EQ Günümüzde IQ Kadar Önemli
Sosyal bir canlı olan insanda yalnızca analitik zekâ olan IQ değil, sosyal zekâ olan EQ da büyük öneme sahip.
İnsanları duygularından ayırmak imkânsızdır. Ne kadar mantığa önem verirseniz verin, duyguları bastırarak yaşamak mümkün değildir. EQ, yani sosyal zekâ, burada devreye giriyor. Bu duyguları kontrol etme becerisine sahip olan yüksek EQ'lu kişiler yalnızca kendi duygularını anlayan değil; aynı zamanda karşısındaki insanların da duygu durumunu çözümleyebilen, onları anlayıp empati kurabilen bireyler olarak karşımıza çıkıyor.
Örnek olarak, yanımızda ağlayan bir arkadaşımıza o anda ne kadar mutlu olsak bile neşeyle günümüzün ne kadar güzel geçtiğini anlatmayız. Aynı şekilde bir başarısına sevinen arkadaşımızın yanında da mutsuz olsak bile başarısına sevinip onu tebrik ederiz. Bunun sebebi ise belli bir EQ seviyesine sahip olmamız. Yani hangi duygulara hangi duygularla eşlik edeceğimizi bu sosyal zekâ becerimiz kontrol eder.
Sosyal zekâ, insanların toplum içerisinde uyumlu olması için oldukça önemli bir yere sahiptir. Kendi duygularımızı algılayabilme, kontrol edebilme, değerlendirebilme, yorumlayabilme yeteneği olarak bilinen EQ; kişilerin kendi duygularını yok sayarak veya görmezden gelerek mantıkla hareket etmek demek değil, bu duyguların bizim için önemini anlayarak hayatımıza devam etme becerisine sahip olmamız anlamına gelir.
EQ, yani sosyal zekânın bir terim olarak hayatımıza girmesi 1990’lı yıllara dayanıyor. Bu nedenle literatürde de yeni yeni yer edinen bu zekâ tipi, bildiğimiz başarı tipinden biraz daha farklılaşıyor. Örneğin, okullarda başarı düzeyimizi belirleyen IQ ile doğrudan bir ilgisi bulunmuyor. "Bir kişinin analitik zekâsı yüksekse sosyal zekâsı düşüktür." gibi bir orantıya da sahip değil. Bu zekâ tipinde genetik faktörler mi etkili yoksa sonradan geliştirdiğimiz bir potansiyel mi henüz bilinmemekle birlikte, sosyal zekâmızı geliştirebilmek için birkaç öneri mevcut. Bunlar; kendimizi veya karşımızda kişiyi dinleme, empati kurma ve üzerine düşünme olarak üç adımdan oluşuyor.
Son zamanlarda iş yerlerinde de işe alım ve terfi durumlarında EQ'ya verilen önemin artış gösterdiği gözlemleniyor. Özellikle ekip çalışmalarında uyum arayan şirketlerde işe alım esnasında kişinin sosyal zekâsı da değerlendiriliyor. Bunun yanında terfi alacak çalışanın ekiple iletişimindeki başarısı mutlaka göz önünde bulunduruluyor.
Kariyerimizde, arkadaşlık, aile ve romantik ilişkilerimizde bunca öneme sahip olan sosyal zekâmızı tanımak ve geliştirmek üzere çaba harcamak bir gereklilik hâline geliyor. Kendimizi ve çevremizi dinleyip duyguları anlamlandırabilmeye biraz zaman ayırmak belki de onları yok sayıp mantıkla hareket etmekten daha büyük bir başarı getirebilir.