Hayat Arkadaşı

Bir ömrü paylaşmak.


Bugün toksik ilişki dedğimiz şey çoğumuzun korktuğu fakat bazısının da hoşuna giden bir şeydir. Gerçekten de kimisi bunu sever ilişkilerinde. Sürekli o çatışma ortamından, atışmalarından ve gerginliklerinden haz duyar. Onlara göre bu ilişkinin dinamiğini yüksek tutar. Olabilir de dedikleri şey. Hakikaten de bazı atışmalar dozunu aşmadığı vakit, o dinamiği yükseltebilir. Bu ritimde bir ilişkiyi yürütmek zor olsa da o anlık yükselişlerde bu yaşanabilir. Özellikle de gençken ve iki insanın da duygusal olarak rampa aşağı giderken bu oldukça doğaldır. Saygı duymak da gerek fakat gerçekten böyle bir ömür geçer mi?

Bugünün ilişki kavramı o kadar değişti ki takip etmek çok zor. Herkesin bir bakış açısı var ve bir o kadar da ilişki tarzı. Bunlardan biri de bu 'toksik ilişki' dediğimiz şey. Bazıları aşk-nefret de diyebilir. Bu yaşanan karşmadan zevk alan ve ilişkideki yüksekliği buna bağladıklarına inanırlar. Daha çok gençken tercih edilen bu ilişki türü her ne kadar istemeseler de içten yavaş yavaş çürütür ve tüketir kendini. Aslında yüksek tutmaya çalışırken temeli zedeler bu tartışma hali. Çünkü öyle bir şey ki dalgalı suya karşı yüzmek her zaman daha zordur. Bir ömür böyle bir ilişki devam eder mi? Bir yerde insan yorulmaz mı sürekli mücadele halinde olmaktan? Siz her ne kadar dozajı aşmamaktan bahsetseniz de zamanla o dozaj da aşılır çünkü. Ve o toksiklik bir hayatın etrafını sarar. Sevgiliyken bu durum o kadar rahatsız etmese de 'Eş' olur mu o durumdan?

Sevgililik ve eşlik ayrı iki durumdur aslında. Eşini sevgililerinden seçersin de her sevgili eşin olamaz. Eş demek 'hayat arkadaşı' demektir. Bir evi, bir yatağı, bir hayatı ve bir hayali paylaştığın kişidir. Ve öyle bir şeydir ki annenden, babandan daha yakındır artık sana. Ve bana göre bu durumda ilk olarak en önemlisi de saygı duymaktır. İki insan evlense de her ikisininde kendine ait özel alanlar, ayrı zamanları ve çizgileri olmalı ve o alanlar da saygı duymalıdır. Yani evlilik dediğimiz şey "bağımlılık" değil "bağlı" olmaktır. Her dakika beraber olamazsın, her yere birlikte gidemezsin ve gitmemelisin de. İki insan birlikte hem iki iyi eş hem de iki iyi ev arkadaşı olmalı ki her şey dengeli ve sağlıklı gitsin. Çünkü bazen kendine bile tahammül edemez insan ve öyle zamanlarda kendine iyi geleni yapmalı ki etrafa da iyi gelen bu olacaktır. Bazen yalnız kalmayı veya arkadaşlarıyla takılmayı ve bazen de sana ihtiyaç duyar. Doğru zamanda doğru yerde olursak ve herkesin çizgisinden uzak durursak mutluluğumuz daim olur aslında. Yormadan yıpratmadan yola devam etmek hem yolu uzatır hem de diyelim ki bir gün yol bitti ve ayrılma zamanı geldi ve işte o zaman da insan gibi biter, sonunda arkaya dönüp baktığında da insan güzel anılarla hatırlatır. Bu da bize ilişki bitse de heba edilmiş bir hata olmadığını hatırlatır.

Bana göre sürekli tartıştığın bir ilişkinin sonu zaten bellidir. Aslında bakarsan ilişki bir araba yolcuğuna benzer. Tek yönlü bir yolda olduğunu düşün. Yolun sonunda bir uçurum olduğunu da görüyorsun aslında peki o arabayı o uçurumdan düşene kadar sürer misin yoksa bir yerde durup iner misin? O arabayı uçuruma kadar sürersen bir daha her şey bittiğinde birbirinizin yüzüne bakacak haliniz kalmaz. Ama durup inersen işte o zaman aradan yıllar geçtiğinde en azından selam verecek halin kalır. Benim nazarımda da toksin ilişki, sonunda düşeceğini bile bile devam ettiğin o yolculuktur. Ama hayat arkadaşılığı böyle bir şey değildir işte. Öyle ki hayat arkadaşın bu yoldaki kamburun değil yoldaşındır. Birbirine yük olmadan ve en mühimi de bağlamadan yan yana uçan iki kuş misali süzülmektir özgürce.