Tanrılar Ne İster? Kaos, Entrika ve Daha Fazlası
Girit’in Labirenti, Hindistan’ın Maymunu: Mitolojik Kaos Atlası
Bir zamanlar, tanrıların dünyanın başrol oyuncuları olduğu, şimdilerde ise anılardaki tahtlarına çekildikleri o büyülü antik dönemlerden bahsedelim. Hikayeler o kadar epik, karakterler o kadar cafcaflı ki, insan bunları okurken sanki bir Netflix dizisi izliyormuş gibi hissediyor. Ama durun, bu mitolojileri bir de hafif alaycı bir üslupla ele alıp gülümseyelim. Kim bilir, belki Hera'nın kıskançlığına ya da Ra'nın her sabah şıraya girmesine biraz daha şaşırırsınız.
Yunan Mitolojisi: Tanrıların Türk Dizisi Tadındaki Dramaları
Yunan mitolojisi, dedikodu kazanının hep kaynadığı bir çıldırış. Tanrılar Olimpos Dağı'nda oturup, insanların hayatlarını karıştırmaktan zevk alıyorlar. Zeus, aile babası görünüp, aslında başka her şey. Gözü bir orada, bir burada. Etrafındaki nüreler, tanrıçalar ve insanlar, onun kıskanç eşi Hera'nın şöhretine şahit olmuş.
Mesela, Prometheus'u alalım: İnsanlara ateş verdi diye Zeus tarafından dağa zincirlendi. Her gün bir kartal gelip ciğerini yemiyor mu? Zeus’un “Ben size sormadan teknoloji getirmeyin” öfkesini biraz abartılı bulabiliriz, ama tanrılar ne de olsa, çabuk sinirleniyorlar.
Sparta Tanrıları: Savaş ve Kanın Kutsandığı Sahne
Ares ve Athena, savaşın iki farklı yorumunu temsil eder. Athena zekayla savaşırken, Ares sadece yumruğunun nerede olduğuyla ilgilenir. Küçük bir not: Ares’in pek arkadaşı yoktu. Hani derler ya, “Çok fazla kavgaya girmiş insan” diye.
Mısır Mitolojisi: Tanrılar ve Bitmek Bilmeyen Sınavlar
Ra her sabah şımarık bir ergen gibi şafakta “Gün doğsun” diye kalkar ve geceleri yeraltı dünyasından geçmek zorunda kalır. Onun düşmanı Apep, dev bir yılandır ve bu ikisi her gece savaşır. Ra, her seferinde kazandığı bu savaşta, adeta “Aynı bölümü izlemekten sıkılmadın mı?” diyen seyirciye karşı zafer kazanır.
Osiris’in hikayesi ise tam bir pembe dizi. Erkek kardeşi Seth tarafından parçalara ayrılıyor, ama sevgili eşi İsis bu parçaları birleştiriyor. Ve sonra? Osiris yeraltı tanrısı oluyor. Yani, her şey kaybolduğunda bile, biraz yapıştırıcı bantla sorun çözülebilir.
Norse Mitolojisi: Vikinglerin Açık Havada Tanrılar Partisi
Norse mitolojisi, bir dizi çekiç, boynuz ve bolca hidromelden oluşan bir kaostur. Odin, her şeyi bilmek ister. Bunun için bir gözünü feda eder. Thor ise çekiçini sallayıp düşmanları darmaduman ederken, aslında sadece iyi bir Viking olma gayesindedir.
Ragnarok, yani kıyamet günü, Norse mitolojisinde bir spoiler gibidir: Tanrılar savaşır, her şey yok olur ve yeniden başlar. Loki ise tam anlamıyla aile dramalarının başlangıç noktasıdır. Çocukları canavar şeklinde, eşi ise çoktan pes etmiş durumda.
