İki Yüz Bin Yıllık Yorgunluk

Bu deneme insanoğlunun yakıt kullanımındaki değişimi üzerinedir.


Bulutsuz bir gecede insanoğlu gökyüzüne bakıp görünürdeki yıldızları, gök cisimlerini incelediklerinde ve bu cisimlerin ne olduklarını anlamaya çalıştıklarında onları diğer canlılardan ayıran aklı düşünmek, sorgulamak için kullanmışlardır. Kendilerine de aynı soruları sorarak kim olduklarını, nerden geldiklerini, amaçlarının ne olduğunu merak etmeye başladıklarında bilinçlerinin, benliklerinin, varoluşlarının farkına varmışlardır. Bu zihinsel süreçle beraber felsefenin ve kültürün temelleri atılmış, beraberinde, bilgiye dayalı olan aklın üstünlüğüyle insanoğlu sürekli birikim ve aktarımla birlikte ilerlemeye yönelik bir yol izlemiştir. Çünkü ‘’Hiç kuşkusuz insanın üstünlüğü bilgiye dayanır.’’ (Adorno ve Horkheimer, 2014: 19). Böylelikle insanoğlu bir zamanlar ne olduğunu anlamaya çalıştıkları gök cisimlerinin bilimsel karşılığını fizik kurallarıyla açıklayabilecek, gezegenler arası seyahatleri, hatta bu gezegenlere yerleşme projeleri üzerine düşünebilecek ve bu projeleri hayata geçirebilecek, yaşamlarının ilk zamanlarında en basit dal parçasını bir araç olarak belirli bir amaç uğruna kullanmaktan, günümüzde herhangi bir güç harcamadan her türlü ihtiyacını karşılayabilecek yapak zekâları, makineleri, elektronik eşyaları kısacası teknolojiyi hayatının her alanına entegre edebilecek seviyelere gelmiştir.

  Kökeni Afrika’ya dayanan ve yaklaşık olarak 200.000 (Herskovitz vd., 2018) yıllık tarihi ile homo sapiens yani modern insan bu yüzbinlerce yıllık tarih süreci içerisinde maddi ve manevi anlamında sürekli olarak izlediği bu gelişim çizgisi tarih sahnesinde belirli dönemlere kadar her ne kadar yavaş ilerlese de birçok farklı bakımdan toplumların yapısını, işleyişini büyük oranda değiştirecek olan olaylara tanık olmuştur. Ateşin ehlileştirilmesi bu olaylara verilebilecek örneklerden birisidir. Ateşin kullanımı tahmini olarak 1.420.000 (www.britannica.com, 04.11.2019) yıl kadar önceye, taş devrine dayandırılsa da onun ehlileştirilmesi avcı toplayıcılık ve yerleşik hayat dönemlerine rastlamış ve gündelik yaşamın önemli bir parçasını oluşturmuştur. ‘’...we became truly human only when we acquired fire.’’ (3) yani kabaca Türkçeye çevirecek olursak; ‘’...biz ancak ateşi elde ettiğimizde gerçekten insan olduk’’ der Pyne (2019) Fire: A Brief History adlı kitabında.

  Ateşin yanında yazının bulunması, tekerleğin icadı, matematiğin ve paranın gündelik hayatta kullanılmaya başlanması gibi belirli birtakım gelişmeler toplumlar üzerinde önemli etkilere ve değişimlere sebep olmuştur. Fakat tüm bu gelişmelere rağmen insanoğlu tanık olduğu en büyük değişimlere, toplumun yapısını, kentleri, doğayı ve dünyayı tümüyle yeniden anlamlandıracak olan ve kendini diğerlerinden ayıran bir dönemde şahit olmuştur.

‘’İki yüzyıl öncesine kadar tarihin bütününde egemen olan toplum türlerini ortadan kaldıracak ne olmuştur? Bu sorunun yanıtı, tek sözcükle sanayileşmedir.’’ (Giddens, 2012: 73).

Sanayileşme öncesinde toplumsal ilerleme süreçleri yüzyılları, hatta binyılları bulurken Sanayi Devrimi ile birlikte bu ilerleme süreçleri yıllara, aylara, hatta günlere indirgenmiştir. Tarihsel olarak baktığımızda yüzyıllar boyu belirli bir gelişim çizgisinde ilerleyen kentlerin, toplumların ve kültürlerin anlamları sanayileşme ile beraber sürekli olarak değişim göstermiş ve göstermeye devam etmektedir. Yine ateş örneğinden gidecek olursak eğer onun dahi anlamı sanayileşme ile beraber değişmiştir. Çünkü ilkel olan odun alevinin yerini zamanla kömürden, petrolden ve gazlardan oluşan sanayi alevi almıştır. Sanayi alevini ortaya çıkarmak için gereken enerjiyi karşılayabilecek odun kapasitesi ve verdiği alev yetersiz kalmaya başlamaktaydı. Bu yüzden ‘’18. yüzyılda, kömürün kullanılmasını mümkün kılan icatlarla birlikte, çağlar boyunca yakıt olarak oduna süren bağımlılık son buldu.’’ (Roberts, 2015: 444). Sadece şu örnek: ‘’Kok kömürünün büyük miktarlarda kullanımı ve tasfiye ocaklarının eskisine göre elli kat daha büyük hale gelmesi’’ (Bookchin, 1999: 268) üretimdeki devasa artışı ve toplumların, kentlerin üzerinde bırakacağı etkiyi açıklamak için yeterli olacaktır. Bu etki toplumsal yapıyı ve doğayı öylesine etkilemektedir ki bu etki öyle ki gündelik hayatın her alanına, edebiyata ve sinemaya da yansımıştır. ‘’The old world will burn in the fires of industry. Forests will fall’’ (Eski dünya sanayi alevleriyle yanacak. Ormanlar düşecek.) der The Lord of the Ring: The Two Towers (2002) filminde Saruman. Neyse ki ihtiyaç duyulan alev gücünü karşılamak için ormanların tamamen yakılması yerine o dönem için tam zamanında, ihtiyaç duyulan anda kömürün işlenmeye başlanmasıyla birlikte sanayi çağının fitilini ateşlemek için gerekli olan kaynak sağlanmış ve böylece ağaçların yaşamalarına bir müddet daha izin verilmiştir. Kömür de yeterli olmamaya başladığında ise petrol, gaz, nükleer, füzyon... Böylece ormanların düşmesi daha ileri bir tarihe ertelenmiştir.

 

Kaynakça

Adorno, W. Theodor ve Horkheimer, Max (2014). Aydınlanmanın Diyalektiği, (çev: Nihat Ülner ve Elif Öztarhan Karadoğan), Kabalcı Yayıncılık, İstanbul.

Bookchin, Murray (1999). Kentsiz Kentleşme, (çev. Burak Özyalçın), Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

Giddens, Anthony (2012). Sosyoloji, Kırmızı Yayınları, İstanbul.

Herskovitz, Israel vd. (2018). The Earliest Modern Humans Outside Africa, Science Magazine, cilt 359, sayı 6374, ss. 456-459.

https://www.britannica.com/science/fire-combustion, Erişim Tarihi: 04.11.2019.

Jackson, Peter (yönetmen) (2002). The Lord of the Rings: The Two Towers (film), New Line Cinema (dağıtım), U.S.

Pyne, Stephen J. (2019). Fire: A Brief History, The University of Washington Press, Washington.

Roberts, J. M. (2015). Avrupa Tarihi, (çev. Fethi Aytuna), İnkılap Yayınları, İstanbul.