Ekolojide İnsan Merkezcilik, Çevre Merkezcilik, Derin Ekoloji Nedir Ve Bir Toplumun Ekolojik Olması Nasıl Tasvir Edilebilir?

Ekoloji ve içerisinde bulunan görüşler üzerine bir deneme yazısı

Öncelikle ekoloji teriminin ortaya koyduğu anlam nedir ve kökeni nereye kadar dayanmaktadır? “Ekoloji” terimi bir yüzyıl önce Ernst Haeckel tarafından, hayvanlar, bitkiler ve bunların inorganik çevreler arasındaki ilişkilerinin araştırılması için türetilmiştir (Bookchin. 2015: s.92). Öyleyse bir toplum ekoloji ile ne şekilde bir bağ kuracak ve birliktelik sağlayacaktır?

Toplumun bu bağı kurmasını sağlayan şey içerisinde barındırdığı bireylerdir. Bireylerin doğaya karşı saygı içerisinde olması ve doğanın bahşettiği kaynakları verimli bir şekilde tüketim sağlaması gerekir. Bu tüketim durumuna girmeden önce anlaması gereken bir nokta bulunur, insan aslında yaşadığı doğanın bir parçasıdır. İnsan, doğanın bir parçasıdır. İnsanı doğanın bir parçası olarak kabul eden düşünce, insanın dışında kalan ağaçları, hayvanları, suları ve toprakların da toplumun bir parçası olduğunu; toplumun sadece insanlardan oluşmadığını kabul eder(Ünder. 1996: 122-123).

Öyleyse parçası olduğu bu düzene karşı bazı sorumlulukları bulunur ve doğanın verdiği kaynaklara karşı dengeli bir kullanım içerisinde olması gerekir. Ekoloji konusunda bilgili olan, bilinçli bir toplum halini almış olan toplumların yaptığı yegâne davranış şekli doğaya karşı olan davranışları olacaktır. Bazı davranışlar geliştirmelerinin başlıca sebebi; toplumlar oluşumundan itibaren geçirdiği bir süreç sonucunda doğaya karşı da bilinçlenmeye başlamış ve onu anlamaya çalışmışlardır. Bu bilinçlenme sonucunda ekoloji konusunda düşünceler hatta inanışlar ortaya çıkmıştır. Bu düşünceler nedir diye soracak olursak birkaç örnek verilebilir; insan merkezci, çevre merkezci ve derin ekoloji düşünceleri bulunur. Peki ya bu düşünceler ne anlatmaktadır?

İnsan merkezcilik, insanın merkeze alındığı ve değerinin en yükseğe çıkartıldığı düşünce biçimidir. İnsanın en yüksek olarak görüldüğü bu değere karşı olan bir düşünce yapısı da vardır ve bu da “derin ekoloji”dir. Derin ekoloji düşüncesi her ne kadar insan merkezciliğe karşı olsa dahi kendi içerisinde çelişkiye düşmektedir. Bu çelişki nedir sorusunun cevabına bakacak olursak; derin ekoloji, insan merkezciliğe karşı çıkarak çevre merkezcilik ile bütünün önemine vurgu yapar. Ancak kendi içerisinde insanı üstte tutan durumlara sahiptir ve bu durum da bir çelişki halidir.

Peki, çevre merkezcilik nedir ki derin ekoloji bu görüşe vurgu yapıyor? İnsan merkezciliğe karşı olarak doğan ve insan dışında kalan varlıkların da bir değeri ve hakkı olduğunu savunan görüşe çevre merkezcilik adı verilir.

Derin ekoloji düşüncesi, çevre merkezciliğini ele alınırken her ne kadar bu düşüncenin ve bütünün önemine vurgu yapsa da içerisinde insan merkezciliği barındırabilir ve insanı üstte tutan durumlara da sahiptir.

Böyle bir duruma örnek olarak “bir insana sağlık problemi açısından gerekli olan herhangi bir şey, bir hayvandan temin edilebilir ve burada insana öncelik verilmiş olur” düşüncesini verebiliriz. Bu örneğe göre, derin ekolojistler, çevre merkezciliğine ve doğaya ne kadar önem verirse versin, doğa ve insan karşı karşıya kaldığında insanın yararına olanı seçmek durumunda kalmaktadır.  Bu yaklaşıma göre insanlar doğal dünyanın temelidir ve diğer yaşayan varlıklar da insanın yararı için vardır. Bütün doğal kaynaklar insanların refahını arttırmak için var olmuştur ve eğer ki herhangi bir problem yaşanırsa insanoğlunun ileri gelecekte sahip olacağı teknolojiler bu sorunları çözecektir. Aslında burada İngiliz filozof Francis Bacon’un doğayı anlamak için onu bilmemiz gerektiği düşüncesi aklımıza gelebilir.

Bu düşünce aklımıza şu soruyu da getirmektedir; insanoğlu şu anda doğayı anlıyor mu? Bu sorunun cevabı sizin açınızdan ne olursa olsun, doğayı anladığımız vakit, onu işleyişine bırakır isek doğa tarafından alacağımız geri dönüt şu ankinden çok daha iyi olacaktır. Peki ya şu an yaşadığımız düzenin kurulmasındaki öncü nedir? İşte bu da öve öve bitiremediğimiz, sorunları çözeceğine inandığımız teknolojidir. Bu düzen sanayileşme dönemiyle başlamış, doğa ile iç içe yaşayan insan artık doğaya hükmetme hırsına bürünmüştür. Fakat burada insanın bilmediği bir şey bulunmaktadır. Her şeyi kendi çıkarı için ortaya koyan insan, dur durak bilmez hale gelir ve sahip olduğu bu hırs ile de elindekileri kaybetmeye mahkûm hale gelir.

Sonuç olarak, insan merkezcilik insanın en üst değerde olduğunu ve doğanın sadece insan çıkarlarına hizmet ettiğini ifade eden bir perspektife sahiptir. Derin ekoloji ise çevre merkezciliğini içerisinde barındırarak bütünün önemine vurgu yapar. İnsan dışında kalan varlıkların da bir değeri ve hakkı bulunur. Fakat derin ekoloji içerisinde bir çelişki barındırır ve bu da doğa ile insan karşı karşıya geldiği vakit, insanın yararına olanın seçilmesi gerekebileceği durumudur. İnsan doğayı daha iyi anlamak istiyor ise, doğal dengeye saygı göstermeli ve doğa ile insan ilişkisine saygı göstererek yönetimi sürdürmelidir.


YARARLANILAN KAYNAKLAR

Jardins, Joseph R. Des (2006). Çevre Etiği: Çevre Felsefesine Giriş. Çev. (Keleş, Ruşen). Ankara: İmge Kitabevi.