Fransız Dayanışmasının Erken Direnişi: Jeanne d'Arc
Ve Fransa’da artık “Jeanne d’Arc ruhuna bağlılık” kavramı ortaya çıkacaktı.
Tüm Avrupa’yı saran korkunç veba salgını, Orta Çağ'da yaşanan Avrupa toprak kavgaları, sınırlarda sürekli savaşan askerler ve Fransa-İngiltere arasında tam 116 yıl süren tarihin gidişatını değiştiren Yüzyıl Savaşları. Tam da bu kaotik dönemde umudunu kaybetmiş Fransızları canlandırmaya, kaybettikleri cesareti yenilemeye, direnişi yönetmeye ve Fransa’yı ölümden kurtarmaya Tanrı’nın sesini duyan ve savaşın gidişatını değiştiren bakire bir genç kız gelir: Jeanne d’Arc.
Jeanne d’Arc’ın tarih sahnesine çıktığı dönemde, 15. Yüzyıl başlarında, Fransa İngiltere tarafından işgal edilmişti. Fransız toprakları çöle dönmüş, tarım durmuş, sokaklar ritmini yitirmiş, köyler terk edilmiş ve birçok sivil öldürülmüştü. Tarihte bu savaş Yüzyıl Savaşları olarak anılacak ve Avrupa’nın tüm ekonomik dengelerini değiştirecekti.
Fransa’nın içinde bulunduğu bu süreçte, Jeanne d’Arc Fransa'nın kuzey doğusundaki Meuse Irmağı'nın üzerinde bulunan Domrémy köyünde 5 çocuklu bir çiftçi ailesinin ortanca çocuğu olarak doğdu. Babası Jacques d'Arc, köyün en önde gelen çiftlik sahiplerinden biriydi. Jeanne d’Arc kendi yaşıtları gibi dans edebilen, oynayabilen bir kız olamamıştı. O hep dua eder, vaktinin çoğunu kilisede geçirirdi. İlk kez 12 yaşında duymaya başladığı seslerin meleklere ait olduğuna ikna olmuştu. Dindar olmasını ve sürekli dua etmesini söyleyen sesler Fransa veliahtına yardım etmesi gerektiğini söylemeye başlamıştı. Aynı sesler ruhunun özgürlüğü için bekaretini de koruması gerektiğini söylüyordu. Duyduğu seslere kulak vererek erkek kıyafetleri içerisinde veliahtın karşısına çıkan Jeanne d’Arc, en sonunda henüz taç giyememiş olan VII. Charles’i ikna eder. Bir grup din adamları tarafından bekaretinin doğrulanması için teste tabi tutulur. Yalan söylemediğini anlayan VII. Charles ikna olur ve Jeanne zırhını giyerek küçük bir orduyla birlikte İngiliz kuşatması altındaki Orleans’a gider. Jeanne, Orleans’ı kurtarmak konusunda kararlıdır çünkü duyduğu sesler veliahtın taç giymesinden önce Fransa’nın kalbi sayılan Orleans’ın geri kazanılması gerektiğini söylemektedir. Kararlılığı ve askeri yetenekleri sayesinde Jeanne, Orleans’ı işgalden kurtarır.
Jeanne, kendisine verilen görevleri tamamlamış ve VII. Charles’in taç giymesine olanak sağlamıştır. Ancak Paris hala işgal altındadır. Jeanne, Paris’i de kurtarmak için kraldan izin ister ancak Kral Charles kızı durduramayacağını bilse de Burgonya dükü ile ters düşmeyi istemez. Bu yüzden Jeanne’in isteğini kabul eder ancak onu güçsüz bir orduyla Paris’e yollar. Yenilgiye uğrayan Jeanne İngilizlere esir düşer. Bu arada, Jeanne yurtseverlik hareketini genişletebileceğinden Fransız feodalleri için bir tehdit olarak görülmekteydi ve bu yüzden de esir düşmesi işlerine gelmekteydi.
