Karmaşa

Yaşamak zahmetli şey, özellikle de düşünebilen bir insansanız.

Bilim insanları bir kişinin hissettiği duyguların kendinden 7 kuşak öncesine kadar dayanabildiğini söylüyorlar. Yani belki de yüzyıl önce bir dedemizin yaşadığı travma bizim bilinçaltımızda yatıyor ve biz onunla yaşamayı öğreniyoruz. Bunların üzerine eklenen çeşitli üzüntüler, stresler, mutluluklar ve olaylarla bir hayat kuruyoruz. 21. yüzyılda insanların bu kadar antidepresana bulaşmasının sebebi belki de bunlardır, hiç düşünmüş müydünüz? Tabii ki burada uzmanların işine karışıp bir fikri gerçekmiş gibi beyan etmek istemiyorum ama bütün bilimselliğin yanında bu da bir etmen olabilir sanki. Bu yüzyıla kadar bilinçaltımızda taşıdıklarımıza artık dayanamıyor olabiliriz. Pandeminin de etkisiyle sosyal yaşamdan iyice uzaklaşan insanlar konuşamadan, dertleşemeden, sevinçlerini bile paylaşamadan başbaşa kaldıkları düşünceler yumağında bir nevi parçalanmaya başlıyor olabilir.

İnsanın derdi paylaştıkça azalır denir neredeyse tüm atasözlerinde. Günümüzde insanlar paylaşmıyor mu yoksa paylaşmak mı istemiyor ben tam olarak anlayamıyorum. Kendi açımdan baktığımda ben sanırım paylaşmak istemiyorum. Yıllar içinde sorunlarımı paylaşmaktan yorulduğumu anlıyorum çünkü biz bu yüzyılın insanları olarak kendimize çok fazla şeyi dert ediniyoruz. Bunun sebebi tabii ki dert edinilmesi gereken çok fazla sorunla karşılaşıyor olmamız. Çocuk hakları, insan hakları, savaşlar, açlık, obezite, susuzluk, tüketim deliliği, küresel ısınma, enerji yetersizliği, çevre kirliliği, hayvan hakları, adalet vs vs. Birkaç saniyelik düşünme içinde bile benim aklıma sadece ana başlık olarak bunlar geldi.

Bir de bu başlıkların içeriğini düşününce kendi sosyal hayatımda yaşadığım dertler bir anda toz bulutu gibi oluyor. Benim hayatımda, benim açımdan bakınca toz bulutuna dönüşebilecek sorunlar olması bunları paylaşmamamın en büyük sebebi muhtemelen. İnsanların yaşadığı daha büyük acılar ve stresler içinde onlara yük olma korkusu beni geri adım atmaya itiyor her seferinde. Şanslıyım ki bu durumu kime ifade etsem karşılığında anlayış ve daha çok dinlenme fırsatı buluyorum. Sonrasında da kendime yaşamı, insan olmayı çok abarttığımızı hatırlatıyorum. Bazen çözüm basit düşünebilmekte yatıyor ve biz sadece karmaşanın içinde olduğumuz için bunu göremiyoruz.

Yazının en başına dönersek orada sizlere geçmişteki acıları zihnimizde taşıdığımızı söylemiştim. Onlara eklenen yeni dünya sorunları, kişisel problemler ve aşılması zor olan psikolojik dağınıklar bizler için nasıl bir karmaşa yaratıyor tahmin edebiliyor musunuz? Bu karmaşanının içinde sizleri varoluşsal krizlerden arınmaya yöneltecek ipuçları bulmanızı umuyorum. Unutmayın dünya çok büyük ve bizler sınırlı zamanımızı kendimizi tüketerek harcamamalıyız. Hoşçakalın.