Mitoloji Dünyasından Yeraltı Tanrıları

Hades, Osiris, Izanami ve Erlik gibi yeraltı tanrıları hakkında

Hades

Hades, antik Yunan dininde ve mitolojisinde, ölülerin tanrısı ve yeraltı dünyasının kralıdır. adı eşanlamlı hale geldi. Hades, Cronus ve Rhea'nın en büyük oğluydu, ancak bu aynı zamanda onu babası tarafından kusan son oğul da yapıyordu. O ve kardeşleri Zeus ve Poseidon, babalarının tanrı nesli Titanları yendiler ve evren üzerinde ortak hükümdarlık iddiasında bulundular. Hades yeraltı dünyasını, Zeus'u gökyüzünü ve Poseidon'u da denizi aldı; katı toprak (uzun süreli Gaia eyaleti) üçünün de aynı anda kullanımına sunuldu. Sanatsal tasvirlerde, Hades tipik olarak elinde bir bident tutarken ve onun yanında duran yeraltı dünyasının üç başlı bekçi köpeği Cerberus ile birlikte miğferini takarken tasvir edilir.

Ölümün kötülük olduğu şeklindeki modern çağrışımlara rağmen, Hades aslında mitolojiye daha fazla fedakarlık eğilimindeydi. Hades pasif olarak tasvir edildi ve asla olumsuz bir şekilde tasvir edilmedi; rolü genellikle göreceli dengeyi korumaktı. Bununla birlikte, kendisi aynı zamanda soğuk ve sert olarak tasvir ediliyordu ve tüm tebaasını kanunlarına karşı eşit derecede sorumlu tutuyordu. Yunanlılar onun dikkatini çekmekten kaçınmak için onu fazla düşünmekten kaçındıkları için kişiliğinin diğer bireysel yönleri belirtilmemiştir.

Hades, üzerinde tam yetkiye sahip olduğu kişilerin yardımıyla ölüleri yönetiyordu. Hades'in Evi, yeraltı dünyasını nadiren terk etmesine rağmen "misafirlerle" dolu olarak tanımlandı. Yukarıdaki dünyada olup bitenler pek umurunda değildi, çünkü asıl ilgi alanı tebaasının hiçbirinin kendi bölgesinden ayrılmamasını sağlamaktı.

Orisis

Osiris eski Mısır dininde doğurganlık, tarım, öbür dünya, ölüler, diriliş, yaşam ve bitki örtüsü tanrısıdır. Klasik olarak, firavun sakallı, bacakları kısmen mumyaya sarılı, kendine özgü bir atef tacı takan ve sembolik bir asa ve sallama tutan yeşil tenli bir tanrı olarak tasvir edilmiştir. Mumya sargısıyla ilişkilendirilen ilk kişilerden biriydi. Kardeşi Set onu öldürdükten sonra parçalara ayırdığında, Osiris'in karısı Isis tüm parçaları bulup vücudunu sararak hayata dönmesini sağladı. Osiris'e, Roma İmparatorluğu'nda Hıristiyanlığın yükselişi sırasında eski Mısır dininin çöküşüne kadar geniş çapta tapınıldı.

Osiris zaman zaman yer tanrısı Geb'in ve gökyüzü tanrıçası Nut'un en büyük oğlu, aynı zamanda İsis'in kardeşi ve kocası, Set, Nephthys ve Yaşlı Horus'un erkek kardeşi olarak kabul edilirdi; Genç Horus da düşünülür. onun ölümünden sonra doğan oğlu. Iah ile senkretizm sayesinde o aynı zamanda Ay'ın tanrısıydı.

Osiris, ölülerin ve yeraltı dünyasının yargıcı ve efendisiydi, "Sessizliğin Efendisi" ve Khenti-Amentiu, "Batılıların En Önde Geleni" anlamına geliyordu. Eski Krallık'ta (MÖ 2686-2181) firavun, ölümünden sonra gökyüzüne Ra'ya katılmak için yükselen güneş tanrısı Ra'nın oğlu olarak kabul edilirdi. Ancak Osiris kültünün yayılmasından sonra Mısır kralları ölümde Osiris'le ilişkilendirildi - Osiris ölümden dirildikçe onunla birleşecekler ve taklit büyü yoluyla sonsuz yaşamı miras alacaklardı.

