Kurak Günler / Burning Days

9 Aralık itibariyle vizyona giren ustalık eseri Kurak Günler filmini gelin yakından inceleyelim.

Ünlü yönetmen ve senarist Emin Alper'in yeni filmi Kurak Günler, 9 Aralık itibariyle vizyona girdi. Filmin 23 Mayıs'ta Cannes Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen ilk gösterimi, sona ermesinin ardından 10 dakika boyunca ayakta alkışlanmıştı. 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali‘nde de 9 ödül kazanarak büyük bir başarıya imza atan filmin çeşitli metaforlar ile titizlikle işlenmiş konusunu gelin yakından inceleyelim.

Emre, Yanıklar Kasabası'na yeni tayin olmuş çiçeği burnunda bir savcıdır. Kendisini bekleyen işlere büyük bir ciddiyetle sarılan ve görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışan Emre, başta belediye başkanı Selim Bey olmak üzere kasaba eşrafı tarafından büyük bir saygıyla karşılanmıştır. Ancak bütün bu hoş karşılanmaya rağmen ilk günden itibaren birtakım gariplikler ve gerginlikler yaşanır. Kasabada ciddi bir su sorunu vardır ve sualtı mağaralarından gelen yer altı suyunun kullanılması, büyük obruklara sebebiyet verip peşinde felaketleri getirdiğinden çevre kurulları ve mahkemelerce yasaklanmıştır. Selim'in belediye başkanı olarak en büyük projesi ise bu meseleyi çözmek ve modern borularla yer altı sularını kasabaya tekrar bağlamaktır. Susuzluktan kırılan ve obrukların doğal bir felaket olduğuna inanan kasaba halkı bu projenin kendilerini kurtaracağına inandığından hayata geçmesini beklemektedir. Fakat kasabada Selim'e karşı ciddi bir muhalefet de vardır. Bu muhalefetin öncüsü, yerel gazetenin sahibi Murat'tır. Emre, Murat'ın kendisini belediye başkanına karşı kışkırtma çabalarına temkinli yaklaşır. Nitekim birkaç hafta içinde yerel seçimler yapılacaktır ve Emre bu seçimlerde herhangi bir tarafın yanında görünmek istememektedir. Ancak Emre, her ne kadar siyasi çekişmelerde taraf olmak istemese de ona karşı yükselen homurtular ve beraberinde yaşananlar, onu yavaş yavaş Murat'la ittifak yapmaya zorlar ve genç savcı kısa süre sonra kısır bir döngü içinde sıkışıp kalır.

=spoiler=

Film, Anadolu'nun ücra köşelerindeki yönetim zihniyetini, kurulan menfaat çarkını, bunu düzeltmeye çalışan dürüst kişileri yıldırmak için yapılan usulsüzlükleri ve maalesef bazı bölgelerde hâlâ süren bağnazlığı oldukça iyi işleyen, sürükleyici bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Belediye başkanının yapmak istediği su sisteminin sebep olduğu obrukların simgelediği yozlaşma, fare zehri ve yaban domuzu avı metaforlarının kasabanın orman kanunlarına karşı yasaları uygulamaya çalışan savcıya verdiği ''ayağını denk al'' iması, güçlünün güçsüz üzerinde kurduğu bir hakimiyet şekli olarak tecavüz, manipüle edilerek kendi kendinin celladı olan ve film boyunca su kuyruğunda bekleyen, seçimden sonra bile kaderleri değişmeyen ancak seçim sonrası vatan kurtarılmış gibi büyük bir sevinç yaşayan kasaba halkı, yanlış olduğunun farkında olmasına rağmen baskın iktidar görüşe uygun hareket eden hakim, av-avcı metaforu, politik ilişkilerle sümen altı edilen belgeler, evi kurşunlanan gazeteci, homofobinin ve linç kültürünün birleşimi gibi hayatın içinden birçok konu ustalık ve incelikle işlenmiş. Bu bakımdan film hayatın gerçekleriyle yüzleşmenize ve bunları tekrar sorgulamanıza da olanak tanıyor.

=spoiler=

Çeşitli ülkelerde gösterime girdiği festivallerde birçok ödüle layık görülen film mevcut durumda vizyonda kalabalık seyirci kitlesiyle buluşuyor. Biz de bir ustalık eseri olduğunu düşündüğümüz filmin sonuna kadar destekçisi olarak sinema salonunda yerimizi almış bulunmaktayız, herkese keyifli seyirler dileriz.