Perspektife farklı bir bakış: Tersten Perspektif

Temel perspektif anlayışına radikal bir eleştiri ile çokmerkezli ve dinamik bir imgelem kazandırılması üzerine.

1882'de Eflak'ta doğan Pavel Florenski, Moskova'da matematik, fizik, felsefe ve dilbilim eğitimi aldı. Ortodoks bir ilahiyat savunucusu olarak tanınan Florenski, Ortodoks düşünce sistemini savunan yazılar yazmıştır. 1920’de Rusya'da kaleme aldığı Tersten Perspektif adlı eseriyle perspektife farklı bir bakış açısı kazandırmıştır.

Florenski’nin düşünsel amacı, "arı" ya da "saf sanat" olarak tanımladığı şeyin, imgeye çok merkezlilik ve karmaşıklık kazandırmak olduğunu savunur. İmgeyi tek bir merkez veya bakış açısından çıkarıp birden fazla noktadan görebilmeyi öne sürer. Florenski, merkezi perspektifi durağan bir bakış açısı olarak görüp öznellikten uzak olduğunu söyler. Merkezi perspektifin yüzyıllardır doğru kabul edilip kullanılmasının sebebini ise varoluşsal bir kaygı olarak kitabında vurgular.

Temsilde çok merkezlilik, beraberinde görünmeyenin görünür kılınmasını sağlar. Buna bağlı olarak eserin bakış noktasının birden fazla olması amaçlanır. Oysa geleneksel perspektif kuralları tek bir merkezden ve sabit bir bakış açısından hareket eder.

Florenski, temel perspektif eğitiminin bir ehlileştirme olduğunu, dünyayı yalnızca bir noktadan görmenin hem faydasız hem de imkânsız olduğunu savunur. Ona göre, çok merkezlilik ve karmaşıklık mümkündür ve faydalıdır. Benzeşime dayalı temsilin ötesine geçerek "benzeşmeyen benzeşim" temsiline vurgu yapar. Yani birbirine benzemeyen unsurların temsillerde bir araya gelmesiyle oluşan anlamın önemini vurgular.

Özellikle dini imgeler üzerinden ele aldığı perspektif anlayışında, tanrısal ışığın gözden ikonaya doğru değil, ikonadan göze doğru yönelmesi gerektiğini savunur. Burada amaçlanan, Tanrı’nın insana nüfuz etmesi değil, insanın Tanrı'ya nüfuz etmesidir.

Bu perspektif anlayışının hâkim olduğu temsillerde, yüzler önden bakıldığında saç çizgisi de görülecek şekilde betimlenir. Şakaklar ve kulaklar öne dönüktür. Yüzün profilden görüntüsü ve önden görüntüsü bir arada verilerek resim, bir düzlem üzerine yayılmış şekilde görünür.

Temsillerinde tersten perspektif için kullanılan birkaç yöntemden biri raskirişka yöntemidir. Renklerin arka plandan öne çıkmasıyla oluşur. Örneğin, bir binanın görünmeyen yüzü gölgeli bir şekilde verilmek yerine çoğunlukla parlak ve göz alıcı renklerle gösterilir. Kutsal Kitap temsillerinde de görünmeyen yüz, bu şekilde çarpıcı renklerle gösterilir. Böylelikle görünmemesi gereken yerler parlak renklerle vurgulanır. Raskirişkaların olduğu yerde farklı renklerle yapılan bir diğer uygulama ise rasdelkadır. Bu yöntemde sıkça görülen renk altın varak iken, gümüş varak da kullanılabilir. Rasdelkalar, eğri çizgilerden oluşturulan bir tekniktir. Aslında ikonlara sonradan eklenen görünmez çizgiler olduğunu söyleyebiliriz. Kullanıldıkları yüzeylerde kıyafet kıvrımları gibi özellikleri öne çıkarırlar.

İkonalar üzerindeki bu bilinçli teknikler, Florenski için, ikonu izleyen göze "metafizik bir şema" sunar. Bu yöntemlerin tümüne tersten ya da tersine perspektif denir.

Çok merkezli bakış, gözün resimde çeşitli kısımları izlerken durma noktasını değiştirdiği düşünülerek tasarlanır. Binalarda görülebildiği gibi vücut çizimlerinde de görülür. Sabitlenmiş bir odak noktasının olmayışı, ikonun farklı kısımlarındaki ışıkların birbirlerine karşıtlık oluşturması ve karanlıkta kalan kısımların öne çıkarılması, bilinçli olarak yapılan tekniklerdir.

14. yüzyıl Batı dünyası ise yeni bir perspektifle nitelendirilir ve bu perspektifte çizimin tek bir merkez noktası ve ufuk çizgisi olması uygun görülür. Florenski, yapıtında dönemin sanatçılarının eserlerini de incelemiştir. El Greco’nun eserlerinde birden fazla uzam bulunmasına sıkça rastlanıldığından söz ederken, bu tür eserlerde tinsel gerçeklik ile duyusal gerçekliği birbirinden keskin bir biçimde ayırır.

Michelangelo’nun Son Hüküm isimli freskini ise tamamen farklı bir mekansallık ile ele alır. Bu eserde, izleyiciye olan uzaklık arttıkça freskte bulunan figürlerin boyutları da büyümektedir. Dolayısıyla tinsel uzamı niteleyen özellikleri taşır. Burada söz konusu olan tersten perspektiftir.

Florenski, doğrusal perspektif anlayışı için "yasa koyucu, tek gözlü bir dev" ifadesini kullanır. Sabit kalması gerektiğini çünkü hareket ederse perspektifin değişeceğini vurgular.

Ayrıca, perspektif bilgisine hâkim olan ve onu destekleyen birçok ressamın da zaman zaman bu kuralların dışına çıktığını ve derinlik arayışına girdiklerini belirtir.

Son olarak, doğrusal perspektif ya da tersten perspektif fark etmeksizin, temsilin yalnızca bir gösterge olduğunu; ima ya da işaret harici gösterilebilmesinin mümkün olmadığını vurgular. Çünkü bir resimde yansımasını görebileceğimiz nesnelerin yüzeyleri, o nesnelerin yalnızca simgesi olabilir.

KAYNAKÇA

Florenski, P., (2001), Tersten Perspektif, Metis Yayınları, İstanbul.