Orta Çağ’ın Yaşam Tarzını Sürdüren Geleneksel Topluluk: Amişler

Kendi geleneksel özelliklerini taşıyan bu topluluk, modern yaşamın dünyevi etkilerinden uzakta yaşamayı amaçlar.

Amişler, Hristiyan mezheplerinden biridir. Amerikan Birleşik Devletleri ve Kanada’nın bazı bölgelerinde yaşayan bu topluluk, kendi içlerinde geleneklerine bağlı, teknolojiden uzak ve dış dünyanın hızlı gelişimine kapalı bir cemaattir. Sosyolojik açıdan da oldukça ilgi çeken ve 21.yüzyılda dahi kendine özgü yaşam tarzlarını devam ettiren bu topluluk için dışarıdan gelenleri ve kendilerine olan ilgiyi kabul etmek ise çok da kolay olmamaktadır.

Amişlerin isimleri kurucuları olarak görülen Jacob Amman’dan gelmektedir. Kökleri ise 16.yüzyılın başlarına kadar inebilmektedir. 17.yüzyılın sonlarına doğru ise Amman’ın liderliği ile topluluklarının oluşumu başlar. Önceleri Avrupa’da yer alan bu topluluk reformlar ve baskılardan dolayı göç etmek durumunda kalırlar. Bu göçün nedenleri arasında kilisenin baskıları da yer almaktadır. Tarih içinde 19.yüzyıla kadar devam ettiği görülen bu göçler başlangıçta Amerika’ya doğru gerçekleşmiş ve farklı dönemlerde ABD’nin farklı bölgelerine yerleşmişlerdir. Amerika’da yaşasalar da Almancanın kuzey lehçesini konuşmayı tercih ederler, İngilizce ise öğrendikleri ama tam anlamıyla iyi oldukları bir dil değildir. Belirli sayıdaki aileler ile farklı bölgelerde kendi yönetim heyetlerini seçerler. Bu yönetim heyetlerindeki başrahipler ise diğer bölgelerdeki toplulukların heyetleri ile de bağlantıya geçebilmektedir. Kilise binaları olmayan Amişler, Pazar ayinlerini ve önemli törenleri evlerde gerçekleştirirler. Pazar ayinleri cemaat içinde yer alan bireylerin evlerinde yapılmaktadır. Beslenme kaynakları kendi yetiştirdikleri yiyeceklerden oluşur ve tarıma önem verirler. Teknolojiden uzak bir hayat süren bu cemaat tarım yaparken de son model teknolojik aletler ve traktörler yerine saban gibi aletler kullanmaktadırlar. İşletmeleri de kendi içlerinde faaliyet göstermektedir ve bunlar küçük marketler, marangozlar ve fırınlar olarak işlemektedir. Mobilya ve tahta oymacılığında başarılıdırlar. Tarımda doğal sebze ve meyve yetiştirmektedirler. Modern dünyanın birçok özelliğini reddettikleri gibi askere gitmeyi de reddetmektedirler. Dolayısıyla askeri işleri ve 21.yüzyıl siyasetinden uzak dururlar.

Ulaşım için bisiklet veya at arabasını tercih eden Amişler, otomobil gibi araçların kullanımına da diğer birçok 21.yüzyıl araç-gereçlerinde olduğu gibi karşıdırlar. Elektrik yerine mum ve gaz lambasını tercih etmektedirler. Elektrik kullanımının olmamasının ise insanları olumsuz etkilediği düşüncesinden çıkmıştır. Elektrik gibi telefon kullanımının da insanları yapması gereken işlerden ve kendi normal yaşamlarından uzaklaştıracağı fikriyle reddederler. Topluluktaki bireylerin dünyevi zevklere bağlanmaması ve sosyal etkileşimlerden kopmaması için bu kuralların ilahi olana da yakınlaşacağı düşüncesinin aktarımı görülebilmektedir. Telefon kullanımı sadece acil durumlar için yer almaktadır ve azınlıktadır. Hastalandıkları taktirde doğal yöntemleri tedavi seçeneği olarak tercih etmektedirler. Ancak ileri derecede ya da ciddi bir hastalık olduğu zaman hastaneyi kullanmaktadırlar. Tedavilerin masrafları ise cemaat tarafından elbirliği ile karşılanmaktadır. Cemaatin bu şekilde toplu tahsis ettiği bir diğer durum ise evlenen gençlerin ev kurmasına yardımcı olmak üzerinedir.

