Jürgen Habermas'ın Kamusal Alanı

Toplumun devamlılığının sağlanabilmesi için iletişimsel eylem bir zorunluluktur.

Jürgen Habermas’a göre devlet ve toplum arasında kamuoyunun taşıyıcısı olan ve bireylerin görüşlerini özgürce tartışabildikleri platform iletişim araçları ve basın organlarıdır. 18.yy öncesinde gazete ve dergiler ticaretin sağlanabilmesi için bu görevi yerine getiriyorken günümüzde gelişen iletişim araçları hem bireyler arası hem de bireylerin kamu kurumlarıyla ilgili bilgi akışını sağlıyor. 

Medya araçlarını ve sağlanacak olan iletişimi anlamak için kamusal alan ve toplumsal alanı anlamak önemli. Çünkü Habermas için iletişimin sağlanabilmesi, kamu ve toplum arasındaki ilişki ile mümkün. 18.yy’da hem siyasal hem de ekonomik anlamda bir dönüşüm yaşanırken değişen ve kazanılan başka haklar da ortaya çıkmaya başladı. Bireye siyasal alanda karar verici vasfının yüklenmesi yeni bir demokrasi anlayışını da oluşturdu. Birey için yönetime katılma dönemi olan zamanlarda durumu izah edebilmek için Habermas tarafınan geliştirilen bir kavram ‘Kamusal Alan’. Kamusal alanın yaratımı da iletişim ile olur ve tüm vatandaşlara açıktır.

Kamu kurumu sayısı modernleşmeyle birlikte artmıştır. Günümüzde de ihtiyaca ve oluşan açığa göre sayısı artmaktadır. Kamu kurumunun varlığı karmaşayı düzene sokmak ve topluma hizmeti artırmak için önemlidir. Devletin kendisi de devlet kurumları da birer kamudur. Yönetime ait araçlar kamudur. Toplumun var ettiği kurumlardır. Çünkü modernleşme hareketleriyle bireyin rolü artmış ve karar merci haline gelmiştir. Bilgi aktarımını yapabilmek için de sayı olarak artan kamu kurumları arasında iletişim hayati önem taşır. Sadece kurumlar arası değil toplum ile kurum arasında da iletişim sağlamak çok önemli. Günümüzde bu aktarım dijital medya ve gelişen yeni iletişim teknolojileriyle mümkün oluyor. Devletin kendini anlatmak, yaptığı hizmetleri göstermek, aynı anda tek seferde topluma ulaşabilmek için iletişim araçlarını kullanıyor. Günümüzde bu araçlar en yaygın haliyle sosyal medya uygulamalarıdır. Kamuoyu duyuruları bile twitter aracılığı ile gerçekleşmektedir. 6 Şubat’ta meydana gelen depremde de bunun en açık örneğini gördük. Depremin olduğu ilk andan itibaren insanların sosyal medya aracılığı ile seslerini duyurmaya çalışması, kısa sürede büyük kitlelere ulaşması sosyal medya ve dijital medya aracılığıyla gerçekleşti.

Habermas değişen siyasi ve ekonomi dengelerde yaşanabilecek krizlerden bahseder. Bu krizler her dönemde ve her ülkede gerçekleşebilir. Burada önemli olan Habermas’a göre krizin nasıl çözüleceğidir. Çünkü her kriz bir çatışma yaratır. Oluşan çatışma devletin inşa edeceği politikalarla çözülebilir Habermas’a göre. Habermas’ın ‘İletişimsel Eylem Kuramı’ da burada devreye giriyor.

‘İletişimsel Eylem Kuramı’, Aydınlanma döneminden ayrı düşünülemez. Aydınlanmada düşünce bireye ait önemli unsurlardan biriydi. Birey düşüncesi Aydınlanmadan sonra otoriteye veya geleneğe göre şekillenmeye başladı diyebiliriz. Düşüncenin metalaşması ifadesini kullanmak yanlış olmaz. Araçsallaşma emek ile iletişim de etkileşim ile değerlendirilmelidir Habermas’a göre. Habermas emeğin insanı doğadan uzaklaştırdığını söyler, Marx ise emeğin insanın kendisini oluşturan önemli bir olgu olduğunu savunur. Habermas Marx’ın bu görüşüne katılmaz. Emek bireyi ve doğal olarak toplumu oluşturan maddi bir etkinlik değildir. Bireyin potansiyelini ya da becerisinin maddi olarak içe vurumunun emek olduğunu kabul eder ancak becerinin dışa da vurulmasının gerekliliğinden bahseder. Bu dışa vurum da iletişim ile mümkündür onun için.

İletişimsel eylemin işlevi kurumların sürdürülmesidir Habermas’a göre. Düzen ve bu düzenin toplum için sürekliliği kurumlarla mümkündür. Dolayısıyla toplumun devamlılığının sağlanabilmesi için iletişimsel eylem bir zorunluluktur. Habermas’a göre kurumun varlığı dolayısıyla devletin varlığı toplum için önemlidir. Bu da iletişimsel eylem ile mümkündür. O halde devlet de toplum için önemlidir ve toplum bunu oluşturur, o zaman devlet de iletişimsel eylem içinde şekillenir. Kamu toplumsal kuralları sağlar toplumsal kurallar ve iletişim de birbirine bağlıdır. 

Habermas’a göre iletişimsel eylem aynı zamanda üç farklı yaşam dünyasına göre şekillenir. Nesnel yaşam dünyası, bireylerin bulunduğu dış çevredir. Toplumsal yaşam dünyası, kural ve etkileşimin olduğu dünyadır. Öznel yaşam ise bireylerin iç dünyasıdır. Yaşam dünyalarına göre sözler ve davranışlar gerçekleşir. Ortak paydada buluşabilmek için ise iletişim gereklerinden bahseder. Bunlar; gerçeklik, doğruluk, samimiyet ve anlaşılabilirliktir. Devlet -toplum arasında yaşanan çatışmayı giderebilmek için kurulan iletişimde geçen ifadelerin, gerçekliği taşıması, doğru olması, faydayı düşünen samimi ifadeler içermesi ve en önemlisi anlaşılabilir olması gereklidir. İletişimsel eylemin en önemli hedefi çatışma içinde uzlaşmadır. Yani konuşmacılar arasındaki anlaşmaya dayalıdır. Bu yüzden iletişimin demokrasinin bir parçası olduğunu söyler. 

Deprem felaketinin yaşandığı zamanda büyük bir bölgeyi etkilediğini ve yarattığı hasarı haber kanalları ve sosyal medya aracılığı ile öğrendik. Yardım toplama ve göndermede bireylerin organize olması yine internet ve sosyal medya aracılığı ile oldu. Habermas’ın iletişimsel eylem kuramının haklılığını çıkaran bir durum bu. Krizlerin ortadan kaldırılması ve krizin içindeki toplumun yaşadığı belirsizliği engellemek için hem kurumlar arası hem de devlet ile toplum arasında kurulmaya çalışılan iletişim hayatidir. Tabiki gerçek, doğru, anlaşılabilir ve samimi olması koşuluyla.