Lucid Rüya

Rüyalarımızın yönetmeni biz olsaydık nasıl olurdu? Tamamen hakimi olduğumuz ve yönettiğimiz, normalin dışında ütopik bir dünya.

Günde ortalama 8 saat uyuyan bir insan ömrünün neredeyse üçte birini uyku ve rüya halinde geçirir. Bu noktada kişi istese de; istemese de rüyalar hayatımızın büyük bir bölümünü kaplar ve kişiyi çoğu zaman olumlu veya olumsuz etkisi altına alır. Peki hayatımızın bu kadar içinde olan ve yaşamımızın bir kısmını belki de boşa(!) geçirmemize sebebiyet sunan bu durum ve olayı yönetebilseydik nasıl olurdu?

Rüya dediğimiz şey aslında imgesel ve işitsel bir durumdur. Hisseder, üzülür, sevinir, şahit oluruz ama müdahale edemeyiz. Yani çoğu zaman. Lucid rüya dediğimiz durum bu noktada devreye giriyor. Lucid rüya kişinin derin uyku evresinde; yani REM evresinde gördüğü bir rüya çeşididir ve kişi bu rüyada kısmen veyahut tamamen rüya üzerinde kontrol sahibi olur. Bu durumda; gördüğümüz bir rüya mı, biz mi öyle zannediyoruz, aslında bir etkimiz yok mu? Kafamızda bu şekilde sorular oluşabilir fakat hayır. Bilim adamları tarafından her ne kadar tamamen anlaşılamamış, sebebi öğrenilememiş olsa da Lucid Rüya gören insanlarla yapılan deneyler sonucu onlarla uykularında iletişim kurma yolları bulunmuş ve durumun gerçekliği ispatlanmıştır.

Her insanın hayatında en az bir kere deneyimlediği bu durum tam olarak nasıl meydana çıkıyor, nasıl yapılıyor kesin bir açıklama veya yöntem belirtilmiyor. Lucid rüya yapan kişilerle konuşulduğu zaman her birinin farklı bir yöntemi ve yolu olduğunu görebiliriz. Çoğu bir objeye odaklandığını, meditasyon yaptığını belirtirken; bir çoğu ise sadece rüyanın içine çekilip gittiklerini belirtmiştir. Genelde rüyasında uçtuğunu belirtenler de var ki uçmak aslında Lucid rüyanın bir habercisidir. Kişi normal bir rüyada, kendi iradesi dışında uçmayı beceremez.

Peki Lucid rüyanın sınırı ne, tehlikeli mi? Rüyalar her zaman fantastik dünyalar olmuştur; yapamadıklarımızı yapar, farklı hayat ve boyutlara seyahat ederiz. Bir gün bir süper kahramanken dünyayı kurtaran, öbür gün kaçan kişiyizdir bütün kötülerden. Lucid rüyada bilinç her ne kadar uyanık halimizdeki kadar açık olmasa da kendimizi, duygularımızı yönetebilir, bilinçli hareket edebiliriz. Rüyamıza yön verebildiğimiz gibi, istediğimizi de görebiliriz çünkü o dünyayı biz kurduk, bizim bilinçaltımız, patron biziz ve eğer yeterince iyiysek bütün güç bizde. Fakat normalde bir zarar teşkil etmeyen Lucid rüya bu noktada biraz dengemizi bozabilir. Düzenli ve ileri düzeyde Lucid rüya görebilen insanlarda hayattan kopukluk gözlemlenebilir. Bu da rüya dışındaki hayatı, yani asıl hayatımızı sekteye uğratabilir. Çünkü gerçek hayatta problemli olan durumları veya eksik yanlarımızı, isteklerimizi ve benzeri bir çok durumu Lucid rüyada istediğimiz gibi tamamlayabilir, orada istediğimiz kişi olabiliriz. Yukarıda da dediğim gibi orada tek patron biziz. Bu noktada kişi kurduğu ütopik dünyadan ayrılmak istemeyebilir, gününün büyük bir kısmını uyuyarak geçirmek isteyebilir ve gerçek hayatı sekteye uğrtabilir. Öyle ki kişi o dünyaya bağımlı hale gelip, sadece yemek ve zorunlu ihtiyaçları haricinde uyanmak istemeyebilir. Bu noktada dikkatli olmakta ve kendimizi olmayan bir dünyaya kaptırmamakta fayda var. Rüyalar eğlencelidir, tanrıyı oynamak da öyle ama bu sadece bir ütopya ve biz tanrı değil, yönetmeniz.