Hindu Mitolojisi: Renklerin ve Karmaşanın Festivali
Hindu mitolojisi, tam anlamıyla bir hayal gücü patlamasıdır. Tanrıların çok başlılığından bahsetmiyoruz bile! Brahma, Vishnu ve Shiva, yaratım, koruma ve yok etme üzerine bir iş bölümü yapmışlar. Ancak Shiva, dans edip dünyayı yok etmeyi severken, Vishnu her seferinde “Dur, yapma” diyerek dünyayı kurtarır.
Krishna’nın çocukluk hikayeleri, döneminin “En yaramaz çocuk” ödülünü kazanabilir. Tüm köyün tereyağını yemek gibi bir hobiye sahipti. Ama sonra Büyük Savaş (Mahabharata) sırasında herkese felsefe dersi vererek “Ben aslında tanrıyım” diyebilecek kadar da ciddileşir.
Rus Mitolojisi: Buzdan Efsaneler ve Kar Tanrıçaları
Rus mitolojisi, karla kaplanmış geniş topraklardan çıkmış ve buz gibi bir hava taşır. Perun, gök gürültüsü ve yıldırım tanrısı, her zaman güçlü ve tehditkâr bir figürdür. Bir efsaneye göre, Perun, kötü tanrı Veles’i, yeraltı dünyasında yaşamaya mahkûm etmiştir.
Diğer önemli bir figür ise, kışın ruhu olan Baba Yaga'dır. Hızla dönen odasında, ormanlarda insanları kandıran, bazen yardımsever, bazen de acımasız bir cadıdır. Hemen hemen her köyde, “Baba Yaga’ya gitme!” uyarısı yapılır, ama kimse onun gerçek yüzünü tam olarak bilmez.
Türk Mitolojisi: Bozkırın Savaşçı Tanrıları
Türk mitolojisi, doğayla iç içe olan, göçebe yaşam tarzının izlerini taşır. Ülkede tanrılar, daha çok savaşçı ve doğa ile uyum içinde yaşayan figürlerdir. Tanrı Umay, doğurganlık ve koruyuculuk tanrıçası olarak halk arasında saygı görür.
Gök Tanrı ise bir başka önemli figürdür, Tanrı dağlardan ve gökyüzünden yönetir, halkının gücünü ve birliğini simgeler. Diğer tarafta ise, Erlik, yeraltı dünyasının hükümdarıdır. Onun amacı her zaman kaos yaratmak, insanları yolundan saptırmaktır.
Japon Mitolojisi: Güneşin Tanrıçası ve Denizin Tanrıları
Japon mitolojisi, Shinto inancının temel taşlarından biridir. Amaterasu, güneşin tanrıçası olarak çok önemli bir figürdür. Bir gün mağarasına çekilen Amaterasu, dünya karanlığa bürünür. Bu karanlık, tanrılar tarafından onu dışarı çekmek için yapılan bir dizi komik ve garip olayla son bulur. Sonunda, dünyanın aydınlanması sağlanır, ancak Amaterasu'nun gururu biraz daha büyür.
Susanoo ise denizin ve fırtınanın tanrısıdır, ama aynı zamanda oldukça yaramazdır. Birçok mitos onun eğlenceli ama yıkıcı maceralarını anlatır. O, bazen kahraman, bazen ise tam anlamıyla bir felakettir.
Son Söz: Tanrıların Mizahı ve İnsanın Dramı
Antik dünyada dinler ve mitolojiler, insanlığın büyük sorularına cevap ararken aynı zamanda güldürüyordu. Bu hikâyeler, hem evrenin nasıl oluştuğunu hem de neden bazı sabahlar uyandığımızda üstümüzde bir tanrının gazabını hissediyor gibi olduğumuzu açıklıyordu.
Belki de şöyle düşünmek gerek: Tanrıların bile hataları varsa, bizim neden olmasın? Mitolojiler bunu anlamamız için birer aynadır. Hem trajedi hem de komedi, insanın ayrılmaz parçasıdır ve tanrılar bunu bize hikayeleriyle öğretiyor.
E, sizce de tanrılar dünya sahnesinde biraz fazla ciddiye alınmamış mı?