Hero ve Leandros: Boğaz Aşırı Aşk
Aşk için ölmeli. Aşk, o zaman aşk.
Merhaba sevgili okurum. Gel, bugün seni mitolojik bir yolculuğa çıkarayım. Hero ve Leandros’un trajik ama çok da romantik olan aşk hikayesinin akıbetini ve bundan ilham almış olan William Etty’nin tablosundan bahsetmek istiyorum biraz.
Hero ve Leandros Yunan mitolojisinin kahramanlarıdır. Olay Çanakkale boğazında gerçekleşir. Hero, Afrodit tapınağının rahibesidir. İki aşık boğazın farklı kıyılarında yaşıyorlardır. Baharın gelişinin kutlandığı bir şenlikte Leandros gönlünü Heroya kaptırır. Hero rahibe oluşundan dolayı bu aşka direnmek için çaba gösterse de o da gönlüne yenik düşer ve bu aşka karşılık verir. Görüşebilmeleri için boğazı aşmaları gerekir ve Leandros her gün bunu yapmaya gönüllü olur. Hero rahibesi olduğu tapınağın penceresinden Leandros’a işaret olsun diye meşale yakar. Leandros meşalenin ışığını takip ederek karşıya yüzer ve iki aşık buluşur. Bu şekilde aylarca görüşürler. Kış gelir, fırtınalı bir günde Leandros yine Hero’nun yanına gelmek ister ancak fırtına o kadar kuvvetlidir ki Hero’nun meşalesi söner, Leandros yolunu kaybeder ve korkunç dalgalara daha fazla dayanamaz. Boğularak can veren Leandros’un bedeni, fırtına dindiğinde kıyıya vurur. Bunu gören Hero ızdırabına yenik düşerek bulunduğu kuleden aşağı atlar ve bu sonsuz kavuşma gerçekleşir.
William Etty, fırtına sonrası sakinleşen dalgaların hafifçe kıyıya vuruşunu o kadar güzel resmetmiş ki, dalgaların sesini duyar gibi oluyorum. Gökyüzünde dağılmaya başlamış olan fırtına bulutlarının uzaklaşması hayatı sorgulatan bir bakış yaratıyor yüzümde. Her şey bitecekse bu çift neden can verdi? Her bakış, her gülüş, her seviş sadece bir kavuşmaya sığabilir mi? Yaşanmışlıkların yanında yaşanmamışlıkları da götürebilir miyiz? Aşksız kaliteli bir yaşam sürebilir miyiz? Buffy the Vampire Slayer dizisinin sevdiğim karakterlerinden olan Spike’tan şu alıntı yapmadan geçemeyeceğim. “Aşk kandadır. Kendi istekleri için çığlık atarak damarlarınızda dolaşan kandadır.” Kan akışını nasıl kontrol edebiliriz ki? Kanımız olmadan nasıl hayatta kalabiliriz ki?"