Marx’ın Yabancılaşma Yaklaşımı
Marx'ın yabancılaşma yaklaşımı hakkında kısa bir değerlendirme.
Marx, insanın özü itibariyle akıllı bir varlık olduğunu ve bu aklı kullanma, düşünme becerisi ve kendi araçlarını üretme kapasitesiyle de hayvandan ayrıldığını belirtmektedir. Marx, proletaryanın yabancılaşma sürecini insanın kendi emeğine yabancılaşması, üretim sürecinde bulunduğu metaya yabancılaşması, üretim sürecinin içerisinde birlikte bir bütünün parçası olduğu topluma yabancılaşması ve insanın kendi türüne yabancılaşması olarak dört farklı başlık altında inceler.
Marx’ın yabancılaşma düşüncesinin temelinde üretim sürecinin bireyin özünü oluşturduğu düşüncesi ve ‘yabancılaşmış emek’ kavramı oluşturmaktadır.
“Marx’a göre yabancılaşma insanın kendisini, kendi edimlerinin öznesi olarak yani, düşünen, duyan, seven bir kişi olarak değil, kendi güçlerinin dışlamış açılımlarının objesi olarak algılamasıyla ortaya çıkmaktadır. Tıpkı puta tapan insan gibi, kendisiyle ancak yarattığı ürüne kendisini teslim ederek ilişki kurması yabancılaşmayı doğurmaktadır. Bu bağlamda, işçi meta ürettiği ölçüde de yabancılaşmış olacaktır: İşçi ne kadar çok servet üretirse, üretimin gücü ve kapsamı ne kadar artarsa kendisi de o kadar yoksullaşır. Ne kadar çok meta yaratırsa kendisi de bir meta olarak o kadar ucuzlar (Kamber, 2014: 44)."
Bu doğrultuda Marx’ın yabancılaşma yaklaşımını dört aşamada ele almak mümkündür. İlk aşama olan insanın kendi emeğine yabancılaşması durumu, işçinin üretim araçları üzerindeki hâkimiyetini kaybetmesi ve kendi emeğine yabancılaşması durumu olarak açıklanabilir. İşçi kontrol eden değil kontrol edilen durumuna gelmiştir, ne kadar çok ürün üretirse o kadar kontrol altına alınmış hisseder ve bu durumda da daha çok yabancılaşabilir. Araştırmacının belirttiğine göre, işçi üzerindeki baskı ve kontrol edilme durumu yüzünden yaptığı işe yabancılaşır ve ürettiği ürün miktarı arttıkça hem yabancılaşma durumu artar hem de yoksullaştığı hissine kapılır. İkinci aşama olan üretim sürecinde ürüne yabancılaşması ise, işçinin kendi ürettiği ürüne yabancılaşması hali olarak karşımıza çıkmaktadır. İşçi emek gücü ile ortaya çıkardığı ürün ile başka diğer ürünler arasında bir fark göremez ve o ürünü kendi ürünü olarak benimseyemeyerek yabancılaşır.
İşçinin üretim süreci boyunca bir söz hakkının bulunmaması, ürün üzerinde kendi iradesinin bulunmaması ürüne yabancılaşmasının en temel sebebidir. Üçüncü yabancılaşma aşaması olan işçinin kendi yaşadığı topluma yabancılaşma durumu ise, üretimin sonucunda üretilen o ürünün işçiye ait olmaması hali ve o ürüne artık işçi dışında başka birisinin sahip olması durumunda görülen bir yabancılaşma durumudur. Bu durum işçinin kendi toplumundaki diğer insanlara da yabancılaşmasına neden olur. Son ve dördüncü yabancılaşma aşaması olan işçinin kendi türüne yabancılaşması ise, insanın insana yabancılaşması durumudur. İşçinin kendi ürettiği ürüne, ürünü üretirken sarf ettiği emeğine ve kendi yaşadığı topluma yabancılaşmasının birleşmesi ile birlikte işçi diğer insanlara da yabancılaşır. Araştırmacının aktardığına göre, bu yabancılaşma durumu beklenen ve kaçınılmaz bir sondur.