Jeanne, sapkınlıkla suçlanıyordu ve Engizisyon mahkemelerinde yargılanması isteniyordu. Eğer sapkınlıktan suçlu bulunursa Tanrı’nın Charles’ı Fransa kralı yapmasını istediği sözler hükümsüz kılınacaktı. Bu sayede İngilizler II. Henry’e taç giydirebilirlerdi. Fransız bir Katolik Engizisyon mahkemesinde yargılanan Jeanne için baş yargıç olarak İngilizlere hizmet etmiş olan Fransız Piskopos Cauchon atanmıştı. Jeanne’in duruşması 1431 yılında olmuştu ve tam 3 ay sürmüştü. Katolik kilisesine boyun eğmeyen ve iftiraları kabul etmeyen Jeanne cadı, büyücü ve sahte peygamber olmakla suçlanmıştı. Jeanne ilk başta kilisenin yaptırımlarını kabul edip yakılmaktan kurtulup ömür boyu hapis yatmayı kabul etse de Tanrı’nın sesi onu yakılmaktan kurtulmak için ihanet ettiği için iğrenç olduğunu söylüyordu. Bu yüzden Jeanne tekrar suçlamaları kabul etmedi ve 30 Mayıs 1431’de İngiliz askerleri tarafından Rouen meydanında yakıldı. Külleri Seine nehrine atılan Jeanne öldürüldüğünde sadece 19 yaşındaydı.
Jeanne d’Arc’ın yakılmasından bir süre sonra İngilizler amacına ulaşır ve II. Henry’ye Paris’te taç giydirirler. Yenilgiyi reddeden Charles ise ordusunu güçlendirerek İngilizlerden topraklarının çoğunu geri alır ve Yüzyıl Savaşı’nın son büyük savaşını kazanır. Charles sadece topraklarını geri almadı, Avrupa’daki en zengin ve güçlü hükümdar konumuna geldi. Ayrıca Fransa’yı ulus kimliğini bulan bir ülkeye dönüştürmüştü. Tabi, Jeanne’in ölümü de halk savaşına yeni bir yön vermiş ve halkı cesaretlendirmişti. İngilizler aldıkları Fransa topraklarını kaybetmişlerdi ve 1453 yılında barış antlaşması talep etmişlerdi.
Kral VII. Charles 20 yıl sonra Jeanne’in sapkınlık suçlamasının yeniden incelenmesini istemişti. Kurulan kilise komisyonu yeniden yaptıkları inceleme sonucunda 1456 yılında Jeanne için yapılan suçlamaları haksız bulmuş ve Jeanne’in suçsuz olduğu kararına varılmıştı. 1909 yılında da Jeanne d’Arc, meşhur Notre Dame katedralinde Papa Pius X tarafından azize ilan edilecekti.
Fransa’da artık “Jeanne d’Arc ruhuna bağlılık” yaygınlaşacak ve vatanseverliği temsil edecekti. Bu açıdan Jeanne d’Arc sadece tarihte adı geçen bir bakire kahraman değil, yüzyıllar boyu Fransa halkını birbirine bağlayan ve Fransa ile İngiltere’yi kardeş uluslar olarak devam ettirecek bir sembol haline gelmişti. Avrupa’yı, özellikle Fransa-İngiltere ilişkisini daha iyi anlamak için Jeanne d’Arc’ın ardında bıraktığı mektuplar ve mahkeme kayıtları muazzam bir kaynak niteliğindedir. Ayrıca, Jeanne d'Arc Fransız milli tarihinde önemli bir figür olmakla birlikte dayanışma ve birlik meselelerine yaptığı katkılar günümüzde de konuşulmakta ve örnek alınmaktadır.
Kaynaklar:
Leon Denis, Arthur Conan Doyle - Mystery of Joan of Arc-Kessinger Publishing, LLC (2003); 2018 Uluslararası İnsan ve Toplum Bilimleri Sempozyumunda sunulmuş “Avrupa Tarihinin Akişini Değiştiren Mucize Kadinlardan Biri: Jeanne D’arc” isimli makale çalışması; www.wikipedia.com ; https://www.history.com/topics/middle-ages/saint-joan-of-arc