İşçi Sınıfı Müziği: Heavy Metal Nasıl Doğdu?

Metal müziğin doğuşu ve Black Sabbath'ın katkıları üzerine bir yazı.

Heavy metal, daha bilinen adıyla metal müzik, günümüzdeki haline gelene kadar birçok aşamadan geçti, şekil değiştirdi diyebiliriz. Diğer müzik türlerine kıyasla oldukça sert bir tınıya sahip olan metal müzik, farklılıklarıyla diğer türlerden nasıl ayrıldı? Bugün bunu ayrıntılarıyla konuşacağız.

Öncelikle 1960'lara küçük bir yolculuk yapmak gerekiyor. Müziğin siyasetten ayrıldığı, saf yaratıcılık ve sanat içeren zamanların başlangıcına gitmemiz gerekiyor. 1960'lar, ondan önceki yıllardan bu şekilde ayrılıyor. Şarkı sözleri, 1950'lerdeki gibi sadece aşk, gökyüzü, mutluluk gibi artık sıradanlaşmış konulardan, sözlerden uzaklaşıyor. Yaratıcı müzisyenler doğmaya başlıyor, insanlar müziğe yaratıcı yönlerini vermeye başlıyorlar.

Müzik yenileşmeye başlıyor. Bu başlangıcı oluşturan unsur The Beatles'in kurulması demek yanlış olmaz. The Beatles kuruluyor ve grup Paul Mccartney ve John Lennon gibi iki müzik dehasına sahip. Bu kişiler tek başlarına bile harikalar yaratabilecek potansiyele sahipler, beraber olduklarında ise ortaya tüm zamanların en iyi gruplarından biri ortaya çıkıyor. Onlar şarkılar yaptıkça insanlar onlara bağımlı hale geliyor. Özellikle gençler arasında "Beatlemania" adında bir takıntı ortaya çıkıyor. Hayran kitleleri öylesine büyük ki, çığlıklardan konser veremedikleri, sesleri duyulamadığı için kurulduktan 5 sene sonra konser vermeyi bırakmak zorunda kalıyorlar. İnsanlar onlara öylesine bağlı, öylesine seviyorlar.

Zaman geçiyor, The Beatles, Bob Dylan gibi isimler müziğe büyük katkılar yapmaya devam ediyor, tabii ki bu katkılar sonucu yeni müzisyenler, gruplar doğuyor. The Rolling Stones kuruluyor, o dönemin "kötü çocukları" olarak anılıyorlar. The Beatles'tan etkilenenlerden olan The Beach Boys kuruluyor. Ardından Led Zeppelin kuruluyor ve o dönemki rock türünden biraz daha sert bir rock yapıyorlar. Jimi Hendrix ünleniyor ve gitar konusunda devrim yaratıyor. Böyle böyle müzik iyice gelişmeye başlıyor, türler çoğalıyor.

İngiltere Birmingham'a gidiyoruz, 1940'lara. O dönemler 2. Dünya Savaşı etkilerinin hissedildiği bu bölge, İngiltere'nin en fakir bölgelerinden biri.

1940 yılında bir çocuk doğuyor: John Michael Osbourne. Çok fakir bir ailede doğuyor. John, yani bildiğimiz adıyla Ozzy Osbourne, çocukluğunu ve gençliğini öyle fakir ve zor koşullarda geçiriyor ki, iki odalı bir evde anne babası, kardeşleri ve kendisi yaşıyor. Çarşafları olmadığı için dışarıda giydikleri montlarla yatıyorlar. Yiyecek pek yemek bulamadıkları için annesi komşularından sıkça süt ve şeker istemek zorunda kalıyor. Ozzy annesi için şunları diyor: "Bizi doyurmak için her şeyi yaptı, evde her zaman yiyecek ekmek ve patates olurdu."

Ozzy, gençliğini hatırlarken açlıktan uyuyamadığı, oturup ağladığı zamanları anlatıyor. Okulda zorbalığa uğruyor, en sonunda zorbalıklardan yıldığı ve geçinemediği için okulu bırakıp bir fabrikada çalışmaya başlıyor. 1960'lara gelindiğinde, kendisini o dönem etkileyen bir şey var: The Beatles. The Beatles'i öylesine seviyor ki, She Loves You şarkısını duyduğu gün kendini kaybettiğini anlatıyor birçok yerde.

Geezer Butler da maddi olarak sıkıntılı büyüyor. Karanlık sanatlar konusunda ilgili ve onlar hakkında okumalar yapıyor. Elbette büyük tutkusu müzik. Bill Ward da fakir bir çocukluk geçirse de çocukluğunu sevgi dolu olarak tanımlıyor. Müziğe tutkusu olan Bill, caz müzikten de etkileniyor.

