrenme, beynimizde nöronlar arası yeni bağlantılar kurabilme ve beynimizin mevcut işleyişini değiştirebilme potansiyeline sahiptir. Bu kapsamda; yeni şeyler keşfetmek, konfor alanından çıkarak yeni deneyimler edinmek, yeni bir müzik aleti çalmak, egzersiz ve spor yapmak, yeni bir dil öğrenmek, meditasyon ve yoga yapmak gibi aktiviteler nöroplastisiteyi güçlendirir.

Jessica Cassity, farkındalık meditasyonu ve nöroplastisite hakkındaki yazısında şöyle diyor:

"Meditasyon ile beyniniz etkili bir biçimde yeniden yapılanıyor: Duygularınız ve düşünceleriniz daha hoş bir görünüme büründükçe, beyniniz de dönüşüm geçiriyor, bu düşünme haline alışıyor... Beyin, meditasyonla değiştikçe, günlük hayatta daha sakin, merhametli ve bilinçli oluyorsunuz. Bilinçlendikçe daha fazla meditasyon yapıyoruz; bu sayede beynimiz de bu duruma daha çok alışıyor. Meditasyon yapanlar, beyinlerine sadece meditasyon yaptıklarında değil; gün boyunca bilinçli, sakin, huzurlu ve dengeli olmayı öğretiyorlar. Farkındalık meditasyonu bu yüzden düzenli yapanlar için meditasyona ayrılmayan zamanlarda da etkili olabiliyor."

Unutulmamalı ki; her düşünce ve deneyim, beyninizi dönüştürür. Her gün zihinde beliren milyonlarca düşünceye rağmen hayat kalitemizi arttırmak ise; nöroplastisiteyi merkezimize alarak düşüncelerinizi deneyimlemekten ve düşünmek istediğiniz şeyi yönlendirmekten yani beyindeki nöronları eğitmekten geçer.

Kaynak:

Dr. Joe Dispenza - Evolve Your Brain: The Science of Changing Your Mind

https://positivepsychology.com/neuroplasticity/

Belgesel Önerisi:

Heal