Incel Kültürü: Adolescence ve Gerçeklik
Kapak: Adolescence
Netflix’in mini dizisi Adolescence, kadın düşmanlığını merkeze alan incel ideolojisinin genç erkekler üzerinde nasıl bir zihinsel dönüşüm yarattığını gözler önüne seriyor. Dizi, 13 yaşındaki Jamie adında bir çocuğun, kız sınıf arkadaşının cinayetiyle suçlanması üzerinden ilerliyor. Polis soruşturması derinleştikçe, Jamie’nin okul ortamında ve dijital dünyada incel altkültürüne maruz kaldığı ortaya çıkıyor. Böylece Adolescence, bir çocuğun radikalleşme sürecini ve bunun şiddetle sonuçlanma ihtimalini ürkütücü bir gerçeklikle resmediyor.
İncel (involuntary celibate) terimi, istemeden bekâr kalan erkekleri tanımlamak için doğuyor ancak zamanla kadınlara karşı nefret, öfke ve şiddet içerikli bir ideolojik yapıya dönüşüyor. Bu kültür, özellikle dijital mecralarda, yalnız ve öfkeli genç erkekleri hedef alıyor. Onlara, hayatlarındaki başarısızlıkların sorumlusunun kadınlar olduğunu fısıldıyor. Kadın düşmanlığı, mizah adı altında sunulan içeriklerle besleniyor ve zamanla içselleştirilmiş bir nefrete dönüşüyor. Dizi, bu süreci Jamie karakteri üzerinden dramatize ederken, gerçek hayatta yaşanan Semih Çelik vakası, bu anlatının kurgu olmadığını kanıtlıyor.
2024 yılında İstanbul’da 19 yaşındaki Semih Çelik, önce eski kız arkadaşı İkbal Uzuner’i, ardından onun yeni partneri Ayşenur Halil’i katletti ve Edirnekapı surlarından atlayarak kendi canına kıydı. Olay sonrası yürütülen incelemelerde, Çelik’in sosyal medya hesaplarında kadın düşmanı ifadeler kullandığı, incel jargonunu benimsediği ve bu kültürle temas hâlinde olduğu belirlendi. Tıpkı Jamie gibi, o da genç yaşta şiddeti normalleştiren bir dijital ideolojiyle karşılaşıyor ve bu karşılaşma gerçek, geri dönülmez sonuçlar doğuruyor.
Jamie’nin dizide yaşadığı zihinsel dönüşüm, dışarıdan bakıldığında aniden gelişmiş gibi görünse de, aslında yıllar içinde maruz kaldığı çevrimiçi nefretin birikimiyle şekilleniyor. Kadınlar bu platformlarda “foid” (female humanoid) gibi aşağılayıcı terimlerle anılıyor, yalnızca fiziksel özelliklerine indirgeniyor ve insan olmaktan çıkarılıyor. Bu zihniyet, Jamie’yi olduğu gibi Semih Çelik’i de dönüştürüyor. Semih’in ailesi, onun giderek içine kapandığını, çizdiği karanlık figürleri ve çevresinden kopuşunu fark ettiklerini söylüyor. Ancak bu belirtiler, bir felaketi engellemeye yetmiyor.
Dizide, okul ortamında yayılan erkeklik krizinin ve dijital şiddetin nasıl sıradanlaştığı gözler önüne seriliyor. Jamie’ye yöneltilen mobbing, dışlanma ve yalnızlık, incel ideolojisinin sunduğu “haklı öfke” zeminiyle birleşiyor. Benzer biçimde, Semih Çelik’in de bir süredir psikolojik destek aldığı, intihar eğilimleri gösterdiği ve izole bir yaşam sürdüğü basına yansıyor. Her iki örnekte de, toplumsal gözetimin eksikliği, genç erkeklerin nefretle kurduğu bağın büyümesine zemin hazırlıyor.
Bu iki olay, biri kurgu, diğeri gerçek, aynı tehlikeye işaret ediyor: İncel kültürü artık sadece internetin sınırları içinde kalmıyor. Bu ideoloji, dijital platformlardan taşarak sınıflara, evlere ve sokaklara sızıyor. Sosyal medya algoritmaları, bir kez bu içeriklere temas eden bireyleri daha fazla benzer içerikle besliyor. Gençler, nefretin normalleştiği bir yankı odasında radikalleşiyor ve bu dönüşüm toplumun gözü önünde gerçekleşiyor.
Adolescence dizisi, sadece bir dram değil, aynı zamanda bir uyarı. Jamie’nin yaşadığı dönüşüm, ekranın ötesinde binlerce gençte yankı buluyor. Semih Çelik’in gerçekleştirdiği cinayetler, bu uyarının görmezden gelindiğinde nelere yol açabileceğini gösteriyor. Bu nedenle yalnızca kadınları korumaya değil, aynı zamanda erkek çocukları bu ideolojik zehirden uzak tutmaya da odaklanmak gerekiyor. Eğitim sistemlerinin, ailelerin ve dijital platformların birlikte hareket etmesi artık bir seçenek değil, zorunluluk.
Adolescence dizisi, dijital çağın en tehlikeli ideolojilerinden biri olan incel kültürünü yalnızca teşhir etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu ideolojinin genç erkekler üzerinde nasıl gerçek ve ölümcül bir etkiye sahip olabileceğini güçlü bir şekilde ortaya koyuyor. Semih Çelik vakasıyla birlikte düşünüldüğünde, dizinin anlattıkları bir kurgu olmaktan çıkıyor ve karanlık bir toplumsal aynaya dönüşüyor.