Metin Erksan'ın Susuz Yaz Filmi
Ünlü sinemacı Metin Erksan'ın 1964'te Berlin Uluslararası Film Festivali'nden Altın Ayı ile dönen filmi
Susuz Yaz (1963) pek çoğumuzun ismini ve başarısını zaman zaman duyduğu fakat izlemeyi ertelediği bir film. Türk sineması ile yakından ilgilenenlerinizi ayrı tutuyorum çünkü sizler alanında bir kilometre taşı olarak görülen bu yapımı elbette çoktan seyretmişsinizdir. Ben ne yazık ki izlemeyi erteleyenlerdendim, ta ki Erol Taş’ın kendine ait kahvehanesinde verdiği bir röportajına rastlayana kadar. Usta oyuncu Susuz Yaz filminde dublör kullanılmasını gerektirecek derecede riskli bir sahnede kendisinin oynadığını, hatta suda çekilen bu sahnenin sonunda ölüm tehlikesi atlattığını anlatıyordu. Hem filmin son sahnesinin bende uyandırdığı merak sebebiyle hem de yapımın uluslararası otoritelerce ödüllendirilmiş ilk Türk filmi olma özelliğini anımsadığımdan Susuz Yaz’ı hemen izlemeye koyuldum. Henüz izlememiş olma ihtimalinize karşı, olay örgüsünü hariç tutarak film hakkında yapmış olduğum araştırmadan derlediklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Susuz Yaz filminden bir sahne
1962’de Necati Cumalı tarafından kaleme alınıp yayınlanan Susuz Yaz adlı uzun öykü, 1963’te Metin Erksan imzasıyla sinemaya uyarlanıyor. İzmir’in Bademler köyünde çekilen filmin başrollerini Ulvi Doğan, Erol Taş ve Hülya Koçyiğit paylaşmakta. Cinsellik içermesi ve ideolojik bulunması sebebiyle Türkiye’de sansüre maruz kalan film, hak ettiği takdiri yurt dışında buluyor ve 1964’te Berlin Film Festivali’nin “Yılın En İyi Filmi” ödülüne layık görülüyor. Erksan bir röportajında filmin basına yansıdığı gibi festivale illegal yollardan gitmediğini, üç kişilik bir devlet kurulunun Susuz Yaz’ın Türkiye’yi temsil edemeyeceğini bildirmesi üzerine organizasyona bağımsız olarak katıldıklarını ifade ediyor. Yine aynı röportajda filmle ilgili yanlış anlaşılan başka bir noktaya da açıklık getiriyor ve ilk başta filmi gösterecek salon bulmakta epey zorlansa da yapımın 18 Aralık 1963’ten 7 Temmuz 1964’e kadar çeşitli salonlarda aralıksız olarak oynadığını ve izleyiciden yoğun ilgi gördüğünü belirtiyor.
Filmin yönetmenliğini, yapımcılığını ve senaristliğini üstlenen Metin Erksan, Türk sinema tarihinin seyrini değiştirmiş, özellikle 1960’larda yaptığı filmlerle yerel sinemaya evrensel bir nitelik katmış yenilikçi bir sinemacı olarak anılıyor. 1985 tarihinde verdiği röportajda, mezun olduğu bölüm olan sanat tarihini sinemaya çok yakın bir alan olarak görüp sanata dair kapsamlı bir bakış açısı ve dünya görüşü oluşturmak amacıyla tamamen bilinçli bir tercih sonucu okuduğunu belirtmiştir. İlk filmi Aşık Veysel’in Hayatı/Karanlık Dünya (1952)’yı yönetmeden evvel, sinema alanındaki faaliyetlerine eleştiri yazıları yazmakla başlamış ve sonrasında Binnaz (1950)’ın senaryosunu yazarak sektörle somut bir bağ kurmuştur.
Ticari birtakım filmleri bulunmasına karşın, Metin Erksan özellikle 1960 ve 1970 yılları arasında çektiği filmlerde toplum sorunlarına ve gerçekliklerine eğildiği için toplumsal gerçekçi bir yönetmen olarak Türk sinema tarihinde yerini almıştır. Erksan’ın dahil edildiği bir diğer kategori ise “auteur yönetmen”dir. Bu terim, sinemada kendine has tarzı olan yaratıcı yönetmeni tarif etmek için kullanılıyor. Pek çok araştırmacının mutabık olduğu üzere, Metin Erksan Türk sinemasına hem içerik hem biçim bakımından yeni bir soluk getirmiş ve filmlerinin her bir noktasında kendi tarzını belirgin kılmıştır.
Filmde anlatılan hikâye, Anadolu köylüsünün 1960’ların sonuna kadar çözülmeyen bir sorununu ele alması bakımından yerel olup mülkiyet kavramı ile hırs ve bencillik duygularını işlemesi açısından evrenseldir. Her şey Erol Taş’ın canlandırdığı Osman karakterinin havuz inşa ederek kendi arazisinden çıkan suyun tamamını sahiplenmesi ve diğer köylülerin tarlalarını susuz bırakması ile başlıyor. Filmdeki olay örgüsü ile insanoğlunun uzun zamandır kanıksamış olduğu toprak mülkiyeti kavramının kendi sınırlarını aşıp genişleyerek başkalarını aç ve susuz bırakmak pahasına suyu bile kapsar hale geldiğini ve sahip olma arzusunun yaşamın diğer alanlarına da sirayet ettiğini görüyoruz.
Kaynaklar:
Metin Erksan ve diğer Türk yönetmenlerin filmografilerinin bulunduğu kapsamlı bir sözlük:
Özgüç, Agâh. Türk Film Yönetmenleri Sözlüğü. Agora, 2003.
Auteur kuramı ile Metin Erksan sineması arasındaki ilişkiyi konu alan bir makale:
Güngör, Arif Can. “Auteur Kuramı ve Metin Erksan Sineması.” The Journal of Academic Social Science Studies, vol. 9, no. 30, 2014, pp. 79–79., https://doi.org/10.9761/jasss2595.
Metin Erksan’ın 60’larda yönettiği filmleri dönemin siyasi yapısı içerisinde irdeleyen ve Susuz Yaz filmi ile öyküsü arasında karşılaştırmalı inceleme yapan bir makale:
Kılınç, Uğur. “1960-1970 Yıllarında Metin Erksan Sineması ve Susuz Yaz Öyküsünün Sinema Serüveni.” Middle Black Sea Journal of Communication Studies, vol. 4, no. 1, 2019, pp. 40-53.
Metin Erksan’ın Ve Sinema dergisinin birinci sayısında yayınlanan 1985 tarihli söyleşisi:
Erksan, Metin. “Metin Erksan: ''Türkiye’de Entelijansiya Yok.''” Interview by Hüseyin Sönmez and Serhat Öztürk. Ve Sinema, Aralık 1985, https://www.tsa.org.tr/tr/yazi/yazidetay/133/metin-erksan----turkiye%E2%80%99de-entelijansiya-yok--.