Amişler, modayı takip etmek yerine kendi belirli kıyafetlerini giymeye ve sade görünmeye dikkat ederler. Kıyafetleri de diğer işleri gibi el yapımıdır. Sade ve dikkat çekmeyen, belirli renkler içeren kıyafetler giyen toplulukta erkekler geniş kenarlı şapkalar kullanmakta, desenli kıyafetler yerine iki parça şeklinde gömlek ve pantolon giymektedirler.

Kadınlar ise makyaj yapmaz ve yine sade olmak üzere uzun kollu ve etekli kıyafetler giymektedirler. Kadınlarda şapka kullanımında dikkat edilmesi gereken bir husus da bu cemaatte süregelen bir özelliktir. Bekar kadınlar siyah örtü kullanmakta, evlendikten sonra ise beyaz örtüye geçmektedirler. Erkeklerde ise bıyıklı ve sakalsız olmak evli oldukları anlamına gelmektedir. Evlenmeyi ise kendi cemaatleri içinde olması gereken bir olgu olarak kabul etmekte ve dışarı ile etkileşimi çok tasvip etmemektedirler. Kiminle evlenmek istediklerine karar vermede özgür olsalar da kuzenler arası evliliklere hoş bakılmamaktadır. Evlenmeden önce ise vaftiz olma şartı vardır. Gençler arasında etkileşimin sağlandığı yerler ise genel olarak toplantılar, dini törenler gibi yerler olarak bilinmektedir. Evlilik yaşlarına bakıldığında ise oranlar yirmili yaşlar olarak gözlemlenmiştir. Dinin etkisi ile gençlerin etkileşimi, evlilik dışı meydana gelen durumlar hoş karşılanmaz ve kurulu düzene karşı bu tür olaylar farklı biçimlerde değerlendirilir. Evlilik törenleri de dinseldir ve aile ya da yakınlarının evlerinde gerçekleştirilmektedir. Bu törenlerde ilahiler söylenir, vaazlar okunur. Evlenmenin gerçekleşmesi rahip tarafından asıl vaaz içinde sorular sonunda evliliğin ilanı ile meydana gelmektedir.

Toplumsal roller bu topluluk için kendi sürdürdükleri düzene göre işlemektedir. Kadınlar, eşleri ile ilgilenme, çocuklarına bakma ve ev işleri yapma ile ilgilenmektedir. Geleneksel toplum rollerinin bu cemaatte sürdürüldüğü görülmekte, kadın kocasına yardımcı konumundadır. Ancak asıl bağlılık dini esasları ve inançları nedeniyle Tanrı içindir. Ancak hane içerisinde kadının rolü önemli birçok konuya karar vermek için etkili bir durumdadır. Erkekler genelde hane dışında ve cemaat içerisinde çalışırlar. Kadınlar ise ancak nadir görülen durumlarda dışarıda çalışmaktadırlar. Bunun yanı sıra çocuk oyuncakları, dikim gibi el yapımı işler de onlar tarafından yapılır.

Bir diğer toplumsal kurum olan eğitime bakış açıları ise sekiz yıllık eğitimin yeterli olduğu inancının yaygınlığıdır. Çocukların sekiz yıllık eğitimi kilise tarafından düzenlenen bir sınıfta derslerin verilmesi ile gerçekleşir. Eğitim-öğretimin dışında İncil okumaları da verilen dersler arasındadır ve öğrencilerin kiliseye kazandırılması için etkin bir rol olarak görülmektedir. Ancak lise eğitimi verilmesi gerektiğini düşünen aileler de vardır ve bu konuda sekiz yıllık eğitimden sonra devam edip etmemek biraz daha özgür hale gelmiştir. Gençlerin özgür oldukları bir diğer konu ise belirli bir yaşa geldiklerinde bu cemaatte olmaya devam etmek ya da ayrılıp dışarıda kendi hayatlarını kurabilmek üzerinedir. Ancak çoğunlukla cemaatte kalmak tercih edilmektedir.

Sonuç olarak cemaat özellikleri dinin etkisiyle şekillenmiş, belirli toplumsal roller üzerine işlenmiştir. Ordnung adı verilen, uyulması gereken kuralları içeren yaşam tarzları ile hayat sürdürmektedirler. Dünyevi olanın insanları caydırıcı etkisi olduğunu ve olumsuz etkiler uyandırdığını düşünmektedirler. 21.yüzyıl teknolojisinden ve yaşam tarzından uzak bir biçimde dış dünyaya kapalı olarak yaşamaktadırlar. Sıkı ve sistemli bir çalışma düzenine ise önem vermektedirler.