Kadınlara Mahsus

Ah o apansız ah o kansız. Gün hesap günüdür, gün bayram günü. Sen de ver cevabını ve bekle şimdi idamını.

İzleyince sizi ve sonuna kadar dinleyince hikayelerinizi; fark etmek mümkün, ağlamak mümkün. Dönmek mümkün sanki ve dönülebilecek o yerde sanki gülmek mümkün. Sandık ki birkaç sorunla boğuşan tatlı ve güzel birkaç kadın, el ele aşacak sorunları ve dostluk olacak sonları. Sandık ki, birkaç kez denize girecekler ve anlayacağız ki yeniden, bir kadın neredeyse vücuduyla var oluyor yine bir yerlerde. Sandık ki klasik, yavan bir mutlu son bekliyor bizi. Öylesi yanılmak ki bu...

Bakmak yok öyle suçlu suçlu, yalnız ve terk edilmiş gibi. Hiçbiri karşılamaz bir başına ya da yan yana zaten terk edilmeyi. Hakkım mıydı bu yaşananlar, cezam mıydı sanki? Başa gelen çekilir ve kaderimde varmış mı demeli? Akılsız bir baş ve çeken cezasını ayaklar, bunlar nasıl ve hangi dilde yalanlar? Benim evim hoş, benim evim sessiz; dilerim uğrayın ve düşünün hesapsız, ölümsüz, kibirsiz. Siner sandıklarınız, ah sindirdikleriniz seslerle kırıklarla ve yüksekteki ellerle. Sessiz sedasız, yavaş yavaş ve nefessiz.

Oysa hepsi oralardan bakınca da görünendi, görüneni bile görmeyen o kulaksız, biliyoruz seni kulağı olup da duymayan o arsız. Ah o apansız ah o kansız. Gün hesap günüdür, gün bayram günü. Sen de ver cevabını ve bekle şimdi idamını. Bizim cezamız ölüm değil, acı değil ve kan değil. Çıkarın başlarınızı çocuklar, yeniden oyun günü bugün ve bağırıp çağırmak yalnızca sizin şen kahkahalarınıza eşlik ediyorsa var olabilir, bugün bunun günüdür artık. Toplanın, tutmak zorunda kalmadan birinin elinden hepimiz ayaktayız şimdi. Düşen olmaz burada artık, küsen olmaz birbirine. Kavuştu kardeşler, kavuştu anne oğul, kavuştu aldatılan iki kadın zor da olsa. Olmak farkında günün, gecenin ve mis kokulu reçellerin; tek derdimiz bu bugün. Çıkarın başlarınızı çocuklar, gün bugün.