Feminenliğin Aşağılanması
"Karı gibi olmak" üzerine
"Karı gibi yürüme, iş yapma, konuşma, dans etme..."
"Erkek adam yemek/temizlik yapar mı?"
"Erkek adam pembe giyer mi? Makyaj yapar mı? Küpe takar mı? O ne lan öyle top gibi" ve daha niceleri...
Hiç düşündünüz mü, neden kadın veya gey gibi olmak utanılacak bir şey? Ne yazık ki ataerkil dünyamızda maskülen olmak en büyük marifet ve bunun için de belli kalıplar var. Mesela kadınların iş hayatında ciddiye alınmak için erkek gibi giyinmeleri ve davranmaları gerekiyor. Çünkü giyimine ve kişisel bakıma özen gösteren "feminen" bir kadın, iş arkadaşları ve yöneticiler tarafından ciddiye alınmıyor. Ek olarak, günümüzde bile homofobi oldukça yaygın. Feminen geyler, biseksüel erkekler aslında kadınsı oldukları için homofobiye maruz kalıyorlar.
Bunda evrimin de çok büyük bir payı var diyebilirim. Avcı-toplayıcı toplumlarda bile erkekler, güçlerini kadınları domine etmek için kullanıyordu. Kadının görevi mağarada çocuk bakmakken; erkek avlanıp savaşıyordu. Bu da fiziksel olarak kadınlardan güçlü olmaları demek.
Ettiğimiz küfürler bile kadınları aşağılıyor; herkes vajinalar ve analar, bacılar üzerinden birbirine sövüyor. Namus kavramı da -aynı şekilde- sadece annelerden ve kız kardeşlerden ibaret. Şunu da belirtmek isterim ki kadınlar kutsallaştırılmak yerine erkeklerle eşit olmalıdır. Böylece kimse kimseyi kızdırmak için birbirinin "kutsalına" sövmek zorunda kalmaz ve kadınlar, erkekler tarafından korunmaya, kollanmaya muhtaç, aciz varlıklar olmaktan çıkar.
Feminen olmak aşağılanıyor, renkler ve duygular kadınlarla bağdaştırılıyor. Sonuç olarak, ağlayan erkek "karı" gibi oluyor; güçlü, becerikli, kendi kendine yetebilen kadınlarsa "erkek gibi kadın" oluyor. Yani bir erkek olarak duygularınızı ifade ediyorsanız zayıfsınız ama güçlü karaktere sahip bir kadınsanız erkek gibisiniz. Çünkü sadece erkekler güçlüdür, kadınlar ise naiftir (!)
Ben bu naif ve hanım hanımcık olma kalıbından çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki isteyen istediği gibi yaşasın, ancak belli bir karaktere göre yaşama zorunluluğumuz olmamalı. Patriyarka bizi istediği kalıba soktuğu sürece güçlü kadınlar -kime göre, neye göre güçlü bu da ayrı bir soru tabii- erkeklerle denk, kalanlar erkeklerden aşağı ve korunmaya muhtaç olarak görülmeye devam edecekler. Bırakalım erkekler ağlayabilsin, istedikleri renkleri giysin, duygularını ifade etsin; kadınlar eteklerine, makyajlarına bakılmaksızın ciddiye alınsın, erkeklerle eşit olsunlar.