Tony Iommi, İtalya'dan göçen bir ailenin çocuğu. Çok fakir bir aile, geçimlerini çok zor sağlıyorlar. Tony biraz zorba biri diyebiliriz. O dönemde diğer grup üyeleri ile aynı okula giden Tony, Ozzy'e sıklıkla zorbalık yapıyor. Tony o dönemlerde gitar çalmaya başlamış, gitarı çok seviyor, müzik onun en büyük tutkusu. Zaman geçiyor ve Tony geçinemediği için okulu bırakıp bir fabrikada çalışmaya başlıyor. Fabrikada işine devam eden Tony'nin bir gün bir iş arkadaşı fabrikaya gelmiyor. Onun kullandığı makineyi kullanması gereken ama kullanmayı bilmeyen Tony, çabalarken parmaklarını makineye kaptırıyor ve parmak uçları kopuyor. Tony, müzik hayatının bittiğini, bir daha gitar çalamayacağını düşünüyor. Daha sonra fabrikada ustası ona Django Reinhardt'tan bahsediyor. Tony Iommi'nin umutları yeşeriyor. Bu gitarist ona ilham veriyor, vazgeçmiyor. Gitarının tellerini kolay çalabileceği şekilde gevşetiyor, gevşettiğinde ulaştığı bu tını bugün bizim bildiğimiz Doom Metal tınısından başkası değil. Doom Metalin meşhur tınısı bu şekilde ortaya çıkıyor. Bu şekilde gitar çalmaya başlıyor.

Zaman geçerken Tony, Geezer ve Billy bir araya gelip grup kuruyorlar ancak solistleri yok, solist arayışındalar. O dönem annesinin güzel sesinden etkilenerek yeteneğini fark eden Ozzy, bir gazeteye ilan veriyor: "grup arayan solist". Bu ilanı gören grup üyeleri ilanı veren kişinin evine geliyor. Gördükleri karşısında şok oluyorlar çünkü ilandaki kişinin okulda küçük gördükleri Ozzy olacağını hiç düşünmüyorlar. Başta istemiyorlar ancak deneme yaptıkça Ozzy ile devam etmenin iyi bir fikir olacağını anlıyorlar.

Başta kendilerine Earth adını veriyorlar. Müzik hayatlarına devam ederlerken bir gün Bill Ward bir korku filmi izlemek için sıraya giren insanları görüyor ve gruba "İnsanlar korkmak için filme para veriyorlarsa, müziğe neden vermesinler?" fikriyle geliyor. Diğer üyeler bu fikri çok beğeniyorlar. O dönemin ünlü korku filmi Black Sabbath'ı gruplarının adı olarak belirliyorlar.

Bir gün Geezer Butler karanlıkta bir silüet gördüğünü grup arkadaşlarına anlatıyor. Grup arkadaşları bundan etkileniyor ve Ozzy Osbourne, tarihin ilk metal şarkısı olan "Black Sabbath" adlı şarkıyı yazıyor. Daha sonra başka şarkılar da yaratıyorlar ve ilk albümlerinin adını Black Sabbath koyuyorlar.

Grup, zaman geçtikçe popülerliğini arttırıyor. Black Sabbath, o dönemin insanları için ilgi çekici ve garip. Grubun şarkı sözlerini Geezer Butler üstleniyor. Tonny Iommi de Ozzy Osbourne'un bulduğu tınılar üzerinden şarkıların müziklerini besteliyor. Ozzy Osbourne'un o dönem ayakkabıları yok, grup ile kazandığı ilk para ile kendine bir çift ayakkabı alıyor.

İlk albümleri çok tutunca ikinci albümlerine geçiyorlar: Paranoid albümü. O albümün en beğenilen şarkısını da yapım şirketinin isteği üzerine 20 dakikada yazıyorlar. Şarkının adını albüme veriyorlar ve o dönem büyük patlama yaratıyor şarkı, herkes bayılıyor.

1970'lerde defalarca kez konser veriyorlar ve büyük bir fan kitlesi oluşturuyorlar. 4. albümden sonra etkilerini kaybediyorlar. Kendilerini tekrar toparlama ümitleri var ancak 1979 yılında Ozzy gruptan kovuluyor. O kovulduktan sonra grup eski etkisini komple kaybediyor, yeni solistler deneseler de Ozzy ile elde ettiklerini bulamıyorlar.

Metal müziğin doğumu, dört fakir, işçi sınıfından çocuğun bir araya gelmesiyle oluyor. Geçinebilmek için okulu bırakıp çalışmak zorunda olan gençleri ve hatta bu yolda parmaklarını kaybeden Tony'i barındıran grup, aslında tınısında da bir nevi yaşanılan zorlukları insana hissettiriyor. Bugün geldiği halden bağımsız konuşulduğunda o dönem tam kitlesini buluyor. Bugün geldiği hal ise eskisinden neredeyse tamamen bağımsız. Oysa başlarda, metalciler acımasız olur, siyah giyerler gibi bir anlayış olmuyor. Bu anlayış Black Sabbath'tan etkilenip doğan gruplardan sonra ortaya çıkıyor. Bu anlayış öylesine saçmalıyor ki, metal müzik yapanlar canlılara zarar verir algısı oluşturuluyor. Oysa metal müziğin babası olarak kabul edilen Ozzy Osbourne, ısırdığı yarasayı bilinçli ısırmamıştı.