Kendini Ölü Hissettiren Sendrom: Cotard Sendromu

Cotard Sendromu insana, kendini ölü hissettiriyor.

Cotard Sendromu, Ölü Sendromu, Yaşayan Ölü Sendromu, Yürüyen Ceset sendromu vb. gibi birçok ismi olan bu senaryoya sahip insan kendini ölü sanıyor!

Cotard Sendromu aslında oldukça nadir rastlanır. Tedavi edilmesi de zordur. İlk girişimi yapan nörolog Dr. Jules Cotard ile anılır.

Peki nedir tam olarak bu sendrom?

Hastaların, onları beklemenin var olması ile ortaya çıkması. Nihilist hezeyanları vardır. Ama en çok, deri ve kemikten oluştuğuna, organlarının ve ruhlarının özelliklerine inanırlar. Bundan dolayı da besin almalarına gerek olmadığını söylerler. Kendilerine hareket koruyucuları koyarlar. Çünkü öldüklerine inanırlar ve doğal olarak ölüler hareketsiz olur!


Cotard Sendromu sebepleri ne?

Bu sendroma neden olan durumlar tam olarak net değildir. Ama tetiklediğini düşündüğünde ya da bu sendroma sahip olan insanların doğduğu gemiye baktığını yorumunu gerçekleştirebildiği rastlantılar barındırdığı ve bunların sendromunu tetiklediği söylenmiştir. Bunlar;

*Bunama

*Epilepsi

*Migren

*Beyin organları

*felç

*Beyin tümörleri

*Skleroz vb hastalık ve durumlardır.

Yukaridaki akrabalar disinda ise ortaya çikiştaki ilk evrende endise, endise, depresif ve hastalanma korkulari oldugu söylenmistir. Öyle ki yapılara göre bu sendroma sahip hastalar %89'u cerrahi tanılı hastalardır.

Bakılınca genellikle 50 yaş üstü için tehlikeli gibi görünse de Cotard Sendromu'na her yaştan insanlar yakalanabilmektedir.



Cotard Sendromu tedavi edilebilir mi?

Sendromun tıp adına tam bir hastalık olarak kabul edilmemesinden dolayı tedaviler ve tanılar farklı olmaktadır. Genelde altında yatan depresyon, tümör, bunama vb gibi durumlar tedavi edilmeye çalışılır. Fakat elbette bilişsel davranışçı terapi ile ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi de verilir.


Sendromun yaygınlık düzeyi nedir?

Sendroma, yukarıda bahsettiğim gibi tanı koymak tıp literatüründe zor olsa da şimdiye kadar 100 kişi bu şekilde bildirilmiştir.


Bonus:

Cotard Sendromu’ndan bahsetmişken, okuduğum çok güzel bir olayı ve verdiği mesajı size anlatmak isterim.

Yatırıldığı vücutta ölü olduğunu düşünen, bu yüzden de yaşamsal hiçbir gayeye hizmetin (yemek yememek gibi) bir hasta varmış gibi. Hastaya verilen tedavileri etkilemiyor, yaşadığını kanıtlayamıyormuş. Bir psikiyatrist bu duruma çok takılmış ve gittiklerinde, başlarında soru sorup şaşırtmaya çalışmış. Hastanın yanına gidip, ölülerin kanayıp kanamadığını sormuş. Hasta 'elbette kanamaz, ölülerin tüm hayatını çalıştırmıştır' demiş. Beklediği cevap alan psikiyatrist cebindeki iğneyi bir parmağına batırmış. Parmağının kanadını gören hasta bir süre şifrelemeyle izlemiş. Sonra ise şu sözleri söylemiş:

Lanet olsun! Ölüler de kanarmış'.

Yani, 'Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir'. Sen toplayıp, biçimleri açıkla, karşı anlamadıkça ve hatta anlamayı kör bir şekilde asla anlamayacaksın.