İçimizdeki Çocuk Kitap İncelemesi

Herkesin içinde bir çocuk bulunur ve içimizdeki bu çocuk hep sağlıklı bir ortam içinde gelişemez.

KİTABIN KÜNYESİ

Eserin Adı: İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

Yazarı: DOĞAN CÜCELOĞLU

Tür: Aile Dizisi, Kişisel Gelişim

Yayınevi: Remzi Kitapevi- İstanbul- 2020- 61. Basım

Sayfa Sayısı: 254

Konu: İçinde yetiştiğiniz ailenin, sizin iç dünyanızı ve şimdiki duygu ve davranışınızı

nasıl etkilediğini incelemektedir.

KİTABIN KISA TANITIMI

Doğan Cüceloğlu'nun İçimizdeki Çocuk kitabı bize adım adım içimizdeki çocuğu tanıtmayı ve onunla aramızdaki ilişkiyi düzeltmeyi hedefliyor. İçimizdeki çocuk bizim hayatımıza yön veren önemli bir varlık ve eğer bireyin içindeki çocuk ve iç ana-baba ilişkisi dengesiz olursa o bireyin mutlu ve huzurlu bir hayat yaşaması imkansız olarak görülür. Bu kitap bize adım adım bu ilişkiyi nasıl onarabileceğimizi anlatıyor. Çocukluğumuzdan beri doğduğumuz ev, yaşadığımız çevre ilmek ilmek bize etkisini örmeye başlar. Kişinin büyürken etkisinde kaldığı olay ve durumlar ise bu İç Çocuk ve İç Ana-Baba kavramlarını ortaya çıkarır. Kişinin büyürken zihninde ördüğü bu gelişim yani İç Çocuk ve İç Ana-Babası o insanın tüm duygu, düşünce ve davranışlarını etkiler. Ancak çoğu zaman kişi bu yönlendirmenin farkında bile olmaz çünkü ona göre “normal” olan bu davranışlarıdır. Çünkü yaşamı boyunca gördüğü davranış biçimi budur, bundan başkasını bilmez ve kişi bu duygu, düşünce ve davranışların içinde sonsuz bir döngüye girer. İşte Cüceloğlu bu kitabıyla bu döngüyü kırmayı ve kişinin gözündeki perdeyi aralamayı hedeflemiştir. Kitaba başlayan kişi yavaşça içindeki çocuğun ve ana babanın farkına varmaya başlar. İçindeki çocuk ve ana babanın yaralarını sarmaya ve sağlıklı bir iletişim kurmaya başlar. Ancak bu tanıma ve onarma süreci çok uzun ve sancılı bir süreçtir. Bu sağlıksız İç Çocuk ve İç Ana-Baba bir günde oluşmadığı gibi bir günde de geçmeyecektir. Bu kitabı okuyan kişi kesinlikle bunun farkında olmalı ve yavaşça içselliğine doğru yazar Cüceloğlu'nun adımlarını takip ederek yürümelidir.

KİTABIN ÖZETİ

1.1. İÇİNİZDEKİ ÇOCUKLA TANIŞIN

Herkesin içinde bir çocuk bulunur ve içimizdeki bu çocuk hep sağlıklı bir ortam içinde gelişemez. Hatta dünya üzerinde "sağlıklı aile" çok az sayıda bulunur.Çocuğun içinde büyüdüğü çevresi çocuğun sağlıklı gelişmesini engelleyebilir. Bunun sonucunda kişi bedenen büyüse dahi içindeki çocuk psikolojik olarak sağlıksız ve cılız kalır. Kitabın ilk bölümünde de bu çocuk ile ilk tanışmamızı yapıyoruz.

1.2. AİLE

Ailedeki tüm bireyler bir sistemi oluşturarak farklı roller üstlenirler. Aile içindeki bu sistem bir kişilik ve davranış yapısı oluşturur. İki farklı aile yapısı vardır. Bunlar; sağlıklı ve sağlıksız ailelerdir. Sağlıklı aile, içerisinde yetişen insanlar gelişimlerini olumlu yönde yaparlar. Bu ailede rahat ve olumlu bir yapı hakimdir. Böyle bir ailede, kişiler kendini değerli bulur, duygularını tanıyıp onları ifade edebilecek olgunlukta yetişirler. Sağlıksız ailede ise bunun tam tersidir. Kişiler belli kurallar çerçevesinde yetiştikleri için duyguları bastırılmıştır ve kendilerini ifade etmede iyi değillerdir ayrıca güvensizlik problemleri de yaşayabilirler.

