Geçmişin Tılsımı, Günümüzün Dekoru Düşkapanı
Bazılarımızın evinde bulunan, bazılarımızın ise illa ki bir hediye dükkanında gördüğü, günümüzde ev dekoru olarak kullanılan "dreamcatcher".
Bazılarımızın evinde bulunan, bazılarımızın ise illa ki bir hediye dükkanında gördüğü, günümüzde ev dekoru olarak kullanılan "dreamcatcher" ya da "düşkapanı" nedir?
Yüzeysel olarak; içi örümcek ağı şeklinde iple kaplanmış ahşap bir kasnaktan ibarettir. Kullanılan boncuk ve tüyler ile otantik ve gizli anlamlar içeren bir obje gibi görünür. Kızılderililerin icadı olan düşkapanı, kökeni Kuzey Amerika yerlilerine, özellikle Ojibwe (Chippewa) kabilesine dayanan geleneksel bir objedir.
Daha derinlere, tarihine indiğimizde; düşkapanının Ojibwe kabilesinden geldiği düşünülür, fakat aynı zamanda Lakota kabilesinin de düşkapanı ile ilgili bir efsanesi vardır ve evlilikler ve ticaret ile dünyaya yayıldığı düşünülmektedir. Bu kültürel sembol, kötü rüyaları yakalayıp iyi rüyaların geçmesine izin veren bir tılsım olarak kullanılır. Ojibwe dilinde "asabikeshiinh" (örümcek) veya "bawaajige nagwaagan" (rüya avcısı) olarak adlandırılan düşkapanları, ahşap çemberler üzerine gerilen iplerle ve genellikle tüyler, boncuklar gibi süslerle donatılır.
Ojibve Kabilesinde Rüya Kapanı
Dünyada bir çok kültür tarafından ürpertici bulunan Örümcek, Ojibve kabilesinde koruma ve rahatlığın sembolüydü. Efsaneye göre bir ‘Örümcek Kadın’ figürü, bir zamanlar kabilenin, özellikle de bebek ve küçük çocukların koruyucusuydu. Kabile zaman geçtikçe daha fazla büyümeye başladı, ve bahsi geçen Örümcek Kadın artık herkesi korumaya yetişemiyordu. Bunun farkına varan yerliler, Örümcek Kadın’ı taklit eden bir obje olan ‘düşkapanı’nı icat ettiler, çocuklar ve bebekler uykularında korunsun diye yatakların başlarına asmaya başladılar ve bu gelenek günümüze kadar geldi. İnanışa göre düşkapanı, yatağın üst kısımlarında, sabah güneşini görebilecek şekilde asıldığında, her türlü kötü rüya ve düşünceyi kendisine çekip yakalar. İyiler ağından geçer tüyler ile uyuyan kişiye aktarılarak rahatlama sağlar. Kötü rüyalar ise, yakalandıktan sonra güneş ışığıyla yakılarak yok edilir.
Düşkapanı’nın her bir parçasının bir anlamı bulunuyor. Dışındaki çember ahşap yaşam döngüsünü, Güneş ve Ay’ın her gün ve her gece nasıl hareket ettiğini temsil ederken, Ağ, gece boyunca yakalanan kötü rüyaları gün ışığında yok ediyor. Düşkapanı’nın alt kısımlarında kullanılan tüyler ise iyiliğin ve huzurun uyuyan kişiye iletilmesinde bir merdiven görevi görüyor. Kullanılan boncuklar ise, koruyucu örümcek kadının kendisini ya da ağdan geçemeyen ama kutsal sayılan düşünceleri simgeliyor.
Ara ara kullanılan bir diğer malzeme ise; değerli taşlar.
Bazı sanatçılar, boncukların yerine kullanırken, bazıları tüylerin yerine değerli taşlar koyar. Fakat bunun bir anlamı bulunmaz.
Düşkapanlarının içindeki dokuma ağda kullanılan noktaların sayısı, belirli sembolik anlamlar taşır. Bu noktalar, düşkapanının kültürel ve spiritüel önemini daha da derinleştirir. İşte bu noktaların ne anlama geldiğini ve neyi temsil ettiklerini açıklayabiliriz:
Noktalar, düşkapanının içindeki örümcek ağına benzer şekilde dokunan iplerin oluşturduğu birleşim noktalarıdır. Bu noktalar, ağın farklı bölümlerinin kesiştiği yerlerdir ve her birinin belirli bir sayıda olması, düşkapanının anlamını ve amacını güçlendirir.
Noktaların Anlamları;
5 Nokta:
Gökyüzündeki Yıldız: Düşkapanında 5 nokta kullanılması, gökyüzündeki bir yıldızı temsil eder. Bu, rüyaların rehberliği ve umutla bağlantılıdır.
6 Nokta:
Kartal: 6 nokta, kartalı simgeler. Kartal, birçok Kızılderili kültüründe güç, cesaret ve yüksek ruhsal bağlantıyı temsil eder.
7 Nokta:
Yedi Kehanet: 7 nokta, yedi kehanete bir çağrıdır. Ojibwe kabilesinin inanışına göre, yedi kehanet, insanlığın ve dünyanın ruhsal yolculuğunu anlatır.
8 Nokta:
Örümcek Kadınlar: 8 nokta, Kızılderili kültüründe kutsal sayılan örümcek kadınları temsil eder. Örümcek kadınlar, koruyucu ruhlar olarak kabul edilir ve rüyaların dokumasına yardım ederler.
13 Nokta:
On Üç Ay Evresi: 13 nokta, ayın on üç evresini belirtir. Bir yıl boyunca gerçekleşen bu evreler, doğanın döngüsünü ve zamanın geçişini simgeler.
Düşkapanı’nın dünyadaki çoğu kültürde yer edindiğini söyleyebiliriz.
Eğer düşkapanı hakkında bir kitap okumak isterseniz, Stephen King’in Dreamcatcher isimli kitabını okuyabilirsiniz.
Eğer ben kitapla uğraşamam, izlemek istiyorum derseniz de, Stephen King’in eserinin 2003 yılında çekilmiş bir film versiyonu da bulunuyor.
Filmin yönetmenliğini Lawrence Kasdan yapmış, senaryosunu ise Kasdan ve William Goldman yazmıştır.