Post-Truth ve Modern Bilgi Çağı
Post Truth hakikat ötesi anlamına gelir. Nesnel olan bir gerçeklik karşısında halk kitlelerinin çeşitli çıkarlarının ağırlık kazanmasıdır.
Hakikat sonrası durum yaşadığımız çağın ruhunu yansıtır; bilgi ve gerçeklik algısının giderek daha belirsiz hale geldiği, bireylerin kendi doğrularını yaratmaya başladığı bir dönemdeyiz. Post-truth (hakikat sonrası), günümüzde sıklıkla karşılaşılan ve giderek önem kazanan bir kavramdır. Bu terim, duyguların ve inançların, nesnel gerçeklerden daha fazla etkili olduğu bir durumu tanımlar. İnsanların, duygusal tepkileri ve kişisel inançları doğrultusunda bilgiye yaklaşmalarının, gerçeklerin yerine geçmeye başlaması post-truth olarak adlandırılır. Bu durum, özellikle sosyal medya ve internetin yaygınlaşmasıyla daha da belirginleşmiştir. Post-truth, sadece bireysel inançları güçlendiren bir kültürel fenomen değil, aynı zamanda politikadaki yanıltıcı söylemler ve manipülasyonlar için de kullanılır. Bu bağlamda, bilgi ve gerçeklik arasındaki sınırların giderek daha belirsiz hale gelmesi, insanları yanıltan ve güveni zedeleyen bir atmosfer yaratmıştır.
Ralph Keyes, Amerikalı bir yazar, gazeteci ve kültürel eleştirmen olarak bilinir. En çok "The Post-Truth Era: Dishonesty and Deception in Contemporary Life" (Hakikat Sonrası Dönem: Çağdaş Hayatta Dürüstsüzlük ve Aldatma) adlı kitabı ile tanınır. Keyes, bu eserinde, hakikat sonrası dönemin yükselmesiyle birlikte insanların giderek daha fazla yalan söylemeye, gerçeği esnetmeye ve kendi çıkarları doğrultusunda manipülasyon yapmaya başladıklarını tartışır. Keyes, doğruluğun ve dürüstlüğün toplumdaki temel değerlerden biri olarak giderek zayıfladığını, bu durumun hem kişisel ilişkilerde hem de toplumsal yapıda önemli sorunlar yarattığını öne sürer. Kitap, aynı zamanda modern toplumda dürüstlük ve güvenin nasıl yavaşça erozyona uğradığını inceler.
Enformasyonel yayılım hızındaki artış doğrusal değil, üstel bir yapıya sahiptir. Yeni toplumsal ya da toplumsal olmayan düzlemde enformasyonu tüketen kullanıcı, kendini üretim sürecinin içinde yeniden konumlandırır. Enformasyonun hızla tüketilip bir diğerine geçildiği günümüzde, sürekli karşımızda beliren bu gönderileri soğurmak için okuryazar olmak yeterli değildir; medya okuryazarlığı bir gerek şart olarak karşımıza çıkar. Çünkü yanlış içeriklerin yayılımına gerek bilinçli gerek bilinçsiz bir şekilde katkıda bulunan kullanıcılar, post-truth evreninin ister istemez etkin bir aktörü olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Castells, "Akışların iktidarı, iktidarın akışlarının önüne geçmektedir." demiştir. Önceden iletişim sınırlılıklarının kaynağı, yayın baskısı ve teknik yetersizliklerdi. Bugün ise insanoğlu, ağ toplumunun bir yansıması olarak enformasyona sınırsız erişim imkanına sahiptir. 2016 yılında ABD'de sahte seçim haberlerinin Facebook'ta gerçek haberi geride bıraktığı çarpıcı bir gerçektir. Gerçek haberler 7.3 milyon etkileşim alırken, sahte haberler 8.7 milyon etkileşim almıştır.