İnsan Beynini Bilgisayara Bağlayan Teknoloji: Neuralink

Kapalı kapılar ve gizli toplantılar sonucu çıkan Neuralink'in son sürümü tanıtıldı. Peki insan beynini bilgisayara bağlamak mümkün mü?

Televizyon, bilgisayar, internet... Hayatımıza girdikleri zaman nasıl yeni bir dönem başlattılarsa Elon Musk'ın kurucusu olduğu Neuralink de yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Peki insan beynini bilgisayara bağlayabiliyorsak bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz geleceğe ne kadar uzağız? Gelin en baştan başlayalım.

Neuralink Nedir?

Aslında Neurolink, Elon Musk ve 8 bilim insanı tarafından 2017 yılında kurulduğu duyurulan, insanlar ve bilgisayarları birleştiren, yüksek hızlı beyin arabirimini geliştirmeyi amaçlayan bir şirkettir. Gizlilikle yürüttükleri bu çalışmayı ilk kez 2019 yılının Temmuz ayında açıkladılar. Geçen yıl yaptıkları açıklamaya göre saç telinden bile ince elektrotlar insan beyninde olacak ve kulağın arkasındaki bir cihaz yardımıyla bilgiler toplanarak bir başka cihaza aktarılacaktı. Bu ütopik gelen düşünceyi sadece teoride de bırakmadılar ve fareler üzerinde yaptıkları başarılı deneyleri izleyiciyle buluşturdular.

Toplantının sonundaysa 2020 yılının sonlarında insanlar üzerinde denemelere başlamayı hedeflediklerini dile getirdiler ve işte 2020 yılına geldik!

29 Ağustos Türkiye saatiyle sabah 3 sularında canlı yayın başladı ve herkes şaşkınlıkla izledi çünkü beklenti küçükken gösterilen şeyler fazlasıyla büyüktü.

Öncelikle geçen yıl bahsettikleri cihazın kulak arkasından kalktığını ve saçınızın içerisinde kaybolacak küçüklüğe, bir bozuk para boyutuna, indirgediklerini gösterdiler.

Bu cihazı yine Neurolink tarafından geliştirilen bir robot, bir cerrahın eşliğinde, sizi anesteziyle bayıltmaya gerek bile olmadan kafatasınızın içerisine yerleştiriyor. Bu komplike gözüken operasyon ise 1 saatten daha az sürüyor ve aynı gün hastahaneden ayrılabileceğimiz söyleniyor.

Bir başka deyişle dikiş makinasını andıran bu robot, bir cerrahın eşliğinde, sizi anesteziyle bayıltmaya gerek bile olmadan çipi kafatasınızın içine dikiyor.

Robotun yüksek çözünürlüklü kamerası yardımıyla beyindeki damarlar tespit ediliyor ve bu damarlara hiç temas edilmeden 1024 adet elektrot yerleştiriliyor. Bu elektrotlar kafatasınızın hemen üzerindeki bir çipe aktarılıyor ve bu çipin içerisindeki işlemci sayesinde beynimizdeki nerönları algılıyor, bilgileri işliyor, sıkıştırıyor ve şimdilik bluetooth kanalıyla telefonumuza veya akıllı saatimize aktarıyor. Beynimizdeki bu veriler bir algoritma yardımıyla bizim görebileceğimiz sinyallere dönüştürülüyor ve bu sinyalleri tıp alanında kullanarak beyinde meydana gelen sorunları çözebilmek amaçlanıyor. Bu sayede hafıza kaybı, körlük, felç, depresyon, bağımlılık gibi birçok rahatsızlığı çözebileceklerini düşünüyorlar.

