Kutsal Pençeler: Weguelin'in Mirası
Antik Mısır'da kediler kutsal ve saygıdeğer canlılardı. Weguelin'in eseri, bu mistik bağı anlamamız için bize ışık tutuyor.
Antik Mısır'da kedilerin neden bu kadar değerli olduğunu düşündüğünüz oldu mu hiç? Eğer olduysa, gelin birlikte İngiliz ressam John Reinhard Weguelin'in 1886 tarihli The Obsequies of an Egyptian Cat (Bir Mısır Kedisinin Cenaze Töreni) eserini incelerken bu konunun derinlerine inelim.
Öncelikle, John Reinhard Weguelin'i (1849-1927) tanımakla başlayalım. Londra'daki Slade Sanat Okulu'nda eğitim gören Weguelin, burada özellikle klasik sanat tekniklerini öğrendi. Weguelin, çalışmalarında ayrıntılı klasik sahnelerde uzmanlaştığı için Greko-Romen türünün, eserlerinde görülen titiz detayları, antik estetiği ve klasik komposizyonları nedeniyle ise de Neoklasik'in etkili isimlerinden biri hâline geldi. Bu bağlamda, Weguelin'in sanatı, antik çağın ve mitolojinin zenginliklerini modern sanat dünyasına aktaran etkileyici bir miras bıraktı.
Eseri incelemeye geçersek, bir rahibenin, kedinin ruhunun öbür dünyaya yolculuğu için ritüelistik bir hazırlık yaptığını görüyoruz. Detaylar ve ortam, mitolojik sahnelerle dolu ve arka duvarda olduğu gibi, dekoratif ayrıntılar açısından da zengin, mezar freskler, taze çiçek vazoları, lotus çiçekleri ve heykelciklerle süslenmiş.
Kedinin kendisi, kadının önünde tütsü yaktığı bir sunak üzerinde mumyalanmış şekilde duruyor. Rahibe diz çökmüş, tütsü dumanını sunağa doğru tutuyor. Arka planda Sekhmet ya da Bastet'in bir heykeli mezarın girişini koruyor. Resmin düzenli perspektifi için, kedinin yolculuğunu haber veren sağa doğru yükselen merdivende de devam edeceğini yorumlayabiliriz.
O dönemleri esas alacak olursak, bu tür sahneler ve kompozisyonlar 19. yüzyıl için oldukça önemliydi. Sonuçta, arkeolojinin bilimsel bir uğraş olarak ciddi yükselişi, tarihin tozlanmış kapılarını halka ilk kez açmıştı. Weguelin'in eseri, tamamen hayalî bir sahne olmasına rağmen, o dönemde Mısır'da keşfedilen gerçek eserlere atıfta bulunuyor diyebiliriz.
Hatta bir bakıma, resim Avrupalıların o dönemde Mısır'ı nasıl algıladıklarına dair bize fikir veriyor. Weguelin'in bu töreni tasviri, sömürgeciliğin mirasıyla renklenmiş ve Avrupalıların Avrupalı olmayan kültürlere fantastik stereotipler ve gizem atfetmek için kullandıkları bir paradigma olan Egzotizm eğilimini de göstermeyi ihmal etmiyor.
Şüphesiz ki Antık Mısır’da kedilerin değerini tarih boyunca çeşitli şekillerde incelememiz mümkün. Bu tarihî zenginlik, kedilerin sadece günlük yaşamda değil, aynı zamanda dinî inançlarda, sanatta ve kültürel ifadelerde de ne kadar önemli olduklarını bize gösterir nitelikte.
Kedilerin ne kadar saygı gördüklerini anlamak için dinî inançlar burada diğerlerinden daha kritik bir rol oynuyor. Çünkü kediler, sadece evcil hayvanlar olarak değil, aynı zamanda eserde bahsettiğimiz gibi, Bastet (Ev hayatının, bereketin ve sırların bekçisi) ve Sekhmet (yıkım ve mutlak gücün tanrıçası) gibi tanrılarla ilişkilendirildikleri için sembolik olarak kutsal ve saygıdeğer varlıklar olarak kabul ediliyorlardı. Bu nedenle, kedilere karşı saygı ve sevgi büyük ölçüde yaygındı ve Antik Mısır toplumunda kedilere zarar vermek büyük bir tabu olarak kabul edilirdi.
Toplum içinde kedilerin bu popülerliği, tahmin ettiğimiz ve karşılaştığımız üzere sanat eserlerinde sıkça tasvir edilmelerine de yansımıştı. Mezar sahneleri dışında kedilerin avlanma yeteneklerinin işlendiği ve sahiplerine farklı koşullarda eşlik ettikleri anlar resmedilirdi. Özellikle inceleyecek olursak, Bastet onuruna yapılan kedi heykelleri ve resimler, insanların ondan koruma ve bereket dileklerini ifade etmelerinin bir yoluydu.
Aynı zamanda, kedilerin ev içi yaşamda şımartılan evcil hayvanlar olarak da tasvir edildiği gözlemlenirdi. Özellikle, kraliyet ailelerinin ve soylu ailelerin kedileri, sahiplerinin sandalyelerinin yanında veya altında otururken resmedilmiştir. Bu tasvirler, kedilerin hem günlük yaşamda hem de ölümden sonraki yaşamda önemli bir rol oynadığını bize kanıtlıyor. Ayrıca, mezar sahnelerinde ve mumyalama uygulamalarında kedilerin varlığı, insanların kedilerle olan bağlarını öbür dünyaya taşıma arzularını da yansıtıyor.
Kedilerin evcilleştirilmesi, insanlık tarihi içinde bir dönüm noktası olmuştur. Özellikle kedilerin evrimi, Bastet’in görünümünde de yansıtılmıştır. İlk zamanlarda dişi aslan kafasıyla temsil edilirken, zamanla evcilleşen, tanıdık bir siması olan kedilerin görünümüyle değişerek gerçek bir kedi görünümü almıştır. Bu evrim, kedilerin ev içindeki konumunu, değerini ve insanlarla olan ilişkisini yansıtırken, Bastet'in sembolizminin de değiştiğini bize gösteriyor.
Sonuç olarak, Antik Mısır'da kedilerin toplumsal yerini incelerken onları sadece günümüzde olduğu gibi bir can dostu olarak değil; aynı zamanda şifacı, koruyucu ve kutsal etkiye sahip saygıdeğer varlıklar olarak bizi karşılarken buluyoruz. Bu nedenle Weguelin'in eseri, Antik Mısır'daki kedilere duyulan derin saygının ve onların kültürel mirasının bir yansıması olarak değerlendirilebilirken o dönemlerin bakış açısını anlamamız için bize bir kapı aralıyor diyebiliriz.