Kore hayranlığı ve karşıtlığı
Güney Kore ve Türkiye arasındaki bağların iyi olduğunu az çok biliyorsunuzdur. Ülkemizde çok Kore fanı olduğu da. Ancak karşı olan da var.
Bir tarafta Kore müzik grublarının hayranları, bir tarafta herhangi bir K-Pop grubu konserine öcü gibi bakan bir kesim var. Hatta geçenlerde bir konser iptal ettirildi diye kutlama yapıyorlardı. Ne fark etti yani? Hala Hıristiyan misyonerliği devam ediyor, Türklerden de hayran toplamaya devam ediyorlar. Neyin başarı olduğuna ve olmadığına dikkat etmeliyiz.
Bazen aşırı şekilde yasaklanan ve nefret duyulan şeyler zamanla daha çekici hale gelip önemliymiş hissini de verebilir. Muhafazakar kesim, özellikle de burjuva sınıfından olanlar, şekle çok takılıp karakteri boşlayabiliyor. Başı kapalı ama dilinden gıybet, dedikodu eksik olmuyor. Bu en sık rastladığım durum. Namaz kılıyor, ama aile efradına yeterince vakit ayırmıyor. En kötüsü de aşırı şeriatçı ama kendini mükemmel görüyor. Bu kibirle hangi cennete girmeyi planlıyorlar? Kokusunu bile alamayacaklar bu gidişle. Onca sohbet yapılıyor, vaazlar veriliyor. Her cuma, "Cumanız mübarek olsun" mesajı yollayıp dindar olunmuyor işte. Samimiyet gerek samimiyet. Gerçek haya, edep, Allah korkusu gerek bu insanlara. Para mı bozuyor bunları bilmem. Bir kadın meclisinde 1 saat oturup geliyorum arkamdan etmedikleri iftira kalmıyor. Böyle cahil insanlardan hak bile talep etmiyorum. Karşıma ahirette bile çıkmasınlar diye. Kimin dürüst kimin ikiyüzlü olduğu birbirine karışmış.
Hiç kore dizisi izlemedim diyemiyorum. Ancak beni olumsuz etkileyebilecek içerikleri yüzünden yarım bırakıyorum. Peki tamamlasam ne olur? Bir hıristiyan Koreli gibi mi yaşamaya başlarım? Hayır, ama çocuklarım da beni takip eder. Şimdiden on aylık kızım ne yapsam öğreniyor, tekrar ediyor. Artık çok dikkatli olmalıyım diyorum. Bu çocuk her şeyi alıyor. Büyük sorumluluk anne olmak.
Ha bir de Netflix var. Birçok Kore dizisi de orada yayınlanıyor. Ayrıca elbette diğer yabancı filmleri ve dizileri de abonelik alarak izleyebiliyorsunuz. Benim Netflix hakkında katı fikirlerim yok. Belki de çok kullanmadığımdan. Yine de tüm içeriklerinin toplumun ahklakını bozmaya yönelik olmadığını söyleyebilirim. Maalesef, "ya hep ya hiç" diyen bir toplumuz. Ancak hakkında bilgimiz olmadan reddettiğimiz şeyler yerine gelebilecek nitelikte eğlence imkanları sağlanmadığında bu kurallar içinde kalmak da zorlaşır.
Yıllar öncesinde köylerde yaşıyorduk, sonra şehirler kuruldu ve köylüler şehirlere akın etti. İletişim ve ulaşım araçları yaygınlaştı ve hayat onlarsız düşünülemez oldu. Teknoloji geliştikçe eski, yeni ile yer değiştirecek. Birçok kaçındığımız şeyle karşı karşıya geleceğiz. Saklandığımız mağara da işgal edilecek. Bize düşen ise; asla değişmeyecek ilkelerimizi inşa ederek her yerde ve her durumda onlara sadık kalmaktır. Sınırlarımızı muhafaza ederek gelişmelere ayak uydurmaktır. Bu sebeple özellikle muhafazakar kesime daha esnek olmayı, modern veya solcu kesime de daha tutucu olmayı tavsiye ediyorum. Her şeyden önemlisi iki kesimin de birbirini anlamaya çalışmasını ve birbirinin yaşam tarzına saygı göstermesini istiyorum. Böylece bu ülkede huzur içinde, farklılıklarımızı zenginlik bilerek yaşayabiliriz. Çocuklarım için böyle bir gelecek diliyorum.