Kral Arthur ile Kabullenme 101

Arthur'un kabullenme süreci kılıcı kontrol etmeyi öğrenmekle başladı. Peki sizin süreciniz?

Britanya mitolojisindeki Kral Arthur efsanesini mutlaka bir yerlerde duymuş, okumuş hatta izlemişizdir. Arthur 15 yaşında efsanevi kılıcı taştan çıkarır, kehanet başlar ve Camelot'un efsanevi kralı haline gelir. Hakkında anlatılan hikayeler günümüze kadar gelir ve filmi çekilmeye başlar. 2017 yılında çekilen son film olan Kral Arthur: Kılıç Efsanesi'nden bahsederek filmin bir kısmının alt metnine ineceğiz.

Filmde Kral Arthur karakterine hayat veren Charlie Hunnam'ın yanında Jude Law, Eric Bana, Djimon Hounsou ve Aiden Gillen gibi önemli oyuncular da yer alıyor. Yönetmen Guy Ritchie, tarzını filmin başından sonuna kadar gösteriyor. Mitolojik ve karanlık ögelerin, büyülerin ve fantastik unsurların da yoğun olarak kullanıldığı filmin hikayesi, Arthur'un babasını öldüren amcasının Arthur'u bularak onu ortadan kaldırmak istemesi ve böylece kehanetin son bulacağına inanmasıyla birlikte hareketleniyor. Arthur, babası ve annesinin öldürüldüğü gece bir kayığa konularak kurtuluyor. Kayığın sürüklendiği yer olan Londinium sokaklarında Arthur, elinden alınan haklardan ve hayatından habersiz büyüyor. Ta ki kılıcı kayadan çıkarana kadar.

Hikayenin bu kısmından sonra hayatı alt üst olan bir Arthur görüyoruz. Krallığı, tahtı ve hükmetmeyi istemediğini, içinde büyüdüğü sıradan hayatında yaşamaya devam etmek istediğini sık sık tekrar etse de kurtuluş kaderini kabullenip kılıca hükmetmekten geçiyor. Buradaki sihirli kelime 'kabullenmek'.

Kabullenme sancısının varlığındaki kilit ve bu kilidin nasıl yerine oturacağı konusunda zaman zaman hepimiz mutlaka düşünmüşüzdür. Bir yol hatta bu konuda yardımcı olacak kişi arayışına girmişizdir.

Hayat bazen aynı yerden bildiğimiz gibi gelmeye devam eder ve biz geldiği yerin istikameti ne zaman değişip de mahalimize uğramaz bilemeyiz. Bilinemeyenin bekleyeni çok olur ama bunu biliriz.

Bilinemeyenin beklenmesi ise sancılı bir süreçtir. Önce sabır gerektirir daha sonra kabullenme beklenir. 'Kabullenme' kelimesinin farkına varışım Kral Arthur'u izlediğimde oldu. Bir günde hayatı alt üst olmuş birinin bundan kurtulmasının tek yolunun, kaderini kabullenmesi gerektiği gerçeği. Bu tamamıyla olmak zorunda değil elbette, belki sadece bir süre için kabullenmek gerekir.

İçinde bulunduğumuz düzlemde olan her şey her zaman mutluluk verici değildir. Başa gelenlerin nasıl karşılandığı ve onları kabulleniş süreci ve bu sürecin içindeki fark edişler kayıp gibi görünen birçok noktayı kazanıma çevirebilir. Eğer karşımıza çıkan olumsuz meseleler için değiştirebilmek mümkünse bu bizi harekete geçirir ama eğer mümkün değilse, kabule geçmek ve devam etmek gerekir. Her hattıyla. Kabule geçmek de bir hareket sebebidir. Kabul ile birlikte dünyadaki değişim ve dönüşüme ayak uydurarak kendi değişimimize de tanık oluruz. Çünkü sabit sebepler kişiyi dönüştürür. Dönüşümün içinde yeni keşifler ve yeni tecrübeler, tatsız meseleler içinde bulup çıkardığımız tatlı anlardır.

Kral Arthur ile farkına varıp kabullenmeye geçiş yaptığımız bu konu ve sürecin varacağı nokta belirsizdir ama geçirilen süreç bizi taşıyan şeydir. Unutmayalım; Arthur'un kabullenme süreci kılıcı kontrol etmeyi öğrenmekle başladı.