Hipergerçeklik

Gerçeküstünün Medya ve Popüler Kültürle İlişkisi.

Fransız düşünür ve sosyolog Jean Baudrillard tarafından tanımlanan hipergerçeklik kavramı, gerçek ile gerçeküstü arasındaki sınırların gitgide silikleştiği bir durumu ifade eder. Kitle kültürünün etkileriyle ilişkilendirilen bu konsept, medyanın sunduğu gerçekliğin, asıl gerçek olanla karıştırıldığını açıklar.

Baudrillard, "Simülakr ve Simülasyon" adlı eserinde ele aldığı hipergerçeklik kavramını, "kökeni veya gerçekliği olmayan bir gerçeğin, modeller tarafından üretilmesi" olarak tanımlamıştır. Bağımsız ve kendi başına var olan bir gerçeklik türü olarak nitelendirilebilecek hipergerçeklik; modern medya, teknoloji ve tüketim kültürünün etkisiyle çok daha göz önünde olmaya başlamıştır. Gerçeğin bir kopya ya da taklit yoluyla yeniden üretilmesini ifade eden simülasyonlar, gerçeğin yerini aldığı ve artık gerçeğin kendisinden daha gerçek gibi algılandığı hipergerçeklik durumunu ortaya çıkarır. Simülakr kavramı ise “bir gerçeklik olarak algılanmak isteyen görünüm” olarak açıklanmıştır. Modern dünyadan sonra gelen simülasyon evreninde artık bir şeyi gerçekmiş gibi yeniden canlandırmak yani simüle etmek ortadan kalkmıştır çünkü artık simüle edilecek bir gerçek yoktur. Gerçeğin yerini 'simülakr'lar almıştır, bu demek oluyor ki gerçek ile gerçeküstü olan arasındaki fark yok olmuştur.

Medyadaki Kurgu Gerçeklik

Medya ile hipergerçeklik arasında güçlü bir bağ vardır. Bu bağ, kitle iletişim araçlarının, reklam veya sosyal medya aracılığıyla gerçeklikten uzak olan imgeleri sunmasıyla ortaya çıkmaktadır. Özellikle kurgu gerçeklikler yaratmak, günümüzde oldukça yoğunlaşmış durumdadır. Örneğin, sosyal medyada idealize edilen hayatlar, bir gerçeklik algısı oluşturur. Fakat asıl gerçek bunun çok daha ötesindedir veya reklamlar bir ürünü tanıtırken bunun yanı sıra o ürünle ilişkili ideal bir hayat tarzını da sunarlar. Bu durumlar bireylerin gerçeklik algısının silikleşmesine neden olarak simülasyonların gerçekten daha gerçek hale geldikleri hipergerçeklik durumunu ortaya çıkarır.

Hipergerçeklik kavramını en çok besleyen araçlardan biri de sosyal medya aracılığıyla yaratılan ve tüketilen popüler kültür olgusudur. Filmler, diziler, oyunlar, internet akımları; gerçeği yeniden üretmenin dışına taşarak gerçeğin yerine geçen simülasyonlar yaratır. Bu tür içerikler, bir hikaye sunmanın yanı sıra gerçeğin algılanış biçimini de değiştirerek hipergerçekliği yaşamın ayrılmaz bir parçası haline getirir.

Gerçeklik algımızı derinden etkileyen ve yeniden tanımlayan hipergerçeklik kavramı, modern dünyanın araçlarıyla her geçen gün etkisini artırmayı sürdürmektedir. Medya ve popüler kültürün etkisiyle daha görünür hale gelen hipergerçeklik çağında, insanlar gerçekliğin kopyalarını üretmenin yanı sıra bunları asıl gerçek olarak kabul etmektedir. Bu durumun farkında olmak ve önümüze sunulan gerçeklikleri sorgulamak ise bu çağın gerekliliği durumuna gelmektedir.