Paris Sendromu

Paris Sendromu nedir?

Fransa'nın başkenti Paris tarihle doludur; Eyfel Kulesi, Arc de Triomphe, Notre-Dame Katedrali ve dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi Louvre.

Ancak şehrin zengin kültürel noktalarına, mimari zevklerine ve mükemmel restoranlarına rağmen, bazı turistler Paris gezisinden keyif alamayacaklarını düşünüyor. Işık Şehri'ne gidenlerin küçük bir yüzdesi; mide bulantısı, kusma, halüsinasyonlar ve kalp atış hızının artması gibi semptomların eşlik ettiği psikolojik bir durum olan "Paris sendromu" yaşıyor.

Güney Carolina Üniversitesi'nde sosyoloji profesörü olan Mathieu Deflem'e göre Paris sendromu "en çok Japon turistler arasında yaygın" Japonca'da ''Pari shōkōgun'' olarak adlandırılan hastalığın, yılda birkaç düzine şüphelenmeyen turisti etkilediği tahmin ediliyor. Çünkü Japonya'nın uzun süredir Fransa'ya hayranlığı var. Halkın hayalinde genellikle sanatın, kültürün, kaliteli yemeklerin, güzelliğin ve zevkin zirvesi olarak kabul edilir. Eyfel Kulesi'nin bir taklidi olan Tokyo Kulesi'ni ve Fransız yapımı anıtın bir övgüsü olan Odaiba'nın Özgürlük Heykeli'ni Japonya'nın başkentinde görebilmek mümkün.

Paris Sendromu tam bir kültür şoku durumu olarak tanımlanıyor. Japonya'dan gelen turistler, şehrin Japon popüler kültürü ve medyasında hayranlık düzeyinde idealize edilmesi nedeniyle Paris'te hayal kırıklığı yaratan bir deneyim yaşamaya özellikle duyarlı oluyorlar.

Paris tabii ki güzel bir şehir. Ancak Paris'in beklentileri karşılamamasının sorumluluğunda abartılı reklamın olduğu söylenebilir. Zira belki de Paris hikâyeleri gereğinden fazla romantikleştiriliyor. İnsanlar kendilerini bu hikâyelerde görüyor, ana karakter enerjisi besliyor, mükemmel Paris hayatı bir zaman kapsülünde turistlerin gelmesini bekliyor. Ancak vardıklarında, Paris'in umduklarından daha az çekici olması durumuyla karşılaşabiliyorlar.