Ölümden sonra yeni bir yaşam umuduyla Osiris, doğadaki döngülerle, özellikle bitki örtüsünün filizlenmesiyle ve Nil Nehri'nin yıllık taşkınlarıyla, aynı zamanda Orion ve Sirius'un evrenin başlangıcındaki helikal yükselişiyle ilişkilendirilmeye başlandı. yeni yıl. O, "Daima İyi ve Genç Olan", tüm yaşamı bahşeden hükümdar oldu.

Izanami ve Izanagi

Resmi olarak izanami-no-Mikoto (davet eden kadın ) olarak anılan Izanami, Japon mitolojisinde hem yaratılışın hem de ölümün yaratıcı tanrısı ve aynı zamanda Şinto ana tanrıçasıdır. O ve erkek kardeşi-kocası İzanagi, göğün ve yerin oluşumundan sonra ortaya çıkan yedi nesil ilkel tanrıların sonuncusudur. İzanami ve İzanagi'nin Japon takımadalarının yaratıcıları ve aralarında güneş tanrıçası Amaterasu, ay tanrısı Tsukuyomi ve fırtına tanrısı Susanoo'nun da bulunduğu birçok tanrının atası olduğu kabul edilir. Mitolojide Japon imparatorluk ailesinin doğrudan atasıdır.

Izanagi-no-Mikoto, Izanami-no-Mikoto'nun ölümüne üzüldü ve Yomi'ye (ölülerin gölgeli ülkesi ) bir yolculuğa çıktı. Izanami-no-Mikoto'yu aradı ve onu buldu. İlk başta Izanagi-no-Mikoto, gölgeler görünüşünü gizlediği için onu göremedi. Kendisiyle birlikte dönmesini istedi. Izanami-no-Mikoto, Izanagi-no-Mikoto'ya çok geç kaldığını bildirdi. Zaten yeraltı dünyasının yiyeceklerini yemişti ve artık ölüler diyarı ile bir olmuştu. Böylece yeraltı dünyasının kraliçesi olmuştu.

Erlik

Erlik Han, Türk ve Altay mitolojisinde kötülük yapan Tanrı ruhudur. Erlik Han, Gök Tanrı'nın oğlu ve eski Türklerin inancı Tengricilik'te yer altı âleminin efendisidir. (Yerlik/Erlik de denir). Ülgen'in kardeşidir. Yer Tengri'nin yeğeni ve Kayra Han'ın oğludur.

Günümüzde "kötü cin" olarak kullanılan bir tür cin olmasına rağmen kötülüğü simgeleyen bir tanrı ruhudur. Altayların bir yaradılış efsanesine göre Erlik Han, dünyanın yaradılışında Tengri'ye karşı fenalık yapmış ve Tengri onu ceza olarak yer altı âleminin efendisi yapmıştır. Erlik Han, yer altı âleminin en alt katında yeşil demirden bir sarayda, gümüşten bir tahtın üzerinde oturur. Orada kendine koyu kırmızı parlayan ve çok az ışık veren bir güneş yaratmıştır. Emirinde dokuz semerli boğası vardır.

Erlik; sağlam gövdeli, atletik yapılı yaşlı bir varlık olarak düşünülür. Gözleri, kaşları kara renklidir. Çatal sakalı dizlerine değin uzanmıştır. Yaban domuzunun azı dişlerine benzeyen bıyığı kulakları üzerine yerleşmiştir. Kara ve kıvırcık saçlıdır. Çenesi tokmağa, boynuzları ağaç köklerine benzer. Kana benzer parlak yüzlü Erlik'in, kara demirden kılıcı ve kalkanı vardır. Bineği kara at ya da kara boğadır (belki de öküz). Erklig Kan, Eski Uygur sanatında boğa ya da öküze binmiş olarak tasvir edilmiştir.

