Hindistan'da En Çok Korkulan Dinî Tarikat: Aghoriler
Alışagelmiş Hindulardan daha farklı ve daha karanlık ritüellere sahip Aghoriler'e kısa bir bakış.
Aghoriler, 1000 yıllık olduğuna inanılan Hinduizm'in küçük bir mezhebidir. Alışılmadık ve aşırı ritüelleri, münzevi yaşam tarzları ve benzersiz uygulamalarıyla tanınırlar.
Hindu tanrısı Shiva'nın sıkı takipçileridir ve bir tür Shiva sadhusu (Shiva'ya adanmış münzeviler) olarak kabul edilirler. Aghorilere göre Shiva’nın avatarı Lord Bhairava ve Lord Shiva mutlak, her şeye gücü yeten, her yerde hazır ve her şeyi bilendir. Hinduizm’deki her tanrının aynı tanrının tezahürü olduğuna inanırlar ve dişi tezahür olan ölüm tanrıçası olan Kali’ye taparlar.
Aghorilerin ölü yakma alanlarında yaşadıkları, ritüellerini yanan ateşlerin yakınında gerçekleştirdikleri bilinmektedir ve ölümle yüzleşerek yaşam, ölüm ve kurtuluş (moksha) döngüsünü daha derin bir şekilde anladıklarına inanmaktadırlar.
Aghoriler ölü yakma alanlarında ya da yakınlarında yaşar, meditasyon yapar ve bu alanların etrafında ritüeller gerçekleştirirler. Yaşamın ve maddi dünyanın geçici doğasını simgeleyen cenaze ateşlerinden çıkan külleri bedenlerine sürdükleri bilinir. Yaşam ve ölümün birliğini simgeleyen ritüellerde kapaal adı verilen insan kafataslarını yeme-içme için yanlarında taşırlar. Bunun sebebi ise ölümün doğal bir fenomen olması ve ölümü kucaklama isteğidir. Aghorilerin kendilerini ölümün günlük rutinlerinin bir parçası olması gerektiğine inanırlar.
Tantrik ritüel olarak bilinen, Hint geleneğinden kaynaklanan otantik ritüelleri uyguladıkları bilinmektedir. Shiva’nın Shmashana olarak bilinen ölü yakma alanında yaşadığına inanırlar. Shmashana’da yaşıyor ve Puja adı verilen ritüellerini mantralar eşliğinde gerçekleştiriyorlar.
En büyük ayinleri ise Karanlık Ayda gerçekleşmekte. Bu ritüel için sabaha doğru saatlerde Ganj Nehri’nde ceset aramaktadırlar. Fakat Ganj Nehri’nde yakılmamış benden bulmak oldukça zordur. Genellikle küllerin saçıldığı nehirde yakılmadan atılanlar ise; din adamları, kötü bir hastalıktan ölenler, hamile kadınlar, 8 yaşından küçük çocuklar ve intihar eden kişilerdir. Bir ceset bulduklarında üzerinde meditasyon yaparlar, kafasını ve sonra, bazı Aghori uygulamalarında, eti yerler. Hayatta bile olmadıklarını ve çoğunun pind daan'ını (bir kişinin yakılmasından sonra yapılan bir Hindu Ritüeli) çoktan yaptığını iddia ediyorlar.
Kafa kesme ritüelinin kaynağı ise yüzyıllar önce duydukları bir mite dayandırılmaktadır. Bu efsaneye göre, Shiva bir keresinde Brahma'nın kafalarından birini kesmiş ve kafasını taşıyarak toplumun dış mahallelerinde dolaşmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle, Shiva'ya özenmek isteyen Aghoriler yanlarında insan kafatasları da taşırlar. Aghorilerin insan kafataslarını, ölümden sonra ölen kişinin yaşam gücünün kafatasının tepesinde tutunduğu inancından dolayı sakladıkları da öne sürülmüştür.
Ancak, bu aşırı ritüel tüm Aghoriler tarafından aynı şekilde takip edilmez ve daha çok toplumsal tabuların aşılmasını ve yaşamın tüm yönlerinin kabul edilmesini temsil eden sembolik bir eylem olarak kabul edilir. Her Aghori yamyamlık yapmadığı gibi toplum tarafından atfedilen eylemlerin bazılarını yapmazlar. Örneğin, Aghorilerin ölü bedenlerle seks yaptığı algısı doğru değildir. Aghoriler, Mansa Brahmcharya olarak adlandırılan dinî bir bekarlık uygularlar. Ölülerle bir arada oldukları için dünyevi zevklerden uzak durmayı seçmişlerdir.
Belirtmek gerekir ki bu uygulamalar birçok kişi için şok edici veya aşırı görünse de, karmaşık bir ruhani ve felsefi geleneğin parçası olarak değerlendirilir. Aghoriler ikilikleri, toplumsal tabuları ve bağlılıkları aşarak ruhani kurtuluşa ve evren hakkında daha derin bir anlayışa ulaşmayı hedefler.