Canlı yayın sadece bu bilgilerle de sınırlı kalmadı. Elon Musk, bu sistemin çalışan bir demosunu "üç küçük domuzcuk" masalına gönderme yaparak domuzlar üzerinde gösterdi. İlk domuzun sinyal olmadan nasıl sağlıklı olduğu gösterildi. İkinci domuzda ise durum daha farklıydı. Çip domuza daha önce yerleştirilmiş fakat çıkartılmış ama domuzun herhangi davranışsal veya sağlıksal bir problemi olmadığı gösterildi. Yani "Operasyonu yaptırırsam ömür boyu çiple mi yaşayacağım?" sorusu cevaplanmış oldu. Üçüncü domuzda ise çip takılı ve kullanılıyor. Bu sayede gerçek zamanlı olarak bir şeyleri kokladığında, ağızını oynattığında, bir şey yediğinde yani beyninde nöronlar harekete geçtiğinde çipin bunu gerçek zamanlı olarak nasıl algıladığını arkadaki ekranda sinyaller şeklinde gösterildi.

Elon Musk sadece bununla da kalmak istemiyor. İlerleyen aşamalarda bu çipi yapay zekayla birleştirerek simbiyotik bir ilişki içerisine getirmeyi hedefliyor. Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor "Yapay zekanın gelişimi kaçınılmaz. OpenAI gibi sistemlerle yapay zekanın kötüye kullanımı engellenmeye çalışılıyor fakat bunu biz yapay zekayla savaşarak değil onunla barışarak, onu kontrol altında tutarak başarabiliriz. Kontrol altında tutmamız için de simbiyotik bir ilişki içerisine girmemiz gerekmektedir ve bu ilişkiyi de sadece klavye veya fare gibi aracılar olmadan, doğrudan beynimizle bir ilişki kurarak sağlayabiliriz." İşte ütopik gelecek başlıyor.

Canlı yayında gelen soruların bazıları:

Soru: Neuralink çipiyle telepatik olarak Tesla arabamızı çağırabilir miyiz? (Şu an bu cep telefonuyla yapılabiliyor.)
Cevap: Kesinlikle yapılabilir! Hatta bu çipe sahip olanlar arasında telepatik bir konuşma da gerçekleştirilebilir.

Soru: Bu teknoloji oyun için kullanılabilir mi?
Cevap: Başlangıç olarak yapmayı düşündüğümüz bir oyun var.


Soru: Bu cihaz sadece beynin yüzeyini mi tarayacak yoksa daha derine inebilir mi?
Cevap: Şu an sadece yüzeye odaklandık fakat gelecekte derinlere de inebilir ve oralarda oluşan hastalıkları, sorunları da çözebiliriz. (Şu an tasarım 6-7 mm derinliğe inecek şekilde.)

Soru: Gelecekte anılarımızı kaydedebilecek miyiz?
Cevap: Black Mirror bölümü gibi cevap vereceğim fakat evet. Tüm bunların bir elektrik sinyali olduğunu düşündüğümüzde, çip sayesinde anılarımızı kaydedebiliriz veya başka bir yere yükleyebiliriz. Daha sonra da yine kendi beynimize veya bir robota indirebiliriz.

Soru: Peki aynı şekilde bilincimizi de aktarabilir miyiz?
Cevap: Bütün evreni düşündüğümüzde, bize çok uzun gibi gelen bu zaman diliminde, kısaca hidrojen atomları ortaya çıktı ve bize dönüştüler. Bilinç dediğimiz şey de bu tür atomlar ve bu atomlar arasındaki sinyallerden ibarettir. Yani gelecekte bilincimizi de aktarabilmemiz şimdilik teoride mümkün gözüküyor. -Elon Musk

Bu iki cevapla transhümanizm çalışmalarının da bir yandan geliştiği, insanların fiziksel ve bilinçsel yeteneklerinin artırılabileceği, hatta bilincin aktarılması yoluyla ölümsüzlüğün bile çözülebileceği bir geleceğe doğru mu gidiyoruz?

Tüm bu gelişmeler beraberinde birçok soruyu ve komplo teorisini de getiriyor. Şimdilik kesin olan tek şey, Elon Musk'ın söylediği gibi, "Gelecek gerçekten garip olacak".