Kötülüklerin kaynağıdır. Yer altında yaşar. Saçları, gözleri ve kaşları ile atı karadır. Çatal (çiftli) sakalı dizlerine kadar uzamıştır. Boynuzları ağaç köklerine, bıyıkları yaban domuzunun dişlerine benzer. Yatağı kunduz derisindendir. Kadehi insan kafatasındandır. Kamçısı karayılandandır. Körüğü, çekici ve örsü vardır. Dokuz oğlu ile dokuz kızı vardır. Çenesi tokmak gibidir. Eyerlenmiş dokuz boğası vardır. Gümüş bir tahtı vardır. Yer altında demir sarayında yaşar. Yassı demirden bir kalkanı bulunur. Kılıcı geniş ağızlı bir paladır. İhtiyar ve çirkin bir görüntüye sahiptir. Kara renkle simgelenir. Kendisine kara at kurban edilir. Kayra Han ilk önce bir varlık yaratmış onun aracılığı ile de yeryüzünü, dağları, vadileri meydana getirmiştir. Bu varlığın kendisine baş kaldırması üzerine, ona “Erlik” adını vererek ışık evreninden yer altına atmış, ayrıca yerden dokuz dallı bir ağaç büyüterek her dalında değişik bir cins insan yaratmıştır. Sonsuz suların içinden toprak (balçık) çıkarma görevi ona verilmiş fakat Erlik yeryüzü yaratılırken ağzında kendisi için bir parça toprak saklamış fakat bu yaptığı anlaşılınca cezalandırılmıştır. Bazı yaratılış efsanelerinde cezalandırılan canlı ördektir. Suyun altından çıkardığı toprağı ağzında saklamıştır. Macar efsanelerinde Aran Ata ördeğin bacaklarını kırdığı için paytak kalmıştır. Macar mitolojisinde Erlik’e eşdeğer olan Ördög’ün adının Ördek sözcüğüne benzemesi de bu bakımdan ilgi çekicidir. Evenk mitolojisinde ise cezalandırılan canlı köpektir. Bu ceza nedeniyle kıllı ve kirlidir. Erlik bilgisiz, yıkıcıdır. Düzen ve barış istemez. Huzura karşıdır, yeryüzünü karıştırmak ister. Sonsuz karanlıkların içinde yaşar. İradesi yoktur. İradesizliği simgeler. Affedilir fakat hemen ardından kötülüğe dalar. Evrenin başlangıcında yalnızca Ülgen ve Erlik vardır. Kaz ve kuğu kılığına girerek sonsuz suyun üzerinde uçarlar. Kayra Han ise evrenden önce de mevcuttur. İki köpeğinin adı Kazar ve Pazar’dır. Yer altındaki ırmağın kenarında, yüksek bir dağın eteğinde kırk köşeli taş evinde yaşar. Çelik mızrak şeklinde bir tılsımı vardır. Bir insanın eline geçtiğinde ölümcül bir silah olur. Tüm düşmanları yok eder. Gözkapakları bir karış, saçları dimdik, yüzü kan gibi kırmızıdır. Bıyığı kıvrılarak kulağına asılmıştır. Vücudu yılanlarla kaplıdır. Domuz boynuzlu öküzünün sırtında yolculuk yapar. Kızlarının hiçbirinin adı yoktur. Kötü ruhların tamamı onun egemenliği altındadır. Pora Ninci ve Kara Ninci adlı iki yardımcısı vardır. Gökten kovulduğunda yardımcı ve hizmetkârları da onunla birlikte yere dökülmüştür. O hızla toprağın altına saplanmışlardır. Erlik'in gelişiyle aleme aniden karanlık çöker, rüzgâr eser, fırtına kopar, yer sarsılır. Yer altını kara bir güneşle aydınlatır. 1980 yılında Moğolistan'da bulunan bir dinozora Erlik ismine istinaden Erlikosaurus adı verilmiştir.

Altay Şamanizmine göre Erlik'in oğulları yer altına inen şamana yol gösterirler. Erlik ve oğulları için zayıf ve hasta hayvanlar kurban edilir. Çünkü Altaylılar'ın inançlarına göre Erlik, kötü (zayıf ve sakat) kurbanlardan hoşlanır. Erlik'e asla at kurban edilmez. Ayrıca, Erlik'i simgeleyen şeyler ve tasvirler yapmak yasaktır. Erlik Han'ın oğulları her zaman babaları gibi kötü değildir. Bunlar, kötü ruhlardan insanları korurlar. Babaları için yapılan kurban törenlerinde hazır bulunurlar ve töreni yöneten kamın Erlik Han'ın yanına gitmesine öncülük ederler.