Hadi Oynayalım

Önce mutluluğun kokusunu aldım. Sonra hissedeceğimi umut ederek beklemeye başladım.

Temmuz'un şaşırdığına fark eden ejderha göz, sesslizliği bölerek:

-Nihayet, adını öğreneceğim. Ben, Fırat bu arada. Tanıştığıma memnun olalı çok oldu ama ismini de bahşedersen, çok sevineceğim, diyerek gülümsedi. Temmuz, kekeleyerek, cılız bir sesle:

-Ben de Temmuz, diyebildi.

Fırat, yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile memnuniyetini belli etmek adına Temmuz'un elini sıktı.

Deniz'in, Temmuz'a seslenerek günah çıkarma odasına gelmesiyle birbilerinin elini sıkmakta olan Temmuz ve Fırat kendilerine geldiler. Temmuz, gitmesi gerektiğini söyleyip, Fırat'ın yanından ayrıldı. Kabine, boşları almak için girmesine rağmen eli boş çıkan Temmuz'u gören Deniz, bir şey olduğunu anlayıp, Temmuz'u sıkıştırsa da sonuç alamadı. Ta ki gece oynanacak oyuna kadar.

Barda, daimi müşterilerin oluşturduğu çekirdek kadro kalınca, kurallarını kendilerinin koyduğu "Hadi Yapalım!" oynamaya başladılar. Hepsinin elinde birer bira, kumsalda bir yuvarlak oluşturdular. Ortalarına alkol şişelerini ve shot bardaklarını yığdılar. Fırat da ilk kez oynayacapı bu oyun için oldukça heyecanlıydı. Temmuz'un yanında yerini aldı. Oyunun mantığı ironik bir şekilde mantıksızlıktı. Amaç tamamen eğlenmeye dayalıydı. Herkes elindeki kağıtlara aklına gelen saçma sapan eylemleri yazarak, onları bir sepeti içinde topluyordu. Herkes sıra ile bir tane çekerek, içinden çıkanı yapıyor ya da elindeki içkiyi içiyordu. Bu denli kalabalık bir kadroda, bu kadar saçma bir oyunu sarhoş olmadan bitirmek imkansızdı. Sıra ile kağıtlar çekilmeye, shotlar atılmaya başlandı. Deniz'in elindeki kağıtta birinin çıplak kalçasına bir şaplak atması gerektiği yazılıydı, mesela. En azından kime olacağı yazmıyordu da Gökay bu konuda Deniz'in işini kolaylaştırdı. Sıra Temmuz'a geldiğinde, kağıdı göz ucuyla okuyıp, gülümsedi. Kimin bu kadar saçma bir şey yazdığı üzerine lafı çevirmeye çalışsa da Deniz'in oyunun tamamen bunun üzerine kurulu olduğunu söylemesi işini pek kolaylaştırmadı. Bunun üzerine, Temmuz:

-Tamam o zaman. Bu geceyi birini öpmeden bitirme. Vee, one shott... derken Fırat'ın onu öpebileceğini teklif etmesiyle, Temmuz onu onaylayarak, elindeki bardağı yere fırlattı. Fırat ise, Temmuz'un çok içtiğini bir tane daha içmesini engellemek istediğini söyleyerek savını desteklemeye çalıştı.

Artık, herkes bir yerlerde sızmış, yatıyordu. Temmuz, elini yüzünü yıkamaya gitmişti. Temmuz'un yokluğunu fark eden Fırat, etrafına bakındı ve Temmuz'un verandada oturmuş, gökyüzünü izlediğini gördü. Yanına gidip usulca oturdu. Temmuz, Fırat'a ufak bir bakış atıp, kaldığı yerden gökyüzünü izlemeye devam etti. Nihayet, ölüm sessizliği Temmuz tarafından bozuldu:

-Hadi oynayalım o zaman, diyerek elini Fırat'ın elinin üstüne koyup, bir eliyle de Fırat'ın elini alıp, kendi kalbinin üstüne koyarak Fırat'ı öptü.