“Kökü Kendisinde Olan” Çağdaş Hikâyeciliğin Köşe Taşı: Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik, Hayatı ve Müzesi.

1906 yılında kasımın 18’i, 22’si ya da 23’ünde doğan kıymetli edebiyatçı; araştırma yaptığımızda bizi Ara Güler tarafından çekilmiş gülümseyen yüzüyle karşılıyor. Fotoğrafı gibi kalemi de alışılmışın dışında, gelenekleri yıkan, samimi, olduğu gibi ve şiirseldi.

Bireyci bir yaklaşımı vardı dersek hem doğru hem de yanlış konuşmuş oluruz çünkü o hiçbir kalıbın içinde olmayan, hiçbir edebi anlayışın izleyicisi olmayan bir yazardı. Ama yine de eserlerinde toplum sorunlarını değil bireyin sorunlarını işlediğini görebiliriz. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını, balıkçı, işsiz, tacir, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. Bunları kendisinden yola çıkarak kaleme aldı.

Biraz hayatından bahsedelim. Adapazarı’nda doğdu Abasıyanık. Sait Faik doğduğunda, kendisine Mehmet Sait ismi verildi. Sonraki yıllarda yazar, ismine babasının adını ekleyip Mehmet’i atarak Sait Faik adını kullanmaya başladı. Abasızzadeler ya da Abasızoğulları olarak anılan aile, Soyadı Kanunu çıktığında Sait Faik’in isteği ile Abasıyanık soyadını aldı.

İlk öğrenimini “Gavur Mektebi” olarak bilinen bir okulda tamamladı. Lise eğitimine İstanbul Erkek Lisesi’nde devam etti ancak öğretmenlerine yaptıkları tatsız bir şaka sebebiyle 41 arkadaşıyla beraber okuldan atılınca Bursa Erkek Lisesi’nde eğitimini tamamladı.

İlk hikâyesi “İpekli Mendil”i bu okulda, edebiyat ödevi olarak yazdı. İpekli Mendil, Varlık dergisinin 15 Nisan 1934 tarihli 19. Sayısında yayımlandı. “Uçurtmalar” ve “Zemberek” hikâyelerini de yine Bursa’da kaleme aldı.

André Gide’den çeviriler yapıyordu. Fransa anılarından oluşan öyküleri Varlık Dergisi’nde yayınlandıktan sonra, 1936 yılında babasının maddi desteği ile ilk hikâye kitabı “Semaver”i Remzi Kitabevi’nden çıkardı. İlk kitabının yayınlanmasından büyük bir sevinç duyan Sait Faik, bu sevincini yıllar sonra “Hallaç” isimli öyküsünde anlattı.

Sait Faik, babasının ölümünden sonra kışları Nişantaşı’ndaki apartmanlarında, yazları ise Burgaz Adası’nda yaşamaya başladı.

Abasıyanık, on altı hikâyeden oluşan ikinci kitabı “Sarnıç”ı 1939 yılında Çığır Kitabevi’nden çıkarttı. Kitabın kapağında adı “Said Faik” olarak yazılmıştır. Bu kitabında da tıpkı ilk kitabı Semaver’de olduğu gibi, Adapazarı ve Bursa’da geçirdiği çocukluk günleri ile hem İstanbul’daki hem de yurt dışındaki yaşamında yaptığı gözlemlere yer verdi.

Sonrasında 1948’de siroz olduğu kesinleşene kadar başından birçok olay geçti ve çok değerli eserler bıraktı. 11 Mayıs 1954’te vefat etti. Hastalığından ölümüne kadar sayısız eser bıraktı bizlere Sait Faik. Ölene kadar çalıştı desek yanlış olmaz.

Gelelim güzeller güzeli Burgazada’daki müzeye.

Yazarın babasının ölümünden sonra yazları yaşadığı evi burası. Annesinin isteği üzerine müzeye çevrilmiş. 22 Ağustos 1959 günü açılan Sait Faik Abasıyanık Müzesi 1964 yılından beri Darüşşafaka Cemiyeti tarafından yönetiliyor. Sait Faik’in vasiyeti doğrultusunda ücretsiz olarak hizmet veren müze Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri 10.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

Müze içinde Sait Faik’in tüm anıları saklı: Eşyaları, fotoğrafları, mektupları, kartpostalları ve belgeleri. Müzede yazarın lise diploması ve kimliği de bulunuyor.

Müzenin -1. Katında okuma salonu ile eğitim gösterim salonu bulunuyor. Giriş katta misafir odası ve yemek odası; 1. Katta yazarın yatak odası, yaşam öyküleri ve kitap odası; 2. Katta ise Sait Faik’in Burgaz’ı ve mektup odası bulunuyor.

Tam adres ve iletişim numarasını da bırakalım.

Adres:

Burgazada Mh. Çayır Sk. No: 13

34975 Adalar/İstanbul

0216 381 20 60

Mis gibi bir ada havası almayı istediğinizde veya yolunuz düştüğünde eşsiz yazarımızı ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.