Mavi Liman 

Nazım Hikmet'in Mavi Liman şiirine bir bakış.

Yorgunluk. Hiç bitmeyen, belli bir döngüye giren hayatlar. Bazen insan kendini kapana kısılmış hisseder. Eli kolu o kadar bağlanmıştır ki yeni bir şeyler denemeye, güzel şeyler için savaşmaya kendi içinde güç bulamaz. Bu tükenmişlik hissi hepimizde zaman zaman kendini gösterir. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi, kime ve neye yöneleceğimizi bilemez hale geliriz. Hatta durum öyle karmaşıklaşır ki kendimizde yaşam sevincinin kırıntısını bile bulamayız. Çok derinlerde yatar bu. Oraya ulaşmak imkânsızlaşmıştır. Çabalamak çok güçtür, hatta bir lükstür.  

Sadece beklemek, iyi bir şeyler olmasını ya da en azından bir şeyler olmasını beklemek. İçimizde dinmeyen bir acı ve boşluk hissi ile beklemek. Mutlu olmayı arzularız ama onun için çabalamaya takatimiz yoktur. Her şey içinden çıkılmaz bir hal almıştır. İşleri yoluna koymak güçleşmiş, yeniden mutlu olabilmek imkânsız bir hale bürünmüştür. 

İşte böyle zamanlarda kulağıma bir dostun sesi gelir. Şöyle der büyük şair: 

“Çok yorgunum, beni bekleme kaptan. 

Seyir defterini başkası yazsın.

İnsan bu kadar yorulabilir mi gerçekten? Ruhu, bedeni, benliği bu kadar acı çekebilir mi? Ufukta olan yenilikleri, umudu bu kadar elinin tersi ile itebilir mi? Cevap maalesef ki evet. İnsan yorulur. İnsan bıkar. İnsan biter. 

Her şeyden ve herkesten, özellikle bizzat kendinden o kadar vazgeçmiştir ki olabilecekleri düşünmeksizin saplanıp kalır karanlığa. Bu karanlık da onu içine çeker. Öyle bir girdaptır ki bu karanlık, bir düştün mü içine bir daha güneşin sıcaklığını teninde hissedemezsin.

İnsanlar vardır sana umut veren, insanlar vardır sana devam etmeni söyleyen. Fakat kulakların tıkalıdır güzel sözlere, güzel olan her şeye. Bazen böyle olur ve ne yapacağını bilemezsin. Öyle bir umutsuzluk bataklığına saplanırsın ki kaderine küfreder, kederinle sevişirsin. Her kapı kapalıdır, herkes gitmiştir belki de. Bak işte tek başınasın. Hatta kendine bile yabancılaştın. Sahi kimdin sen? Neleri severdin? Neydi bu hayattan istediğin? Neye bu kadar kırıldın?  

Belki de hiç sevilmedin daha önce, belki de sevgilerin en güzelini yaşadın. Ama bitti artık her şey. Geçmişte olan hiçbir şeyi değiştiremediğin gibi geleceği de kuramıyorsun. Bugüne saplanıp kaldın. Umut yok. Ümit etmek büyük bir lüks. Ve şöyle dedi sana şair: 

“Kubbeli, çınarlı mavi bir liman. 

Beni o limana çıkaramazsın.,

Ses ver sesime. Tut elimi. Hadi birlikte çıkalım o limana. Beraber inşa edelim her şeyi yakıp yıktıktan sonra. Umut edelim. Hayal kuralım. Savaşalım. Gerekirse ölelim. Ama vazgeçmeyelim yaşamaktan. Vazgeçmeyelim hayal kurmaktan. Vazgeçmeyelim ve devam edelim. Çünkü bu hayat yaşanmak için var. Ve sen de yaşamayı son derece hak ediyorsun.  

Yoruldun mu? Oturalım çayırların arasına. Bir dere aksın gitsin yanımızdan. Güneş tepemizde, saçlarımızda rüzgârın şarkısı olsun. Tut ellerimden. Sana hayat suyumdan vereyim, kana kana iç. Belli ki susuz kalmışsın uzun zamandır. Telaş etme, heybemde ikimize yetecek kadar suyum var.