1.3. UTANMA VE UTANÇ

Bireyde utanma duygusu normaldir çünkü bu şekilde birey kendi sınırlarını hatırlatır. Ancak sağlıklı bir ailede yetişmemiş kişilerin utancı kendilerini sevmemeye yol açar ve bu utanç son derece sağlıksızdır. Bu sağlıksız utançta kişi çevre baskısı sonucu olarak kendi iç dünyasıyla ilişkisini kesebilir ve kendisini sürekli suçlu hissetmesine neden olabilir. 3 tür çocuğa kötü davranma şekli vardır. Bunlar; cinsel, bedensel ve duygusal kötü davranma olarak ayrılırlar. Çocukların küçük yaşta tacize veya tecavüze uğraması, küçükken şiddete maruz bırakılması veya babanın kadınlardan aşağılayıcı, şekilde bahsetmesi çocuğu ciddi şekilde etkiler ve çocuğun utanç duymasına neden olur. Bunlar dışında, çocukların düşüncelerini ciddiye geçmemek ve çocukla sürekli dalga geçmek çocuğun özgüvenini zedeler. Bu şekilde yetişen çocuk mutlu ve doyumlu bir hayat yaşayamaz ve utançla dolu hayat yaşar. Çocukların dokunulma, güven, sosyalleşme ve kendini değerli görme gibi ihtiyaçları karşılanmazsa çocuk gelişimini sağlıklı yaşayamaz ve “yetişkin çocuk” olarak yaşar. Yani halk tabiriyle olgunlaşamaz. Sürekli ezilen ve ihtiyaçları karşılanmayarak yaşayan bu çocuk utanca boğularak yetişerek, bu utancı unutmak için savunma mekanizmaları geliştirir. Bu mekanizmalar sayesinde kişi içinde oluşan boşluğu ve anlamsızlığı ortadan kaldırmaya çalışır. Bu şekilde olan bir birey sürekli dışarı karşı bir maske takar, çevresine karşı güvensizlik içerisindedir ve çevreleriyle ilişkilerinde devamlı ve tutarlı bazı olumsuz karakter özellikleri gösterirler. Bu acıyı düşünmek istemeyen kişiler çeşitli tutkunluklara yönelirler. Bunlar; alkol, uyuşturucu, sigara, yemek veya seks olabilir.

1.4. İÇİMİZDE KONUŞANLAR

Herkesin içinde farklı sesler vardır. Örneğin evde tekken veya iki farklı durum arasında kaldığımızda bu içimizdeki sesler bizle konuşmaya başlarlar. Bu içimizdeki sesler İç ana-baba ve iç çocuğumuza ait seslerdir. İç ana-baba gerçekçi, deneyimli, ciddidir ve sonuca yöneliktir. İç çocuk oyuncu, enerjik, heyecan doludur ve sürece yöneliktir. Onun sesi kaybolduğu zaman yaşamın zevki de kaybolur. İç çocuğun sesini duymak ve onunla sağlıklı bir iletişim kurmak, iyi bir yaşam sürmemiz için gereklidir. Günlük hayatımızda yaşadığımız çeşitli olaylar, iç konuşmalar ortaya çıkarır. Karar verme sürecimizde kendimizi dinleme olgusu da buradan gelir. Kendi kendimize düşünmemiz yani iç çocuk ve iç ana-babamız ile iletişim kurmamız önemlidir. Bu iç sesler birbirlerinden farklıdırlar ve farklı istekleri vardır. Bazen bu farklı istekler anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu tür anlaşmazlıklar ve iç çatışmalar kişiye huzursuzluk verir. Bu seslerden bir tanesinin dediğini yaparsak bu sefer tam doyuma ulaşamayız. Bir tarafın istediğini yapmışken diğer taraftan içimizi kemiren bazı duygular ortaya çıkacaktır. Bu nedenle İç Ana-Baba ve İç Çocuğun anlaşmaya varması gerekir. İç çatışmaların çözümü için ilk adım iç ana-babadan gelmelidir ve iç çocuğa “hem benim istediklerimi, hem de senin istediklerini karşılayacak bir çözüm bulalım” (kazan/kazan) demelidir. İç çatışmalara en sağlıklı yaklaşım budur.

1.5. ARAYIŞ; İÇ ÇOCUĞUMUZA KAVUŞMANIN YOLLARI

İç çocuğumuzu tanırken sabırla onu beklememiz ve onu yargılamadan dinlememiz gerekiyor. İlk başta bizinle konuşmak istemeyebilir çünkü onu yıllardır bir köşeye attığımız için kendini göstermek istemeyebilir. Bu nedenle her gün otuz dakikamızı ona ayırmamız ve bu otuz dakika boyunca sessiz sakin bir şekilde kendimizi dinlememiz gerekiyor. Bu süreçte temel sorunları hemen su yüzüne çıkmaz. Yavaşça iç dünyamızı anlamamıza yardımcı olur. Yavaş yavaş sorunlarımızın ne olduğunu anlar ve iç çocuğumuzla onlar hakkında konuşmaya başlarız. İlk olarak iç çocuğumuzun sorunlarını gün yüzüne çıkmak bize endişe ve korku verecektir. Bu yarının üstündeki kabuğu soymak gibi olacaktır ve ancak zamanla sağlıklı bir dönüşüme uğrayacağımızı bilmemiz gereklidir. Ancak, bu ilişki kurulunca olumsuz duyguların kaynağını anlamamız kolaylaşacak ve etkisinden de kolayca kurtulmamıza neden olcaktır. İç çocuğumuzu arayış uzun süreli bir yolculuktur. Elma ağacını diktikten bir hafta sonra o ağaçtan elma toplamayı beklerseniz, kendinizi hayal kırıklığına baştan mahkum etmiş olursunuz. Biyolojik gelişmelerde olduğu gibi, psikoloji alanındaki gelişmelerde yavaş adımlarla ilerler. Yıllar boyunca süren bir hastalığı bir anda iyi etmeyi beklemeyin. İç çocuğunuza inanarak her gün iç çocuğunuzla buluşmaya devam edin.