Pozitif Bilimlerde Kadınların Artışı

Yapılan çalışmalara göre kadınların bilim dallarında katılımının artması, o dalın değer kaybetmesine neden oluyor.

Yapılan yeni bir çalışmaya göre sosyal bilim ya da pozitif bilim gibi etiketlerin kullanımını etkileyen faktörlerden biri cinsiyet yanlılığı.

Bilim disiplinleri arasında kadınların katılım oranı değişken. Kadınlar neredeyse biyomedikal bilimlerde cinsiyet eşitliğine ulaşmış olsalar da, örneğin bilgisayar bilimlerinde eğitim alan kadın öğrenciler erkek öğrencilerin yalnızca yüzde 18'i. Çeşitli deneylerde katılımcılara kimya, sosyoloji ve tıp bilimleri içinde kadınların katılımı hakkında okumalar sunuldu ve bu alanları sosyal bilim veya pozitif bilim olarak ayırmaları istendi. Tüm çalışmalarda katılımcılar bir alanda daha çok kadınların çalıştıklarına inandırıldıklarında, bahsedilen disiplini sosyal bilim olarak kategorize ettiler. Dahası, sosyal bilim etiketi insanların bu alanları değersizleştirmelerine ve daha az efor gerektirdikleri, daha az güvenilir oldukları ve araştırmaları için daha az hibe hak ettikleri şeklinde düşüncelere neden oldu.

Peki bu neden bizi ilgilendiriyor? Geçtiğimiz yıllarda gittikçe büyüyen bir akım küçük kızları ve kadınları bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında eğitim kariyer sahibi olma alanında cesaretlendirdi. Bu efor bazen cinsiyetler arası gelir eşitsizliğini düzeltme olarak da tarif edildi. Kadınların bilim, teknoloji ve mühendislik gibi yüksek maaşlı çalışma alanlarına girmelerini teşvik ederek, kadınların ortalama kazanımlarının erkeklere yetişeceği umuluyor. Bazıları da kadınlar da bu alanlarda başarılı olabileceklerini kanıtladığında kadınların, becerilerine dair cinsiyetçi tiplemelerin yavaş yavaş yok olacağını ummakta.

Ancak yapılan araştırmalar umulduğu şekilde gerçekleşmeyebileceğini gösteriyor. Kadınların pozitif bilimlerde başarılı olabileceği ve verimli bir şekilde katılabileceğini gösteren kanıtlara rağmen kadınlar ve pozitif bilim hakkındaki ön yargılar devam ediyor. Kadınların değer kazanması yerine, kadınların katıldığı alanlar değer kaybetmeye başladı. Böylece matematik ve bilim dalları da çoğunlukla kadın çalışana sahip olup rutin olarak değer verilmeyen ve düşük maaşlı 'pembe yakalı' alanlara katılabilirler. Bilim taraftarları bu alanındaki kadınların işlerinin bahsedilen alanların değer kaybetmesine yol açabileceği gerçeğiyle yüzleşmeliler. Toplumun bütün bilim disiplinlerinden yararlanabilmesi için cinsiyet ön yargıları ile daha direkt bir şekilde yüzleşilmesi gerekir.

Ancak sosyal bilim etiketine sebep olan başka bir faktör de mümkün. Örneğin, şaşırtıcı olarak bu alanlarda çalışan kadınlar da erkeklere göre çalıştıkları alan için sosyal bilim etiketini kullanmaya daha yatkın. Bunun nedeni alanlarında cinsiyetçilik ile karşılaşan kadınların kendileri ile hem alanları hem de aynı alanda çalışan kadınlar arasına mesafe koyarak bu cinsiyetçilikten korunma çabası olabilir.

Bu alanlardaki ön yargılar aynı zamanda yetenekli ve başarılı öğrencilerin hangi alanlara yönelmeyi seçeceğini de etkileyebilir. Sosyal bilim etiketi başarısını kanıtlamak isteyen öğrenciler için negatif bir bağdaştırma olabilir, diğer yandan kendilerine güveni az olan öğrenciler pozitif bilimlerden kaçınabilir.