Modern Gözetim

Hepimiz gözetim altındayız.

Günümüz dünyasını, özgürlükler çağı olarak adlandırıyoruz. Bireyler eylemlerini, özgür iradeleriyle gerçekleştirdiklerini düşünüyorlar. Ancak gerçek sanıldığı gibi değil. Bireylerin en basit gündelik faaliyetleri bile gözetime tabi tutuluyor. Bu gözetim ile denetleniyor. Gözetim süreci tek başlıkla açıklanamaz. Hem toplumsal hem de iktidar ve egemenlik ilişkileriyle doğrudan ilişkilidir.

Günümüz toplumları gözetim toplumu olarak da isimlendirilmiştir. İnsanlar en ufak durumlarda bile gözetime maruz kalmıştır. Fakat günümüzde gelişen teknolojilerle birlikte gözetleme daha profesyonel ellerden yürütülür hâle geldi. Artık her adım teknolojinin gücüyle kaydediliyor.


Peki gözetim yeni bir olgu mu?

Modern gözetim, kapitalizmin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte üretim, fabrikalara geçiş yaptı. Yöneticiler, verimli düzeyde mamul üretebilmek amacıyla işçilerini fabrikalarda disiplin ve kontrol altında tutarak çalıştırmaya gayret etmişlerdir. Yapılan gözetim yalnızca fabrikalarda sınırlı kalmamış, tüm gündelik faaliyetlere de yansımıştır. 

Şehirler ve işlek alanlar kameralarla donatılmış hâlde.  İnternette ziyaret edilen web sitelerinin izlenmesi, kullanıcı verilerinin toplanması ve analiz edilmesiyle gözetim güçleri en üst noktaya taşınmıştır. Bireyler, özel alan veya kamusal alan fark etmeksizin “Büyük Birader” diye adlandırılan elektronik gözler tarafından izlenir hâle geldi.

Büyük Birader nedir?

Orwell’ın yazmış olduğu “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” romanı günümüz gözetim toplumun öngörüsüdür. 1984, distopik bir romandır. Olay, başkarakter Winston Smith’in gözünden anlatılır. Winston totaliter rejim tarafından kontrol edilen dünyada yaşamaktadır. İktidarın sembolü Büyük Birader’dir. Gözetim altında olan toplumu yönetir ve herkesin düşüncelerini, davranışlarını kontrol etmek için baskı sistemi kullanır. Gerçeklik partinin istediği gibi yazılır.


Günümüzde de aynı şekilde denetim altındayız. Bireyler olarak tek tek numaralandırılmış bir durumdayız ve bütün faaliyetlerimiz gözetime tabi.  Gözetimi sağlayan büyük unsurlardan biri de tüketim politikalarıdır. Mağazalar, bankalar, promosyonlar insanları kart sahibi olmaya teşvik eden durumlardan birkaçıdır. Bu kartlar ile de yapılan her işlem kayıt altına alınır ve kart sahibinin yaşam tarzı ve gündelik etkinlikleri öğrenilebilir.

Sadece kredi kartı kullanımıyla bile kişinin sahip olduğu para, yedikleri, giydikleri tespit edilir. Sağlık harcamalarından hastalıkları dahi bilinir. Ne yazık ki bunlarla da sınırlı kalmaz. Marketten kaç şişe alkol aldığı verisiyle alkolik olup olmama durumunu, bir çocuğa sahip olmadığı durumda bebek bezi alınmasıyla da evlilik dışı bir ilişki yaşayıp yaşamadığına ulaşılabilir.

Özetle günümüz toplumlarında, her anımız gözetim altındadır. Hayatımıza dair bütün ayrıntılar veri tabanları içinde toplanıyor, saklanıyor ve analiz ediliyor. Ve bizler bu durumun farkındayız hatta çoğunlukla rıza gösteriyoruz. Özel hayatın gizliliği de gözetim süreciyle ortadan kaldırılmaktadır. George Orwell’ın bilinen ifadesinde de dediği gibi "Büyük Birader’in gözü her yerde ve faaliyetlerimizi denetleyip biçimlendiriyor. "

Modern gözetim bir yandan güvenlik ve suçla mücadele amaçlarını desteklerken diğer yandan bireylerin gizliliği konusunda endişe uyandırabilir. 

Bireyler sürekli izlendiklerini düşünürlerse kendilerini ifade etmekte zorlanabilir, çekimser hâle gelebilirler. Verilerin ihlal edilmesi, kişisel bilgilerin yanlış kişilerin eline geçmesine ve bu bilgilerin kötü amaçlı kullanılmasına neden olabilir. Dolayısıyla modern gözetimin avantajları olabilir ancak beraberinde çeşitli dezavantajları da getirir.